A
Admin
Yönetici
Yönetici
İşgalci İsrail bir kez daha insanlığın, vicdanın, hukukun ve kutsalların üstüne çelik tabanlı çizmeleriyle basıyor. Bir kez daha Mescid-i Aksa, namazla, secdeyle, sabırla değil; postallarla, silahlarla, nefretle kirletiliyor. Ve bu kez o postalları giyen, sıradan bir asker değil. İsrail’in en sağcı, en radikal bakanı! Açık bir meydan okuma, apaçık bir tahrik…
Bir Müslümanın ciğerine hançer gibi saplanan bu baskın, sadece dört duvarlı bir kutsala değil; ümmetin kalbine, inancına, asaletine yapılmış bir saldırıdır. Her taşında Hazreti Ömer’in adaletini, her köşesinde Resulullah’ın mirasını taşıyan Mescid-i Aksa, bugün bir işgalci rejimin siyasi şovuna sahne yapılıyor. İsrail, dünyaya bir kez daha “ben istediğimi yaparım, kimse de bana hesap soramaz” mesajı veriyor. Ne yazık ki haklılar! Çünkü biz sadece izliyoruz…
Peki biz ne yapıyoruz? Sosyal medya öfkeleri, birkaç kınama mesajı, bayrak değişen profil resimleri… Sonra sessizlik. Sonra alışkanlık. Sonra unutulmuşluk. Ama unutmayın: Kudüs unutmaz! Mescid-i Aksa susmaz!
Bu vahşet artık sıradanlaştı. İsrail’in elinden kan damlıyor ama batı medyası hala “öz savunma” diyor. Çocuklar ölüyor, kadınlar ağlıyor, mabedimiz kirletiliyor ama hala insan haklarından dem vuruyorlar. Hangi hak? Kimin hakkı? Müslüman’ın hakkı hala hak değil mi?
Buradan açıkça ve en yüksek perdeden söylüyorum: İsrail bir terör devletidir. Uluslararası hukuku, insan haklarını, dini özgürlükleri ayaklar altına alan bu rejim sadece Filistinlilerin değil, bütün insanlığın ortak düşmanıdır.
Ama asıl soru şu:
Bu kadar büyük bir haksızlığa karşı biz neden bu kadar sessiziz?
Ey ümmetin liderleri! Ey kanaat önderleri! Ey ilim sahipleri ve halk!
Bu sizin de meseleniz. Çünkü bu saldırı sadece Kudüs’e değil, İslam’a karşıdır.
Bu sessizlik bizi tüketir. Bu duruşsuzluk bizi çürütür.
Artık bir karar vermeliyiz:
Ya bu zillete razı olacağız ya da izzetimizi koruyacağız!
Ya mukaddeslerimizi savunacağız ya da onları pazarlık masalarında satacağız!
İsrail bugün Aksa’ya giriyor, yarın Kabe’ye göz dikebilir!
Çünkü zalim sınır tanımaz, sadece karşısında duranı tanır!
O yüzden sözün bittiği değil, direnişin başladığı yerdeyiz.
Bugün her Müslüman, kalbiyle, duasıyla, eylemiyle ve imkanlarıyla Aksa’nın yanında olmalı. Çünkü Aksa sadece bir cami değil; bir duruştur, bir direniştir, bir varoluştur!
Ve unutmayalım:
Aksa susarsa ümmet susar. Ama Aksa ayağa kalkarsa, ümmet yeniden dirilir!
Bir Müslümanın ciğerine hançer gibi saplanan bu baskın, sadece dört duvarlı bir kutsala değil; ümmetin kalbine, inancına, asaletine yapılmış bir saldırıdır. Her taşında Hazreti Ömer’in adaletini, her köşesinde Resulullah’ın mirasını taşıyan Mescid-i Aksa, bugün bir işgalci rejimin siyasi şovuna sahne yapılıyor. İsrail, dünyaya bir kez daha “ben istediğimi yaparım, kimse de bana hesap soramaz” mesajı veriyor. Ne yazık ki haklılar! Çünkü biz sadece izliyoruz…
Peki biz ne yapıyoruz? Sosyal medya öfkeleri, birkaç kınama mesajı, bayrak değişen profil resimleri… Sonra sessizlik. Sonra alışkanlık. Sonra unutulmuşluk. Ama unutmayın: Kudüs unutmaz! Mescid-i Aksa susmaz!
Bu vahşet artık sıradanlaştı. İsrail’in elinden kan damlıyor ama batı medyası hala “öz savunma” diyor. Çocuklar ölüyor, kadınlar ağlıyor, mabedimiz kirletiliyor ama hala insan haklarından dem vuruyorlar. Hangi hak? Kimin hakkı? Müslüman’ın hakkı hala hak değil mi?
Buradan açıkça ve en yüksek perdeden söylüyorum: İsrail bir terör devletidir. Uluslararası hukuku, insan haklarını, dini özgürlükleri ayaklar altına alan bu rejim sadece Filistinlilerin değil, bütün insanlığın ortak düşmanıdır.
Ama asıl soru şu:
Bu kadar büyük bir haksızlığa karşı biz neden bu kadar sessiziz?
Ey ümmetin liderleri! Ey kanaat önderleri! Ey ilim sahipleri ve halk!
Bu sizin de meseleniz. Çünkü bu saldırı sadece Kudüs’e değil, İslam’a karşıdır.
Bu sessizlik bizi tüketir. Bu duruşsuzluk bizi çürütür.
Artık bir karar vermeliyiz:
Ya bu zillete razı olacağız ya da izzetimizi koruyacağız!
Ya mukaddeslerimizi savunacağız ya da onları pazarlık masalarında satacağız!
İsrail bugün Aksa’ya giriyor, yarın Kabe’ye göz dikebilir!
Çünkü zalim sınır tanımaz, sadece karşısında duranı tanır!
O yüzden sözün bittiği değil, direnişin başladığı yerdeyiz.
Bugün her Müslüman, kalbiyle, duasıyla, eylemiyle ve imkanlarıyla Aksa’nın yanında olmalı. Çünkü Aksa sadece bir cami değil; bir duruştur, bir direniştir, bir varoluştur!
Ve unutmayalım:
Aksa susarsa ümmet susar. Ama Aksa ayağa kalkarsa, ümmet yeniden dirilir!