Ne Bodrum ne Çeşme! Tatilcilerin yeni gözdesi: Ege’nin kıyılarında huzur dolu bir kaçamak

A

Admin

Yönetici
Yönetici
Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU - EGE TELGRAF/ Ege'nin derinliklerinden yükselen Sakız Adası, geçmişin izlerini bugüne taşırken, her adımda seni tarihin, denizin ve insanlığın en nadide hazineleriyle buluşturuyor. Çeşme'nin tam karşısında, yalnızca 30 dakikalık bir feribot yolculuğu ile ulaşılabilen bu ada, adeta bir zaman yolculuğuna çıkarıyor seni. Biraz da olsa hayal et; denizin tuzlu kokusu, eski taşların arasında yankılanan adanın ritmi, ve her köşe başında seni bekleyen yepyeni bir keşif. İşte bu ada, sadece fiziksel bir yer değil; ruhunu da doyuracak bir macera. KAPIDA VİZEYLE YOLCULUĞUN EN PRATİK YOLU Sakız Adası’na gitmek artık hiç olmadığı kadar kolay. Kapıda vize uygulaması sayesinde, Türkiye'den vizesiz ve oldukça hızlı bir şekilde ulaşılabiliyor. Tüm ihtiyacın, sadece pasaportun ve biraz cesaret. Yunanistan’a bağlı bu cennet köşesi, seni bekleyen bir tatil vaat ediyor. Feribotla Çeşme’den bir yolculuk yaparak, sadece yarım saat içinde bu masalsı adaya adım atmak, hayalini gerçeğe dönüştürmenin en hızlı yolu. Ve bir an önce gitmek için başka hiçbir bahaneye gerek yok. Hem zaman hem de mesafe bu kadar kısayken, her şey tam senlik! TARİHİN YÜKSELEN İZLERİNE YOLCULUK Sakız Adası, hem doğal güzellikleriyle hem de tarihi mirasıyla seni büyüleyecek. Osmanlı İmparatorluğu'ndan günümüze kadar her dönemin izlerini görebileceğin bu ada, seni geçmişle buluşturuyor. Sakız Kalesi'nin taşları arasında dolaşırken, her bir adımda Osmanlı'nın izlerini hissedeceksin. Tarihin ağır kokusu, yel değirmenlerinin dönme sesleriyle birleşiyor ve seni geçmişin derinliklerine doğru sürüklüyor. Adanın dört yel değirmeni, gün batımında altın sarısına dönüşen gökyüzüne karşı muazzam bir görüntü sunarken, adanın tarihi yolculuğunu tamamlamak için mükemmel bir mekan oluyor. Ayrıca, Nea Moni Manastırı ve Mesta Köyü gibi yerler, adanın tarihini yansıtan en önemli noktalardan. Mesta’nın dar sokakları, adeta Orta Çağ’dan fırlamış gibi duruyor; zaman burada durmuş gibi. Her köşe, her taş bir hikaye anlatıyor. Nea Moni’de ise Osmanlı dönemine ait kemikler sergilenen bir odada, geçmişin karanlık yönleriyle yüzleşirken, adanın tarihini derinden hissedeceksin. EGE'NİN PARLAK MAVİLERİ Sakız Adası, sadece tarih ve kültürle değil, aynı zamanda bembeyaz plajlarıyla da seni cezbetmeye hazır. Mavra Volia Plajı, kendine has siyah volkanik taşlarıyla, sıradan plajlardan çok farklı bir atmosfer yaratıyor. Koyu renkli sular ve volkanik kayalar arasında yüzmek, seni sıradan bir tatilden çok daha fazlasına davet ediyor. Karfas, Komi, Glaroi ve diğer plajlar da adanın büyüleyici doğal zenginliklerinden sadece birkaçı. Her bir plaj, denize her dalışında seni yeniden doğuruyor, huzur ve dinginlik arayışındaki ruhunu yatıştırıyor. Denizin derin mavi tonları, sadece gözünü değil, ruhunu da okşuyor. Her adımda denizin rengiyle büyülenirken, adanın berrak suyu içinde kaybolmak istiyorsun. Kimi plajlar kalabalıktan uzak sakin bir cennet sunarken, kimi plajlar daha eğlenceli ve dinamik atmosferlere sahip. Herkes için bir plaj var; ve her plajın sana farklı bir ruh hali sunma vaadiyle. Burası, sadece bir tatil yeri değil, aynı zamanda kendini yeniden bulabileceğin bir mekan. KÖYLERİNDE ZAMAN DURMUŞ GİBİ Sakız Adası, sadece deniz ve plajlarıyla değil, aynı zamanda taş duvarları, dar sokakları ve şirin köyleriyle de seni büyüleyecek. Pyrgi Köyü, adanın en fotojenik yeri. Her köşe başı, her ev duvarı, birbirinden farklı geometrik desenlerle süslenmiş. Bu köy, sadece bir köy değil, adeta bir sanat galerisi gibi. Burada yürürken, evlerin dışındaki desenleri keşfederken, adanın kendine has ruhunu derinden hissediyorsun. Pyrgi, adanın kimliğini en iyi yansıtan yerlerden biri. Mesta Köyü ise, tarih kokan dar sokakları ve taş evleriyle adeta bir zaman makinesi. Burada Orta Çağ’ın atmosferi o kadar yoğun ki, kendini bir başka zaman diliminde hissediyorsun. Yavaşça adım atarken, köyün her noktasında geçmişin izlerini takip ediyorsun. Mesta, Sakız Adası’nın en değerli köylerinden birisi, belki de Orta Çağ’ın bozulmamış tek parçası. GASTRONOMİK BİR ZİYAFET Sakız Adası’na sadece gözlerinle değil, damağında bir şenlik yaşatacak yemekleriyle de bağlanıyorsun. Buradaki her yemek, Ege’nin taze ürünleriyle hazırlanıyor. Taze balıklar, zeytinyağlı mezeler ve elbette adaya özgü damla sakızı, burada deneyimleyebileceğin en özgün lezzetler. Sakız Adası’nın en özgün tatlarından biri, damla sakızlı köfte. Kişniş ve kimyonla harmanlanarak yapılan bu yemek, bir tat değil, bir hikaye gibi damağında iz bırakıyor. Eğer geleneksel bir tat arayışındaysan, Soğan Dolması (Sougania) ve Kabak Çiçeği Dolması (Kolokitholuluda) gibi Yunan mutfağının en zarif örneklerini tatmadan dönme. Sakız Adası, sadece bir tatil değil; adanın sokaklarında gezinirken, mutfağında kaybolabileceğin bir yolculuk da sunuyor. Yunan mutfağının kalbinde, kendine özel bir lezzet bulacaksın. SAKIZ'IN GECE HAYATI Sakız Adası sadece gündüz değil, gece de seni bekliyor. Adanın gece hayatı, Yunanistan’a özgü taverna eğlenceleri ve plaj partileriyle son hız devam ediyor. Burası, denizin dalgalarıyla sabahı karşılayacağın yer. Eğer gece hayatının dinamik ve canlı tarafını görmek istersen, Kordon’da buzuki eşliğinde dans etmeye başlayabilirsin. Hava kararmaya başladığında, müziğin ritmiyle adanın gecesi başka bir havaya bürünüyor. Plaj barları ve gece kulüpleriyle dolup taşan Sakız, sabah kadar eğlenmek isteyenlerin tam aradığı yer.
 
Geri
Üst