A
Admin
Yönetici
Yönetici
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Turna, orman yangınlarının ardından yapılacak ağaçlandırma çalışmalarında doğal dengeye dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Turna, arazi koşulları göz önüne alınmadan yapılacak bitkilendirme çalışmalarının doğru sonuç vermeyeceğini ifade etti.
Prof. Dr. Turna, “Toprak, iklim ve eğimi dikkate almadan bitkilendirme dediğimiz ormanlaştırmaya kesinlikle giremezsiniz. Yangın sonrası önceliğimiz, alanın doğal türleriyle ağaçlandırılmasıdır” diyerek, yapılacak çalışmaların bölgenin doğal yapısına uygun olması gerektiğini vurguladı.
Son yıllarda hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte Türkiye’de orman yangınları daha sık yaşanıyor. Prof. Dr. Turna, iklim değişikliği ile orman yangınları arasındaki ilişkiye dikkat çekerek, “İklimin değişmediğini kimse söyleyemez. İklim değişikliğine felaket tellallığı yapmanın bir anlamı yok. Aklını kullanan insanoğlunun doğada olan her şeye karşı çözüm yolları var. İklim değişikliğinin önemli sebeplerinden birisi de orman yangınlarıdır” dedi.
Turna, yangınların büyük kısmının insan faaliyetlerinden kaynaklandığını ifade etti: “Yangının çıkış nedeninin yüzde 90’ı aşkın oranı insan kaynaklıdır. Devasa bir yangın çıktıktan sonra yapılacak çok fazla bir şey yok. Yangına karşı yapacağımız tek şey; önlem almaktır. Yanıcı maddeleri uzaklaştırmanın yollarını aramamız gerekiyor.”
Yangın sonrası dikilecek ağaç türlerinin seçiminde doğaya uyumun esas olduğunu belirten Turna, “Yangın sonrasında araziyi iyice etüt ederiz. Yanan ağaçlara ve bitki örtüsüne bakarız. Ekolojik duruma, toprak yapısına ve iklimine bakmak zorundayız. Genç bir orman yanmış ise orada yeni nesli getirecek kozalak tohum yoktur. O bölgeye ait ağaçlardan toplanan bitkileri dikmek gerekir” ifadelerini kullandı.
Turna, halk arasında sıkça dile getirilen bir yanlış anlaşılmaya da değindi: “‘Yapraklı ağaçlar yanmıyor, çam ağaçları yanıyor. Neden çam ağaçları dikiliyor?’ diye bir söylem var. Bu kesinlikle doğru değil. Yangına en hassas türümüz; kızılçamdır. Milyonlarca yıl öncesinden yangınla özdeşmiş, Akdeniz kuşağının ağacıdır. O çam ağaçlarını oradan kaldırıp, yerine yapraklı ağaç türlerini getiremezsiniz.”
Prof. Dr. Turna, ormanlaştırma faaliyetlerinin başarıya ulaşabilmesi için ekolojik uyumun ve adaptasyonun dikkate alınması gerektiğini belirterek, “Ekolojik uyum ve adaptasyon son derece önemli” dedi.
Yanan alanlara dikilecek ağaç türlerine ilişkin bilgi veren Turna, “Yanmayan hiçbir ağaç yoktur. Yangına hassas olan türlere dikkat etmek gerekiyor. Türkiye, yeniden ağaçlandırılacak bölgelerde, yangına dirençli ormanlar kuruyor. Yerleşim ve tarım alanları etrafındaki bölgelerimizde; selvi gibi yavaş yanan, incirden, keçiboynuzuna kadar yangına daha dirençli türler ekiliyor” dedi.
Yangınların büyük bölümünün, orman içinden değil, kenar bölgelerde yapılan bilinçsiz faaliyetlerden kaynaklandığını belirten Turna, “Yangın çıkışının yüzde 50’yi aşkın sebebi ormanın içindeki sebepler değil, kenar köylerde bilinçsiz şekilde yapılanlardır” ifadelerini kullandı.
Orman alanlarının zamanla artış gösterdiğini aktaran Turna, “1982 yılında orman alanı 20,1 milyon hektardı. Şu anda 23 milyon hektar orman alanımız var. Doğa kendini yeniliyor. Kentsel yeşil alanlar giderek artıyor. Bunun ana nedeni kırsaldan kente göçtür” dedi.
