A
Admin
Yönetici
Yönetici
Medyanın tecrübeli sesi: Abdullah Adabaş 27 yıllık gazetecilik yolculuğu, TYT TÜRK'te yeni bir solukla devam ediyor Türkiye’nin medya tarihinde iz bırakan isimlerden Abdullah Adabaş, mesleki birikimi, tarafsız duruşu ve güçlü iletişimiyle sektörün örnek gösterilen gazetecileri arasında yer alıyor. Tam 27 yıldır medya dünyasında aktif olarak görev yapan Adabaş, radyo mikrofonlarıyla başladığı meslek hayatını, televizyon ekranlarının en güvenilir yüzlerinden biri olarak sürdürüyor. Magic FM’de başlayan yayıncılık serüveni, Avrasya TV, STAR TV, TGRT, TGRT HABER, Beyaz TV, TRT ve TV100 gibi Türkiye’nin önde gelen medya kuruluşlarında hız kesmeden devam etti. Muhabirlikten spikerliğe, haber müdürlüğünden genel yayın yönetmenliğine, Ankara Temsilciliği’ne kadar birçok önemli görevde bulunan Adabaş; Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento muhabirlikleriyle adını siyasi gazeteciliğin duayenleri arasına yazdırdı. Bugün ise medya kariyerine yepyeni bir solukla devam ediyor. Yayın hayatına kısa süre önce başlayan TYT TÜRK Televizyonu’nun Ankara Temsilcisi olarak görev alan Abdullah Adabaş, aynı zamanda kanalın dikkat çeken programı “Siyaset Masası”nın moderatörlüğünü üstleniyor. Henüz beş haftadır ekranlarda olmasına rağmen ciddi bir izleyici kitlesine ulaşan program, gündeme yön veren konuları ve alanında uzman konuklarıyla dikkat çekiyor. Abdullah Adabaş’ı izleyicilerin gözünde ayrıcalıklı kılan sadece ekran tecrübesi değil, aynı zamanda analitik düşünme kabiliyeti, tarafsız habercilik anlayışı ve pozitif enerjisiyle ekran başındaki izleyicisine güven veren bir iletişim dili kurabilmesi. Bu yönüyle Adabaş, medya dünyasında sadece haber aktaran değil, aynı zamanda habere yön veren bir gazeteci profili çiziyor. Bugüne kadar üstlendiği her görevde fark yaratan Abdullah Adabaş, yeni dönemde de Türk medyasına değer katmaya devam ediyor. Meslek aşkı, vizyoner bakışı ve üretkenliğiyle genç gazetecilere ilham verirken, izleyicisine de “güvenilir haber”in adresini sunuyor. Ruh sağlığının güçlü sesi: Uzman klinik psikolog Ahmet Batuhan Şentürk İnsan psikolojisinin derinliklerine uzanan bilgi dolu yolculuğu ve çözüm odaklı yaklaşımlarıyla dikkati çeken uzman klinik psikolog Ahmet Batuhan Şentürk, psikoloji dünyasında kendine özgü bir yer edinmiş durumda. Akademik altyapısı, terapötik yaklaşımları ve danışanlarına sunduğu özverili destekle hem bireysel hem de toplumsal düzeyde fark yaratan bir isim. Ahmet Batuhan Şentürk’ün mesleki serüveni, İstanbul Okan Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olmasıyla başladı. Bu eğitim süreci, onun insan zihni ve davranışlarına dair güçlü bir temel oluşturmasını sağladı. Mezuniyetinin hemen ardından Marmara Üniversitesi tarafından düzenlenen aile danışmanlığı eğitimine katılarak ilişkiler, aile içi etkileşimler ve dinamikler üzerine uzmanlık kazandı. Akademik yolculuğunu İstanbul Okan Üniversitesi’nde klinik psikoloji alanında yüksek lisans yaparak sürdüren Şentürk, bu alanda kazandığı derin bilgi ve deneyimle klinik anlamda uzmanlaştı. Eğitim hayatı boyunca elde ettiği teorik bilgileri, pratiğe aktarmadaki başarısı ise onun danışanlarıyla kurduğu güçlü iletişimde kendini