A
Admin
Yönetici
Yönetici
İrem KAYA - EGE TELGRAF/ Adını renginden alan Sarıkum Plajı, incecik ve altın sarısı kumlarıyla daha kıyıya adım atar atmaz büyülüyor. Sabahın erken saatlerinde güneş ışıkları suya vurduğunda ortaya çıkan berraklık, adeta cam gibi bir denizle buluşturuyor ziyaretçilerini. Dalga seslerinin dinginliği ve kumların sıcak dokusu, insana kendini şehirden çok uzakta hissettiriyor. Deniz altı yaşamı da bu duruluğa eşlik ediyor; şnorkelle bakıldığında rengarenk balıkların suyun altında süzüldüğünü görmek mümkün oluyor.
Sarıkum yalnızca denize girmek için değil, doğayla bütünleşmek için de tercih edilen bir rota. Koyun sağ tarafındaki kayalık alanlara yürüyerek ulaşmak mümkün. Bu kayalık bölge, hem balık tutmak hem de su altını keşfetmek isteyenler için doğal bir oyun alanına dönüşüyor. Çevresindeki dağlık alanlar ise doğa yürüyüşleriyle gününü renklendirmek isteyenler için biçilmiş kaftan. Bir günün içine hem deniz keyfi, hem yürüyüş, hem de dalış sığdırmak burada mümkün oluyor.
Sarıkum Plajı’nı farklı kılan en önemli özelliklerden biri, neredeyse hiçbir tesisin bulunmaması. Elektrik, duş, şezlong, hatta küçük kafeler bile yok. İşte bu eksiklik, aslında kampçıların en büyük tercihi. Çadırını kurup doğayla baş başa kalmak isteyenler için Sarıkum eşsiz bir deneyim sunuyor. Gün batımıyla birlikte altın sarısı kumların üzerine düşen kızıllık, kamp ateşinin başında geçirilen akşamlarla birleşince ortaya unutulmaz anılar çıkıyor. Sessizlik ve yıldızlarla süslenmiş gökyüzü, şehir hayatında bulunamayacak bir huzur bırakıyor.
Didim merkezden Sarıkum’a ulaşmak oldukça kolay. Yaklaşık 7 kilometrelik yol, arabayla yalnızca 10–15 dakika sürüyor. İzmir’den gelenler içinse yaklaşık 140 kilometrelik bir rota, yani ortalama 2 saatlik bir yolculuk sonrası bu saklı koya varmak mümkün. Plaj yolunun son kısmında ise küçük bir sürpriz ziyaretçileri bekliyor: Öğretmenler Sitesi’nden ayrıldıktan sonra başlayan toprak yol. Bu kısa bölüm, Sarıkum’un bakir kalmasının en büyük nedenlerinden biri. Yol bozuk olsa da sonunda karşılaşılacak manzara buna fazlasıyla değiyor.
Sarıkum’a gidenlerin unutmaması gereken en önemli şey, kendi hazırlıklarını eksiksiz yapmaları. Burada ne market, ne büfe, ne de gölgelik sunan işletmeler var. Yanınıza bol su, atıştırmalık yiyecekler, şemsiye veya gölgelik almanız şart. Kamp yapacakların çadır malzemelerini eksiksiz hazırlaması gerekiyor. Ayrıca doğayı korumak adına çöpünüzü yanınızda götürmek büyük önem taşıyor. Sarıkum’un güzelliği, ziyaretçilerin bıraktığı bu özen sayesinde sürüyor.