SÖZCÜ
“DOĞAL TÜR KULLANILMALI”
Prof. Dr. Turna, “Toprak, iklim ve eğimi dikkate almadan bitkilendirme dediğimiz ormanlaştırmaya kesinlikle giremezsiniz. Yangın sonrası önceliğimiz, alanın doğal türleriyle ağaçlandırılmasıdır” diyerek, yapılacak çalışmaların bölgenin doğal yapısına uygun olması gerektiğini vurguladı.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE YANGINLARIN BAĞLANTISI
Son yıllarda hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte Türkiye’de orman yangınları daha sık yaşanıyor. Prof. Dr. Turna, iklim değişikliği ile orman yangınları arasındaki ilişkiye dikkat çekerek, “İklimin değişmediğini kimse söyleyemez. İklim değişikliğine felaket tellallığı yapmanın bir anlamı yok. Aklını kullanan insanoğlunun doğada olan her şeye karşı çözüm yolları var. İklim değişikliğinin önemli sebeplerinden birisi de orman yangınlarıdır” dedi.
“YANGINLARIN YÜZDE 90’DAN FAZLASI İNSAN KAYNAKLI”
Turna, yangınların büyük kısmının insan faaliyetlerinden kaynaklandığını ifade etti: “Yangının çıkış nedeninin yüzde 90’ı aşkın oranı insan kaynaklıdır. Devasa bir yangın çıktıktan sonra yapılacak çok fazla bir şey yok. Yangına karşı yapacağımız tek şey; önlem almaktır. Yanıcı maddeleri uzaklaştırmanın yollarını aramamız gerekiyor.”
YANAN ALANLARDA AĞAÇ SEÇİMİ NASIL OLMALI?
Yangın sonrası dikilecek ağaç türlerinin seçiminde doğaya uyumun esas olduğunu belirten Turna, “Yangın sonrasında araziyi iyice etüt ederiz. Yanan ağaçlara ve bitki örtüsüne bakarız. Ekolojik duruma, toprak yapısına ve iklimine bakmak zorundayız. Genç bir orman yanmış ise orada yeni nesli getirecek kozalak tohum yoktur. O bölgeye ait ağaçlardan toplanan bitkileri dikmek gerekir” ifadelerini kullandı.
“KIZILÇAM YANAR AMA O BÖLGENİN AĞACIDIR”
Turna, halk arasında sıkça dile getirilen bir yanlış anlaşılmaya da değindi: “‘Yapraklı ağaçlar yanmıyor, çam ağaçları yanıyor. Neden çam ağaçları dikiliyor?’ diye bir söylem var. Bu kesinlikle doğru değil. Yangına en hassas türümüz; kızılçamdır. Milyonlarca yıl öncesinden yangınla özdeşmiş, Akdeniz kuşağının ağacıdır. O çam ağaçlarını oradan kaldırıp, yerine yapraklı ağaç türlerini getiremezsiniz.”
UYUM VE ADAPTASYON ZORUNLU
Prof. Dr. Turna, ormanlaştırma faaliyetlerinin başarıya ulaşabilmesi için ekolojik uyumun ve adaptasyonun dikkate alınması gerektiğini belirterek, “Ekolojik uyum ve adaptasyon son derece önemli” dedi.
“YANMAYAN AĞAÇ YOKTUR”
Yanan alanlara dikilecek ağaç türlerine ilişkin bilgi veren Turna, “Yanmayan hiçbir ağaç yoktur. Yangına hassas olan türlere dikkat etmek gerekiyor. Türkiye, yeniden ağaçlandırılacak bölgelerde, yangına dirençli ormanlar kuruyor. Yerleşim ve tarım alanları etrafındaki bölgelerimizde; selvi gibi yavaş yanan, incirden, keçiboynuzuna kadar yangına daha dirençli türler ekiliyor” dedi.
ORMAN KENARLARINDAKİ FAALİYETLERE DİKKAT
Yangınların büyük bölümünün, orman içinden değil, kenar bölgelerde yapılan bilinçsiz faaliyetlerden kaynaklandığını belirten Turna, “Yangın çıkışının yüzde 50’yi aşkın sebebi ormanın içindeki sebepler değil, kenar köylerde bilinçsiz şekilde yapılanlardır” ifadelerini kullandı.
ORMANLAR KENDİNİ YENİLEYEBİLİYOR
Orman alanlarının zamanla artış gösterdiğini aktaran Turna, “1982 yılında orman alanı 20,1 milyon hektardı. Şu anda 23 milyon hektar orman alanımız var. Doğa kendini yeniliyor. Kentsel yeşil alanlar giderek artıyor. Bunun ana nedeni kırsaldan kente göçtür” dedi.
SÖZCÜ