Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme (TCK 136/1) Suçuna Kısa Bir Bakış

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap, İkinci Kısım, Dokuzuncu Bölüm içerisinde Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar başlığı altında 136. maddesinde düzenlenmiştir. 5237 sayılı TCK’nın “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” kenar başlıklı 136. maddesi şu şekildedir: Madde 136- (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) (Ek:17/10/2019-7188/17 md.) Suçun konusunun, Ceza Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları uyarınca kayda alınan beyan ve görüntüler olması durumunda verilecek ceza bir kat artırılır. Anayasa’mızın “Özel hayatın gizliliği” kenar başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında; “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” hükmü amirdir. Aynı maddeye 13/05/2010 tarih ve 27580 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Kanun'un 2. maddesiyle; "Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” biçimindeki üçüncü fıkra eklenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" başlıklı 8. maddesi şu şekildedir; 1. Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. 2. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir. Kişisel verilerin korunmasında ülkemiz için temel kanun, 07/04/2016 tarih ve 29677 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’dur. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde "Kişisel veri: Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade eder." şeklinde tanım yapılmıştır. Maddenin gerekçesinde ise; "Kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmektedir. Bu bağlamda sadece bireyin adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi onun kesin teşhisini sağlayan bilgiler değil, aynı zamanda kişinin fiziki, ailevi, ekonomik, sosyal ve sair özelliklerine ilişkin bilgiler de kişisel veridir. Bir kişinin belirli veya belirlenebilir olması, mevcut verilerin herhangi bir şekilde bir gerçek kişiyle ilişkilendirilmesi suretiyle, o kişinin tanımlanabilir hale getirilmesini ifade eder. Yani verilerin; kişinin fiziksel, ekonomik, kültürel, sosyal veya psikolojik kimliğini ifade eden somut bir içerik taşıması veya kimlik, vergi, sigorta numarası gibi herhangi bir kayıtla ilişkilendirilmesi sonucunda kişinin belirlenmesini sağlayan tüm hâlleri kapsar. İsim, telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, genetik bilgiler gibi veriler dolaylı da olsa kişiyi belirlenebilir kılabilme özellikleri nedeniyle kişisel verilerdir." açıklamasına yer verilmiştir. Kimliği belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü kişisel verinin, başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi, 5237 sayılı TCK'nın 136/1. maddesinde “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlığı altında suç olarak tanımlanmıştır. Suçun mağduru, kişisel verisi hukuka aykırı olarak bir başkasına verilen, yayılan veya ele geçirilen gerçek kişidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 17/02/2025 tarih ve 2023/6351 Esas, 2025/1621 Karar sayılı kararı). TCK'nın 136. maddesinde yaptırım altına alınan suç, seçimlik hareketli bir suç olup hukuka aykırı olarak kişisel verilerin başkasına verilmesi, kişisel verilerin yayılması veya kişisel verilerin ele geçirilmesi şeklindeki seçimlik hareketlerin birinin gerçekleştirilmesiyle suç işlenmiş olacaktır. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçu, kasten işlenebilen bir suçtur. Buna göre failin, mağdura ait kişisel verileri bir başkasına verdiğini, yaydığını veya ele geçirdiğini bilerek ve isteyerek hareket etmiş olması, suçun oluşması için yeterlidir. Kanun’da suçun işlenmesi esnasında herhangi bir saik, amaç veya maksatla hareket edilmiş olması aranmadığı için, bu suç genel kast ile işlenebilen bir suçtur, ayrıca bir özel kastın varlığı aranmaz (Yargıtay CGK 21/06/2023 tarih ve 2021/384 Esas, 2023/367 Karar sayılı ilamı). Yine bu suçta herhangi bir neticenin gerçekleşmesi aranmadığından maddede sayılan seçimlik hareketlerin yapılmasıyla suç oluşacaktır. Bu açıdan TCK'nın 136. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme soyut bir tehlike suçudur (Yargıtay CGK 21/06/2023 tarih ve 2021/384 Esas, 2023/367 Karar sayılı ilamı). Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme Suçunda Öngörülen Yaptırım 5237 sayılı TCK’nın 136/1 maddesinin ilk hâli, “Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şekilde iken 06/03/2014 tarih ve 28933 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Kanun'un 4. maddesiyle suçun cezasının alt sınırı “iki yıla” çıkartılmış. Buna göre Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçu için 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme Suçunda Şikâyet 5237 sayılı TCK’nın 139/1 maddesinde, “Kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmeme hariç, bu bölümde yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.” hükmü amirdir. Görüldüğü üzere kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu hariç tutulmuştur. Bu nedenle Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı değildir. 