Otomotivin tekerinin önündeki taşı kaldırın

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Nihat AK/ EGE TELGRAF- İzmir ve Ege Bölgesi’nin köklü otomotiv üreticileri, belirsizliklerin gölgesinde rotasını arıyor. Egeli üretici yerli patentlerle daha yüksek katma değerli imalatlarıyla sektörünü taçlandırmak istiyor. Sektör temsilcileri, Çinli otomotiv devi BYD'nin Türkiye'deki yatırımlarında yerli yan sanayi ile iş birliği yapmasının kaçınılmaz olduğunu vurgularken, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin de yüksek teknoloji ve inovasyon merkezi haline getirilmesini “bölgesel ve ulusal bir gereklilik” olarak görüyor. YÜKSELİŞ, TEREDDÜT, KIRILMA İş insanlarının sermayelerini üretim yatırımlarıyla riske etmekten çekinir hale geldiğini vurgulayan Ege Otomotiv Derneği (EGOD) Başkanı Enver Mehmet Torun, “İzmir ve çevresi, otomotiv sektöründe yalnızca montaj ya da son ürün anlamında değil, aynı zamanda sektörün temel yapı taşlarını oluşturan parçaların üretimiyle de büyük bir rol üstleniyor. Cıvatasından jantına, sacından plastik aksamına kadar otomotivin ihtiyaç duyduğu kritik parçalar, bu bölgede üretiliyor. Bu üretim sadece fiziksel ürün değil, aynı zamanda yüksek katma değer anlamına geliyor. Katma değer demek, istihdam demek, ihracat demek, teknolojik gelişim demek. Ege Bölgesi otomotiv sanayi sadece bölgesel değil, ulusal ekonomimiz açısından da stratejik bir konuma sahip. Binlerce insan bu sektörden ekmek yiyor; hem nitelikli hem de vasıflı iş gücüne dayanan bu yapı, aynı zamanda büyük bir sermaye riskini de içinde barındırıyor. Ancak son dönemde sahadan aldığımız geri bildirimler ve işletmelerimizin yaşadığı sorunlar gösteriyor ki, bu üretim modelinin sürdürülebilirliği ciddi bir tehdit altında. Üretici firmalarımız her geçen gün daha fazla zorlanıyor. Yatırımlar yapılıyor, ciddi bir emek harcanıyor, makineler çalışıyor, işçiler alın teri döküyor… Fakat günün sonunda bu kadar çabanın karşılığı olarak elde edilen kazanç, zaman zaman pasif bir banka mevduatı kadar bile olamayabiliyor. Bu durum, ciddi bir motivasyon kaybına ve hatta sektörde bıkkınlığa yol açıyor. Bugün burada şu gerçeği net bir şekilde ortaya koymalıyız: Eğer üretim yaparak değer yaratan, istihdam sağlayan, ihracat yapan işletmelerimizin yanında durmazsak, onları sadece kendi başlarına bu zor ekonomik ortamda bırakmaya devam edersek, çok değil birkaç yıl içinde üretimden çekilen, kapısına kilit vuran birçok firmayla karşılaşabiliriz. Bu nedenle çağrımız açık ve nettir: Üretenin yanında olunmalı. Gerek mali politikalarla, gerek teşviklerle, gerekse bürokratik süreçlerin sadeleştirilmesiyle, üreticinin yükü hafifletilmelidir. Ege Bölgesi gibi stratejik bir üretim üssünün korunması, sadece bölgesel değil, ulusal bir meseledir. Ülkemizin kalkınmasının yolu, üretimden ve sanayiden geçiyor. Ve bu yol, İzmir’den, Manisa’dan, Ege’nin güçlü üretim damarlarından geçiyor. Bu damarların tıkanmasına izin verilmemelidir” dedi. BYD’YE EGE ÇAĞRISI BYD’nin Türkiye’de üreteceği otomobiller için kendileriyle bir tedarik süreci başlatmadığına dikkati çeken Başkan Torun, “Çinli elektrikli araç üreticisi BYD ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı arasında BYD'nin Türkiye'de yatırım yapmasına yönelik anlaşması imzalanmıştı. BYD’nin Macaristan’daki fabrikanın bu yıl ekim ayında, Türkiye’deki fabrikanın ise 2026 yılının Mart ayında faaliyete geçmesi bekleniyor. Şirketin bu süreçte İtalyan otomotiv parça tedarikçileriyle iş birliğine gitmesi ise önemli bir gelişme. Ancak bizim beklentimiz, BYD’nin özellikle İzmir, Manisa ve Ege Bölgesi’ndeki güçlü otomotiv yan sanayi ile çalışması yönündeydi. Bu bölge, nitelikli üretim altyapısıyla, cıvata, jant, plastik aksam gibi birçok kritik parçayı yüksek kaliteyle üretme kapasitesine sahip.