Sarıkum Plajı, yalnızca deniz tatili için değil, aynı zamanda içsel bir huzur arayanlar için de bir sığınak. Kalabalığın ve gürültünün olmadığı bu doğal alan, adeta zamanın daha yavaş aktığı bir yer gibi hissettiriyor. Sabah serinliğinde denize girip öğle saatlerinde doğa yürüyüşüne çıkan, akşam güneşiyle kamp ateşi yakan ziyaretçiler, Sarıkum’dan ayrılırken sadece bir tatil değil, ruhlarına dokunan bir deneyim yaşamış oluyor
DOĞAYLA İÇ İÇE BİR GÜNÜN PEŞİNDE
Sarıkum yalnızca denize girmek için değil, doğayla bütünleşmek için de tercih edilen bir rota. Koyun sağ tarafındaki kayalık alanlara yürüyerek ulaşmak mümkün. Bu kayalık bölge, hem balık tutmak hem de su altını keşfetmek isteyenler için doğal bir oyun alanına dönüşüyor. Çevresindeki dağlık alanlar ise doğa yürüyüşleriyle gününü renklendirmek isteyenler için biçilmiş kaftan. Bir günün içine hem deniz keyfi, hem yürüyüş, hem de dalış sığdırmak burada mümkün oluyor.
KAMPÇILARIN YENİ GÖZDESİ
Sarıkum Plajı’nı farklı kılan en önemli özelliklerden biri, neredeyse hiçbir tesisin bulunmaması. Elektrik, duş, şezlong, hatta küçük kafeler bile yok. İşte bu eksiklik, aslında kampçıların en büyük tercihi. Çadırını kurup doğayla baş başa kalmak isteyenler için Sarıkum eşsiz bir deneyim sunuyor. Gün batımıyla birlikte altın sarısı kumların üzerine düşen kızıllık, kamp ateşinin başında geçirilen akşamlarla birleşince ortaya unutulmaz anılar çıkıyor. Sessizlik ve yıldızlarla süslenmiş gökyüzü, şehir hayatında bulunamayacak bir huzur bırakıyor.
ULAŞIMIN KISA AMA ÖZEL YOLCULUĞU
Didim merkezden Sarıkum’a ulaşmak oldukça kolay. Yaklaşık 7 kilometrelik yol, arabayla yalnızca 10–15 dakika sürüyor. İzmir’den gelenler içinse yaklaşık 140 kilometrelik bir rota, yani ortalama 2 saatlik bir yolculuk sonrası bu saklı koya varmak mümkün. Plaj yolunun son kısmında ise küçük bir sürpriz ziyaretçileri bekliyor: Öğretmenler Sitesi’nden ayrıldıktan sonra başlayan toprak yol. Bu kısa bölüm, Sarıkum’un bakir kalmasının en büyük nedenlerinden biri. Yol bozuk olsa da sonunda karşılaşılacak manzara buna fazlasıyla değiyor.
TESİS YOKSA HAZIRLIK VAR
Sarıkum’a gidenlerin unutmaması gereken en önemli şey, kendi hazırlıklarını eksiksiz yapmaları. Burada ne market, ne büfe, ne de gölgelik sunan işletmeler var. Yanınıza bol su, atıştırmalık yiyecekler, şemsiye veya gölgelik almanız şart. Kamp yapacakların çadır malzemelerini eksiksiz hazırlaması gerekiyor. Ayrıca doğayı korumak adına çöpünüzü yanınızda götürmek büyük önem taşıyor. Sarıkum’un güzelliği, ziyaretçilerin bıraktığı bu özen sayesinde sürüyor.
HUZURU ARAYANLAR İÇİN EŞSİZ BİR DENEYİM
Sarıkum Plajı, yalnızca deniz tatili için değil, aynı zamanda içsel bir huzur arayanlar için de bir sığınak. Kalabalığın ve gürültünün olmadığı bu doğal alan, adeta zamanın daha yavaş aktığı bir yer gibi hissettiriyor. Sabah serinliğinde denize girip öğle saatlerinde doğa yürüyüşüne çıkan, akşam güneşiyle kamp ateşi yakan ziyaretçiler, Sarıkum’dan ayrılırken sadece bir tatil değil, ruhlarına dokunan bir deneyim yaşamış oluyor