gösteriyor. Uzmanlık alanları arasında özellikle bilişsel davranışçı terapi (BDT) öne çıkıyor. Şentürk, bireylerin düşünce, duygu ve davranışlarını yeniden yapılandırmalarına yardımcı olarak içsel dönüşüm süreçlerini destekliyor. Bunun yanı sıra psikodinamik terapi ile danışanlarının geçmiş yaşantılarını, bilinçdışı süreçlerini ve kişilik yapılanmalarını derinlemesine ele alıyor. Bu bütüncül yaklaşımı sayesinde birçok danışanına anlamlı, kalıcı ve özgün çözümler sunuyor. Pozitif enerjisi, özgün bakış açısı ve kendine has çalışma tarzıyla danışanlarının hayatında yeni pencereler açan Şentürk, empatik yaklaşımı, vizyoner düşünce yapısı ve çok yönlü birikimiyle sadece bir terapist değil, aynı zamanda bir yol gösterici olarak da öne çıkıyor. Şu anda aktif olarak seanslarını sürdüren ve Bağdat Caddesi’nde danışanlarına hizmet sunmaya devam eden Ahmet Batuhan Şentürk, ruh sağlığının bir lüks değil, bir ihtiyaç olduğunu savunuyor. Toplumda psikolojik iyi oluşun yaygınlaşması için çalışmalarına tutkuyla devam eden Şentürk, her bireyin potansiyelini keşfetmesi ve yaşam kalitesini artırması adına kararlılıkla ilerliyor. Toplumun renklerini ilmek ilmek işleyen bir sosyolog: Duygu Ünal İnsan, toplum ve kültür üçgeninde benzersiz bir yolculuk... Sosyolog Duygu Ünal, bilgi birikimi, vizyoner yaklaşımı ve özgün araştırmalarıyla hem akademik dünyada hem de eğitim camiasında adından söz ettiriyor. İstanbul Üniversitesi sosyoloji bölümü mezunu olan Ünal, insan-toplum ilişkisini yalnızca bilimsel bir mercekten değil, aynı zamanda insani bir duyarlılıkla ele alıyor. Pedagojik Formasyon eğitimini yine İstanbul Üniversitesi’nde tamamlayarak felsefe öğretmeni olarak meslek hayatına adım atan Ünal, eğitimi bir görev değil, bir tutku olarak görüyor. Çocuk gelişimi alanındaki ilgisi onu Düzce Üniversitesi’ne taşıyor ve burada tamamladığı uzmanlık programıyla çocukların zihinsel, duygusal ve sosyal gelişim süreçlerini bilimsel çerçevede ele alıyor. Akademik başarılarının yanı sıra bireyin iç dünyasına da önem veren Duygu Ünal, kişisel gelişim ve farkındalık alanlarında da çeşitli eğitimler alarak kendini sürekli yeniliyor. Ona göre eğitim yalnızca bilgi değil, aynı zamanda ruhsal bir dönüşüm ve içsel bir yolculuk. Tüm bu birikimiyle yetinmeyen Ünal, disiplinler arası çalışmalara olan ilgisini Nişantaşı Üniversitesi’nde yaptığı yüksek lisansla taçlandırıyor. Tekstil ve moda tasarımı alanında yaptığı yüksek lisans tezinde Anadolu kadınlarının giyimi üzerinden kültürel kodları ve toplumsal yapıyı sosyolojik açıdan analiz ediyor. Renklerin, desenlerin ve dokuların ardındaki anlamları araştırarak, kültürel mirasın estetikle nasıl buluştuğunu gözler önüne seriyor. Bugün Duygu Ünal, yalnızca bir sosyolog ya da öğretmen değil, aynı zamanda kültürel bir araştırmacı, bir vizyoner ve topluma ışık tutan çok yönlü bir akademisyen. Her çalışmasında birey-toplum-kültür üçlüsünü ustalıkla harmanlayan Ünal, güçlü iletişimi, kendine özgü yaklaşımı ve pozitif enerjisiyle hem öğrencilerine hem de araştırma dünyasına ilham veriyor. Işıltısı, zarafeti ve entelektüel birikimiyle dikkat çeken Duygu Ünal, geleceğin sosyolojisine bugünden imza atıyor. Tarihi lezzetin izinde: Ayvalık lor tatlısının