Osmanlı'da kızaran domates neden yenmezdi? 'Günahkâr' dediler, teker teker zehirledi

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
68667424407805e46c037679.jpg

Derleyen: Betül Yasemin Kökbek / Milliyet.com.tr -Mutfakların vazgeçilmez lezzetlerinden domates, kimi zaman kahvaltı sofralarını süslüyor kimi zaman yemekleri lezzetlendiriyor. Ancak şu sıralar evlerde kışlık tüketim için kavanozlara girmeyi bekleyen domatesler,bir zamanlar birçok kişinin korkarak kaçtığı, evinin kapısından bile içeri almadığı bir meyveydi. Şimdilerde masum ve lezzetli sayılan bu ürünün bir zamanlar sahip olduğu bu kötü şöhretin sebebi 'zehirli bir elma' olarak görülmesiydi. İşte domatesin acı dolu hikâyesi!

68667430407805e46c03767b.jpg


ADINA 'AŞK ELMASI' DEDİLER

Domatesin tarih sahnesine çıkışı, 14. ve 16. yüzyıllar arasında Orta Meksika’da yaşamış Aztekler sayesinde oldu. Azteklerin "tomatl" adını verdiği bu kırmızı meyve, zamanla kıtanın dışına çıktı ve zorlu bir yolculuğa başladı.
İlk durağı Amerika Birleşik Devletleri'nin New Jersey eyaletindeki Salem kasabasıydı. Ancak burada domates pek de sıcak karşılanmadı. İnsanlar onu zehirli sanıyor, yemek yerine süs bitkisi olarak kullanıyordu. Domatesin kötü şöhreti böylece ABD'de başlamış oldu.

16. yüzyılda İspanyol ve Portekizli sömürgeciler, domatesi Avrupa’ya taşıdı. Ancak kırmızı rengi nedeniyle bu yeni meyveye karşı Avrupa’da da büyük bir önyargı oluştu. O dönem kırmızı, günah ve şeytani çağrışımlarla ilişkilendiriliyordu. Bu nedenle domates uzun süre 'günahkâr' ve 'doğaüstü' olarak damgalandı.1544 yılında İtalyan botanikçi Pietro Andrea Mattioli, domatesi hem patlıcangiller familyasına hem de afrodizyak etkisiyle bilinen mandrake bitkisine benzeterek sınıflandırdı. Bu da domatesin itibarsızlaşmasına tuz biber ekti. Öyle ki, ona bir dönem 'aşk elması' adı verilmiş ve halk bu meyveyle arasına kalın bir mesafe koymuştu.

ALINTI Tarihi kayıtlar net olmamakla birlikte, domatesin kötü imajını değiştiren olayın 1820’de yaşandığı rivayet edilir. Albay Robert Gibbon Johnson’ın Salem Kasabası'nda halkın gözleri önünde bir sepet dolusu domatesi yediği ve böylece bu meyvenin zehirli olmadığını kanıtladığı anlatılır. Bu cesur hareket, domatesin kaderini değiştiren sembolik bir an olarak kabul edilir.

1597'de yılında önde gelen İngiliz bitki uzmanı ve botanikçi John Gerard, Herbal adlı kitabında domatesleri 'bozulmuş' ve 'pis ve iğrenç kokulu' olarak nitelendirdi . Bu ifade, domatesin Büyük Britanya'daki ve daha sonra Amerikan kolonilerindeki kötü kaderini tamamen mühürledi.

ARİSTOKRATLAR BİRER İKİŞER ZEHİRLENDİ


Domatesin lakabı artık 'zehirli elma' olmuştu. Nadir de olsa domatesi yiyen bir kesim vardı ve bu kesim özellikle aristokratlardan oluşuyordu. 'Zehirli elma' domatesi yedikten sonra aristokratlar ya hastalanıyor ya da ölüyordu. Ancak hastalıklarını veya ölümlerini tetikleyen şey domatesin tüketimi değildi. Bunun yerine, zenginlerin yemek yemek için kullandıkları tabaklardı, özellikle de kalay-kurşun karışımıyla yapılan tabaklar. Bu tabaklar, domatesin doğal asitliğiyle karıştığında kurşun zehirlenmesine neden olan yüksek düzeyde kurşun içeriyordu. Böylece Avrupa'da tam 400 yıl boyunca domates tüketimine 'hayır' dendi.

688dd9ba0e2c3c6ca8173550.jpg


ALINTI O yıllarda İngiltere’de yalnızca parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları satın alabiliyordu. Asidi yüksek olan yiyecekler grubuna giren domates, kurşunlu tabaklarda çözünerek yemeğe karışıyordu. Bu tabaklar yüzünden domates gıda zehirlenmesine ve ölüme yol açıyordu.

İTALYANLAR ŞANS VERİNCE KADERİ DEĞİŞTİ


Domatesin Büyük Britanya'daki kötü şöhreti, diğer Avrupa ülkelerinde aynı şekilde değildi. Uzun yıllar İngiltere'de süs bitkisi olarak yetiştirilen domatese İtalyanlar bir şans vermek istediler. O yıllarda İtalya'da 'Pizza' kültürü çoktan yayılmaya başlamıştı. İlk başta yeşil domatesleri pizzalara katan İtalyanlar 'aşk elması' olarak adlandırılan kırmızı domatesi de tüketmeye başladılar ve adını 'altın elma' olarak değiştirdiler.

Domatese karşı bazı Avrupa ülkelerinde süren ön yargı, sorunun tabaklardan kaynaklandığının kabul edilmesi ve diğer Avrupa ülkelerinde sorunsuz bir şekilde kullanılmasıyla son buldu.

688dd9c80e2c3c6ca8173553.jpg


OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA YEŞİLKEN YENİYORDU


Domatesin ABD'den Avrupa'ya uzanan yolculuğunda yeni durağı Osmanlı İmparatorluğu sınırlarıydı. Tarihi kayıtlara göre domates Osmanlı'ya ilk olarak 1723 yılında Sultan III. Ahmed döneminde girmişti. O yıllarda domatese Osmanlı topraklarında 'kavata' adı veriliyordu. Osmanlı'da bugün bildiğimiz büyük boyutlu domatesler değil, çok daha küçük boyutlu olan çeri domatesler yaygındı hatta rengi kırmızıya dönmeden yeşilken tüketiliyordu.Kırmızı halinin tüketilmemesinin iki sebebi vardı. Renginin kırmızıya gittikçe bozulduğunun düşünülmesi ve kırmızı domatesin 'şeytan meyvesi' olarak algılanmasıydı. Bu sebeple kırmızı domates kullanımının yaygınlaşması 19. yüzyılı buldu. Domatese karşı ön yargılar günden güne tükense de bir zamanlar Avrupa'da zehirli ve günahkar olarak kabul edilen domatesin kötü şöhretinden kurtulması çok uzun yıllar aldı.

Ancak günümüzde tüm dünyada hem küçük hali hem büyük hali hem yeşil hali hem de kırmızı hali afiyetle tüketiliyor. Salça, sos yapımında kullanılan domates birçok yemeğin ana maddelerini oluşturuyor.
 
Geri
Üst