Konuşmak fetva vermek yeterli değildir

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Sadece konuşmak, fetva vermek, nutuk atmak problemlerin çözümü için yeterli değildir. Zira çok söz yalansız olmaz. İşin içine yalan girince de işlerimizde hayır olmaz. Onun için bilhassa siyasilerin konuşmaları tabanda makes bulmaz. Sadece kendilerini tatmin etmiş olurlar. İcraat gücünü milletin lehinde kullanmayan, sadece kendilerine fayda sağlamada gayret gösterenlerin arkasına takılıp, gidenlerin de aklıselim olması düşünülemez. Sadece menfaat temin etmek için onlara yani muktedirlere yandaş olurlar. Onların yaptıkları yanlış işleri alkışlarıyla onaylarlar. Böylece siyasi ve ekonomik zulme iştirak etmiş olurlar. Günümüz insanlarının kahır ekseriyeti, siyaseten manipüle edildiği ve medya gücü ile de mankurtlaştırıldığı için, yanlışa doğru diye bakar hale geldiler. Çalana, soyana, sömürene alkış tutmaktan geri durmuyorlar. Onun için de milletin meseleleri askıda kalmaktadır. Bundan dolayı da yıllardan beri ekonomimiz nefes alamamakta, sosyal barış sağlanamamaktadır. Siyasal çekişmeler ise tavan yapmış durumdadır. Bu durumlar insanımızı yormakta, buna rağmen hâlâ yalancılar alkışlanmaktadır. Onların peşinden koşup, durulmakta, enerjiler boşuna harcanmaktadır. Zira insanların inancı yozlaştırılmış, gerçekten, bunun için inananlara da güven kalmamıştır. Oyunu oynayanların, tezgâhlayanların çoğunun münafık olduğu açıktır. Zira sözü ile yaptığı birbirine asla uymuyor, sadece millet uyutuluyor. Siyasi liderler ülkemizde sanki ilahlaştırılıyor. Onların aleyhinde konuşanlar da siyasi aforoza mahkûm ediliyor. Kulun kula adeta ibadet ettiği bir dönem yaşıyoruz. Nitekim genel başkanlar dokunulmaz hale getirildi. Bunlar da cahil insanları daha rahat istismar edebilmekte ve güçlü olduklarını konuşmalarıyla ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Bunlara karşı çıkanlar bilvesile saf dışı bırakılmaktadır. Milletimizin bir bölümü, inançları yozlaştırıldığı için, bunların ardında durabiliyor. Hatta bazı cemaatlerin liderleri, kliklerin sözcüleri ortamı değerlendirmeden, bunların lehlerine fetvalar vermektedir. Böylece insanlar manevi baskı altına alınmış oluyor. Bunlar kılık kıyafetlerine ihanet edercesine, menfaat sağlamak için aralıksız açıklamalar yaparak milleti yönlendirmekte ve çalanları alkışlatmaktadır. Böylece yanlış yapanların önü açılmaktadır. Maalesef günümüz siyasetinde bunu yaşamaktayız, üzücü olan da budur. Dünyevi menfaat için bu çarpık açıklamaları yapanlar da değeryap kılınmakta, ‘efendi buyuruyor’ denerek yanlışlara cemaat oluşturulmaktadır. Maalesef bu gibi menfaatperest hoca kılıklı adamlar da tabanda ilgi görmektedir. Bunların içinde tanıdıklarımız var. İlk zamanlarında meteliğe ihtiyacı olup, daha sonraki dönemlerde televizyon sahibi bile olanlar var, gazete, dergi çıkaranlar var. Zira onlar da dünyevileştiği için, çığırından çıkmıştır. Böylece bunların birçoğu din tüccarlığına soyunmuş durumdadır. Bunların büyük bir bölümü, menfaat karşılığı, dinlerini pazara çıkarmıştır. Denir ki; “Cahil din adamı, insanı dinden çıkarır.” Günümüzde bunu ilme’l yakîn, ayne’l yakîn, hakka’l yakîn görüyoruz, bunların baş çekenlerini de tanıyoruz. Allah bizleri bunların şerrinden korusun. Çünkü Allah bunlar için ferman buyurmaktadır. Şöyle ki: “Allah’ın indirdiği kitaptan bir şey gizleyip, onu birkaç paraya satanlar var ya, işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Kıyamet günü Allah ne onlarla konuşacak ve ne de onları temizleyecektir. Onlar için acı bir azap vardır.”(Bakara/174) Keza: “... Benim ayetlerimi birkaç paraya satmayın ve benden sakının.”(Bakara/41) Yine Allah buyuruyor ki: “Vay haline o kimselerin ki, kitabı elleriyle yazıp, az bir parayla satmak için ‘bu Allah katındandır’ derler!” (Bakara/79) İşte bu ayetler, meselelerimizi en net bir şekilde açıklamaktadır. İlim erbabı olduğunu iddia edenlerin, bu ayetlere aykırı hareket etmeleri, hal-i pür melalini ortaya koymaktadır. Yani menfaatleri için fetva verenlerin, akıbeti de eninde sonunda hüsrandır. Sonuç olarak; Allah buyuruyor ki: “Ve öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse kimsenin cezasını çekmez, kimseden şefaat (aracılık, iltimas) da kabul edilmez, kimseden fidye de alınmaz ve onlara hiçbir yardım yapılmaz.” (Bakara/48) Ama bu ayetlere rağmen, milletin inançlarını yozlaştırmaya çalışanlar yok değildir. Bunların çoğuna da maalesef ‘efendi hazretleri’ denmektedir, vesselam. Rahman ve Rahim, Kadir ve Muktedir, Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz. “Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.” Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 21.04.2025
 
Geri
Üst