mucidi ve İmren Pastanesi’nin hikayesi Ayvalık’ın kalbinde, Talatpaşa Caddesi’nde yer alan İmren Pastanesi, yalnızca bir tatlıcı değil, bir tarih, bir kültür mirası... Bugün Ayvalık denince akla ilk gelen tatlılardan "lor tatlısı", aslında Girit’ten gelen göçmenlerin beraberinde getirdiği eşsiz bir lezzet. Bu tatlının Ayvalık’a uzanan yolculuğu ise 1903 doğumlu İbrahim Üzümcü (Stafil) ile başlıyor. Girit'ten Ayvalık’a uzanan bir lezzet yolculuğu 1923 yılında mübadeleyle Girit’ten Ayvalık’a gelen İbrahim Üzümcü, At Arabacılar Meydanı'nda (şimdiki haliyle istimlak edilmiş bir alan) açtığı dükkânında, Girit'te yaptığı lor tatlısını burada da yapmaya başlar. O dönemde lor tatlısı yalnızca lor ve unla hazırlanırdı; ne irmik, ne de yumurta kullanılırdı. Şerbeti fazla çekmediği için hafif kalan bu tatlı, zamanla halk arasında büyük ilgi görür. İbrahim Efendi’nin yanında çalışmaya başlayan kayınbiraderi Mehmet Mas’a bu sanatın tüm incelikleri öğretilir. Sadece lor tatlısı değil; badem ezmesi de onun ustalıkla yaptığı diğer bir lezzettir. Rivayete göre, Atatürk’ün Ayvalık ziyareti sırasında bu tatlılar ikram edilir ve büyük önder tatlıları beğenerek İbrahim Efendi’yi takdir eder. Tatlıya direnen zamanlar ve yeni başlangıçlar İkinci Dünya Savaşı’nın getirdiği şeker kıtlığı nedeniyle 1945’te dükkanını kapatmak zorunda kalan İbrahim Üzümcü, bu süre zarfında pastacılığa ara verir. Ancak mesleği yaşatma kararlılığıyla kayınbiraderi Mehmet Mas ve Tatlıcı Mehmet Ali, Talatpaşa Caddesi’nde yeni bir başlangıç yapar. Bugün bu tarihi tatlı zincirinin izini süren İmren Pastanesi, Mehmet Mas’ın ardından Miray Usta’nın da katkılarıyla geçmişin lezzetini geleceğe taşıyor. Tatlıcı Talat Taşçıoğlu da bu mirasa emek veren isimler arasında. Lezzetle harmanlanmış bir kültür noktası İmren Pastanesi’nde sadece lor tatlısı yok. Damla sakızlı zeytinyağlı kurabiyeler, kavala kurabiyesi, zeytinli dondurma, tuzlu ve tatlı çeşit çeşit kurabiyeler ile ziyaretçilere adeta bir tat şöleni sunuluyor. Kuşaktan kuşağa aktarılan bu lezzetler, Ayvalık’ın kültürel mozaiğine tatlı bir dokunuş yapıyor. İmren Pastanesi, hem yerel halkın hem de Ayvalık’a yolu düşen ziyaretçilerin uğrak noktası olmaya devam ediyor. Lezzetin tarihiyle buluşmak isteyen herkesin mutlaka uğraması gereken bu özel pastane, yalnızca bir tatlıcı değil; geçmişten bugüne uzanan bir miras noktası. Instagram: @imren_pastanesi Yeni neslin parlayan yıldızı: Özge Esin Söz yazarı, besteci, aranjör, vokal koçu ve sahne sanatçısı… Henüz çok genç yaşta adım attığı müzik yolculuğunda birçok unvana sahip olan Özge Esin, sanat dünyasında çok yönlü duruşu, sahne enerjisi ve özgün müzikal kimliğiyle dikkat çekiyor. 2000 yılında İstanbul’da doğan Özge Hilal Esin, müzikle ilk tanışmasını 7 yaşında ailesinin teşvikiyle yaşadı. O günden bu yana, sahneye ve müziğe olan tutkusu hiç dinmedi. