ÖLMEZSE BAHAR ÖLMEZ

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Bahar.! Bahar hünsa…bahar bedenlenmiş, bahar esrimiş…esrimiş de çıldırırcasına yemyeşil gövermiş… Bahar yemyeşil bir tansık gibi bilinemez güç ve enerjisiyle yansımış ölümlü bedenlerimize. Düşünüyorum..! Ölmek zor diye düşünüyorum! Güneşin bütün renkleri içine alan değirmi ışılamasında…Ve ölümün ağırlığını; yağlı bir urganın uğursuz kontrastına doğru yürüyen insanlığından vazgeçmiş bir celladın ayak izlerini sayarak… Düşünüyorum..! Kaygılanıyorum..! Ölmeyeceğim diyorum… Hasan Hüseyin Korkmazgil'in "Haziranda ölmek zor" dediği gibi, Mart’ta, Nisan'da, Mayıs'ta da zor birader… Zor..! Hele, şu anda bulunduğum yerdeki gibi yosun, çim, gül, çam, toprak; ve duvara sarılmış kolları yeşil, çiçekleri som pembeye dönmüş sarmaşık, varoluşu çıldırmışçasına kutsarken! Zor..! Neydi acaba, hatırlayamadım! bu pembe, bu yaşamak için düzdüz duvara sarılmış çiçeklerin ismi, neydi acaba? Hay Allah! Hiç bir tutamağı olmadan önce birbirine uzanmış şu yemyeşil yapraktan elleri! Sonra kendine ve duvara içrek bir uzlaşmayla direnişi müphem olmaktan çıkarıp gözümüze gözümüze sokarak örgütleyen pembe isyanın, ah bu pembe direnişin ismini bir türlü ama bir türlü hatırlayamadım. Üzüldüm buna çok. İnsan bilmezmi dedim… İnsan olan bilmezmi hiç dimdik beton duvarda büyüyüp, sonra o ruhsuzluğun üzerinde yürüyüp çiçeklenen yaşama sevincini… Bilmez mi! İnsan olan! Bilmezmi elleri yemyeşil birbirine girmiş, rüzgarla güneşle kokuşan, koşa koşa dört bir yana yayılan huzuru; ve her canlının içinde izli mermi gibi patlayan ve yanıp yanıp sönen…yanıp söndükçe direnmeyi süfli olmaktan çıkaran delirmiş kokunun ismini… Bilmez mi! Lanet olsun bana… Ona doğru yürüdüğüm çay bahçesinin hopörlöründen mavi, turuncu, yeşil, bir de kırmızıyı çekip kınından çıkarmış, ışık patlaması kadar güçlü sesiyle düşüncelerime karşılık veriyor Edip Akbayram. İlkyaza karşı, bana karşı, bütün cihana karşı, “Haramilerin saltanatını yıkacağız, bekle o günler gelsin, gelsin İstanbul.” Umutlanıyorum, konurlanıyorum, ellerim güneş kokuyor. Sesinin ırmağında yıkayarak baharın renklerini…sesinin tiz ve bas'la yekinen direncini ölümsüzleştiriyor vücudumdaki bütün tüyleri ürperterek büyük sanatçı…burnumun direğini sevinçten sızlatan, derin pürüzsüz aram sesiyle söylüyor “Bekle zafer şarkılarıyla geçişimizi,bekle bizi İstanbul.” Anlıyorum! yaşamın taaaa çekirdeğine doğru başımı uzatıp da; Ölmek zor..zor..zor! Direnmek, yaşamak, sevmek varken... Dümdüz bir duvarda iz bırakan ve başını sürekli güneşe uzatan o pembe çılgınlığı görünce.. Çok zor çok…
 
Geri
Üst