Şu ana kadar BYD tarafından bölgemizden parça tedarikine yönelik somut bir adım atılmadığını üzülerek gözlemliyoruz. Bu durumun bir an önce değişmesini, Ege Bölgesi’ndeki firmalarımızla iş birliği süreçlerinin başlatılmasını bekliyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın BYD’nin bu talebimizi dikkate alması yönünde uyardı bulunması gerekiyor” şeklinde konuştu. OTOMOBİLE VERGİ DARBESİ ÖTV yükselmesinin otomotiv piyasasını olumsuz etkileyeceğini belirten Başkan Torun, “Otomotiv sektörünü hareketlendiren 2025 ÖTV düzenlemesi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilerek yasalaşma sürecinde önemli bir eşik geçti. Yeni düzenlemeyle, motor silindir hacmi ve elektrik motor gücüne bağlı olarak araçlarda uygulanacak ÖTV oranları yeniden şekillendi. Yapılan yeni düzenleme kapsamında, belirli segmentteki araçlarda uygulanacak ÖTV oranı yüzde 220 seviyesine kadar yükselebilecek. 2025 itibarıyla motor silindir hacmi ve elektrik motor gücüne göre belirlenen yeni ÖTV oranları yüzde 80, yüzde 150 ve yüzde 220’lik üç dilimle uygulanacak. Akaryakıtla çalışan binek otomobillerdeki yüzde 45, yüzde 50, yüzde 60 ve yüzde 70’lik eski dilimler kaldırılarak minimum sabit oran getirildi. Elektrikli araçlarda mevcut yüzde 10- yüzde 60 oranları korunurken, Cumhurbaşkanı’na batarya kapasitesi ve menzile göre esnek oran belirleme yetkisi tanındı. Bu kapsamda gerek sıfır araç gerekse ikinci el araç fiyatlarında ciddi artışlara yol açacak. Bugün Türkiye'de bir vatandaş bir otomobil almak istediğinde, yaklaşık olarak iki buçuk otomobili devlete almış gibi vergi ödüyor olacak. Yeni ÖTV hesaplama sistemiyle bu yük daha da ağırlaşmış durumda.Vergilendirme sistemi öyle bir noktaya geldi ki, artık bir Türk vatandaşının otomobil sahibi olması neredeyse lüks haline geldi. Bizler, bu şartların halkımız adına daha ulaşılabilir ve adil bir yapıya kavuşturulmasını temenni ediyoruz” diye konuştu. PATENT, İNOVASYON, GELECEK Yerli patentlerle üretim yapabilmek için İAOSB genişleme alanının iyi değerlendirmesi gerektiğine değinen Başkan Torun, “İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB), hem İzmir’in hem de Türkiye ekonomisinin üretim gücünü temsil eden çok önemli bir merkezdir. Bugünlerde İAOSB’nin genişletilmesi konusu gündemde ve bu gelişmeyi son derece olumlu karşılıyoruz. Ancak bu genişleme süreci sadece fiziksel alan büyümesiyle sınırlı kalmamalı. Bizler, bu yeni alanın bir "silikon vadisi" vizyonuyla, yüksek teknoloji, AR-GE ve inovasyon odaklı olarak planlanmasından yanayız. Özellikle otomotiv sektöründe yerli tasarım, yerli patent ve yüksek katma değerli üretim bu bölgenin ana hedefi olmalıdır. Amacımız, başka ülkelerin patentleriyle üretim yapmak değil, kendi patentlerimizle, kendi teknolojimizle dünya pazarlarında söz sahibi olmaktır. Bu sayede katma değer ülkemizde kalacak, istihdam ve ekonomik kalkınma daha da güçlenecektir” ifadelerini kullandı.
 
Geri
Üst