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda saksafon eğitimiyle temellerini attığı müzik kariyerini, Marmara Üniversitesi müzik öğretmenliği bölümünde derinleştiren sanatçı, şu sıralar eğitimine İngiltere’de Anglia Ruskin Üniversitesi’nde devam ediyor. Akademik eğitiminin yanında, sokaklarda ve vapurlarda müzik yaparak sahayla da temas kuran Esin, bu deneyimlerin ona sahneyle kurduğu bağı daha da güçlendirdiğini belirtiyor. Saksafon, piyano, akordeon ve bağlama gibi pek çok enstrümana hakim olan sanatçı, geleneksel motifleri elektronik müziğin modern yapısıyla harmanlayarak kendine has bir müzik dili geliştiriyor. Tekno ve deep house tarzındaki üretimleriyle müziğin sınırlarını zorlayan Esin, bu alanda da oldukça iddialı. Kendi yolunu çizerken yalnız kalmayan, müzik üretimini paylaşmayı ve çoğaltmayı amaçlayan Özge Esin, deneyimli vokal koçlarından Onur Turgut ile birlikte kurdukları XY Sanat Atölyesi çatısı altında genç müzisyenlere destek oluyor. Vokal eğitimi, repertuvar geliştirme, şarkı yazımı, kayıt süreci ve sahne hazırlığı gibi pek çok alanda sanatçı adaylarına rehberlik ediyor. Kendi solo kariyerinde “Dönmezsen” adlı teklisiyle dikkatleri üzerine çeken Esin, şu sıralar sözü ve müziği kendisine ait olan yeni projesi “Sabret” için çalışmalarını sürdürüyor. Aynı zamanda prodüktörlük ve aranjörlük kimliğiyle de sektörde adından söz ettiriyor. Söz, müzik ve/veya aranjmanına imza attığı bazı eserler arasında; “Sar Beni” (Çağıl Irmak), “Takıldım” (Şevval), “Senmiş Gibi” (Sümeyye Sönmez), “Sarıyor Mu” (Sude Demirli) ve “Kaçma” (Nehir Yıldırım) gibi parçalar yer alıyor. Kamera önü oyunculuk ve tiyatro eğitimleri sayesinde kliplerinde güçlü ve doğal performanslar sergileyen Özge Esin, yalnızca ses değil, aynı zamanda sahne ve ekrandaki duruşuyla da büyülüyor. Pozitif enerjisi, ışıldayan varlığı, güçlü iletişimi ve etkileyici sesiyle Özge Esin, şimdiden müzik dünyasının parlayan yıldızlarından biri. Sahne hakimiyeti, üretkenliği ve çok yönlü sanatçı kimliğiyle gelecekte çok daha büyük başarılara imza atacağına şüphe yok. Özge Esin, yalnızca müzik yapmakla kalmıyor, aynı zamanda müziği bir yaşam biçimi olarak benimseyen, yeni kuşağa ilham veren ve üretim gücüyle dikkat çeken bir sanatçı olarak yoluna emin adımlarla devam ediyor. Sevil Sevil, İzmir'de imza gününde okurlarıyla buluştu Ödüllü yazar, sanatçı, astrolog ve yaşam koçu Sevil Sevil, İzmir YKM Simirna Kafe’de düzenlenen imza gününde hayranlarıyla bir araya geldi. Servet Yayınları’ndan çıkan Melekler Bizimle ve Kanatsız Melekler kitaplarını imzalayan Sevil Sevil, etkinlik boyunca pozitif enerjisi, içtenliği ve zarafetiyle büyük ilgi gördü. İmza gününe sanat, edebiyat ve iş dünyasından pek çok değerli isim katıldı. İş Dünyası Geliştirme ve Kalkındırma Federasyonu Genel Başkanı Taner Özgür'ün de aralarında bulunduğu konuklar, Sevil Sevil’in güçlü kalemine ve etkileyici anlatımına duydukları hayranlığı dile getirdiler. Sanat ve edebiyat dünyasında çok yönlü kimliğiyle tanınan Sevil Sevil, yazarlığının yanı sıra TRT dizilerinde oyunculuk yapmış ve Business Channel TV’de sunduğu programlarla da izleyiciyle buluşmaya devam etmektedir. Çok yönlü birikimi, kendine özgü çalışmaları ve insanlara ilham veren projeleriyle dikkat çeken Sevil Sevil, yazdığı eserlerle okuyucuların kalplerine dokunmayı sürdürüyor. Özellikle büyük ilgi gören Kanatsız Melekler kitabı kısa sürede ikinci baskısını yaparken, Sevil Sevil’in hayatın içinden süzülen samimi cümleleri okuyucularda derin izler bırakıyor. Kitabın tanıtımında yer alan “Hayata bir kere geldik ve bir daha yaşama şansımız yok. Şans tek, biz tekiz...” sözleri, yazarın hayata ve insana bakışındaki derinliği yansıtıyor. Çeşitli ödüllerle de başarısı taçlandırılan Sevil Sevil, kalemiyle olduğu kadar sahnedeki enerjisiyle de fark yaratıyor. İzmir’deki imza gününde hayranlarına kitaplarını imzalarken samimi sohbetler gerçekleştiren Sevil Sevil, gelecekteki yeni projeleri hakkında da ipuçları verdi. Pozitif enerjisi, güçlü duruşu ve kendine özgü tarzıyla Sevil Sevil, edebiyat ve sanat dünyasında adını daha da yükseklere taşımaya devam ediyor. Sevil Sevil, Altın Zirve'de yılın çıkış yapan şarkısı ödülünü kazandı! İş Dünyası Geliştirme ve Kalkındırma Federasyonu (İDÜFED) tarafından düzenlenen ve Başkan Taner Özgür’ün önderliğinde gerçekleştirilen 3. Altın Zirve Başarı Ödülleri, Bornova Altındağ Atatürk Kültür Merkezi’nde büyük bir coşkuyla sahiplerini buldu. Sanat, iş dünyası ve medyadan pek çok seçkin ismin katıldığı gecede, sanatçı, yazar, astrolog ve yaşam koçu kimliğiyle öne çıkan Sevil Sevil, "Yılın Çıkış Yapan Şarkısı" ödülünü kazandı. Sevil Sevil’e ödülünü İzmir Türk TV program sunucusu ve yapımcı yaşam ve öğrenci koçu terapist Gülay Dilbaz Takdim etti. Taner Özgür'den örnek organizasyon İDÜFED Başkanı Taner Özgür, organizasyonun her aşamasında gösterdiği liderlik ve vizyonla büyük bir takdir topladı. Etkinlikte yaptığı konuşmada, başarıyı ödüllendirmenin ve desteklemenin önemine dikkat çeken Özgür, geceye katılan sanatçılara ve iş insanlarına teşekkür etti. Organizasyonun kusursuz ilerlemesi, Özgür’ün titiz çalışmasının bir yansıması oldu. Müzikte kadın ruhuna dokunan bir başarı Sevil Sevil, söz ve müziği kendisine ait olan Kadın, Sevil Sevil ve Sen ve Ben şarkılarıyla müzik dünyasında etkileyici bir çıkış yaptı. Özellikle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel hazırladığı Kadın adlı eser, büyük bir beğeni kazanarak kadınlara güç veren bir marş haline geldi. Şarkının müzik yönetmenliğini Erol Ağıt, klip yönetmenliğini ise Ozan Mecit üstlendi. Sevil Sevil’in sanata ve kadınlara adadığı bu özel proje, sanat dünyasında ses getirdi. Edebiyat ve astrolojide de parlıyor Sanatla yetinmeyen Sevil Sevil, aynı zamanda Kanatsız Melekler adlı kitabıyla edebiyat dünyasında da dikkatleri üzerine çekti. Hayatın zorluklarına karşı insanlara ilham vermeyi amaçlayan kitabı yoğun ilgi görerek ikinci baskısını yaptı. Bunun yanı sıra astroloji, bioenerji, yaşam koçluğu ve aile dizilimi gibi pek çok alanda uzmanlık sahibi olan Sevil Sevil, çok yönlü çalışmalarıyla fark yaratmaya devam ediyor. Geceye şıklığı ve ışıltısıyla damga vurdu Ödül törenine zarif tarzı ve etkileyici duruşuyla katılan Sevil Sevil, gecenin en göz alıcı isimlerinden biri oldu. Pozitif enerjisi, sanattaki özgün duruşu ve kadınlara yönelik güçlü mesajlarıyla ödülünü alırken dakikalarca alkışlandı. İDÜFED’in Başkanı Taner Özgür liderliğinde gerçekleştirilen bu görkemli organizasyonda Sevil Sevil’in aldığı ödül, hem sanat kariyerinde yeni bir kilometre taşı oldu hem de onun çok yönlü başarısının tescili niteliğindeydi. Sevil Sevil, özgün projeleri, güçlü kalemi, çok yönlü uzmanlık alanları ve sanata kattığı derin ruhla, geleceğin en parlak isimleri arasında yer almaya şimdiden aday!