5271 sayılı CMK’nın 160/1 maddesi gereğince Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bu suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir ve bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme Suçunda Önödeme Önödeme, 5237 sayılı TCK’nın 75. maddesinde düzenlenmiştir. TCK’nın 75/1 maddesine göre; Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı ayı aşmayan suçların faili; a) Adlî para cezası maktu ise bu miktarı, değilse aşağı sınırını, b) Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için yüz Türk Lirası üzerinden bulunacak miktarı, c) Hapis cezası ile birlikte adlî para cezası da öngörülmüş ise, hapis cezası için bu fıkranın (b) bendine göre belirlenecek miktar ile adlî para cezasının aşağı sınırını, Soruşturma giderleri ile birlikte, Cumhuriyet savcılığınca yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçunda, 5237 sayılı TCK’nın 136/1 maddesi gereğince 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı 6 aydan fazla olduğu için ve bu suç 5237 sayılı TCK’nın 75/6-a maddesinde sayılan suçlardan biri olmadığı için Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçlarında önödeme hükümleri uygulanmaz. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme Suçunda Uzlaştırma 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253/1 maddesinde belirtilen suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur. Yukarıda da değindiğimiz üzere, 5237 sayılı TCK’nın 136/1 maddesinde yaptırım altına alınan Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçlarının soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olmadığından ve bu suçun 5271 sayılı CMK'nın 253/1-b maddesinde sayılan suçlardan biri olmaması nedeniyle uzlaştırma yoluna başvurulamaz. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme Suçunda Görevli Mahkeme Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçunda, 5237 sayılı TCK’nın 136/1 maddesi gereğince 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Öngörülen ceza üst sınırı 10 yıldan fazla hapis cezası olmadığından 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun gereği bu suç için görevli yargı organı Asliye Ceza Mahkemeleridir. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme Suçunda Nitelikli Haller 5237 sayılı TCK’nın 137/1 maddesi gereğince, Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçunun, kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında (1/2) artırılır. 5237 sayılı TCK’nın 6/1-c maddesi gereğince kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi anlaşılır. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme Suçunda Tutuklama Anayasa’nın 19. maddesi uyarınca bir kişinin tutuklanabilmesi, öncelikli olarak suç işlediği hususunda "kuvvetli belirti" bulunmasına bağlıdır. Bu, tutuklama tedbiri için aranan olmazsa olmaz unsurdur. 5271 sayılı CMK’nın “Tutuklama nedenleri" kenar başlıklı 100/1 maddesine göre, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. 5271 sayılı CMK’nın 100/4 maddesine göre, sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçunda, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Bu nedenle hakkında bu suçtan soruşturma ya da kovuşturma olan fail hakkında diğer şartların da varlığı hâlinde tutuklama kararı verilebilir. Ancak burada şu hususa da değinmek gerekir. Anayasa'nın 13. maddesinde temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamaların ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Yine 5271 sayılı CMK’nın 100/1 maddesine göre işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez. Bu nedenle tutuklamaya ilişkin kararlarda dikkate alınacak hususlardan biri de tutuklama tedbirinin isnat edilen suçun önemi ve uygulanacak yaptırımın ağırlığı karşısında ölçülü olmasıdır. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Kararı Verilebilir mi? 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin 5. fıkrası gereğince, sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, müsadereye ilişkin hükümler hariç, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi hâlinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması hâlinde, mahkeme hükmü açıklar. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için gereken şartlar 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın; aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Bu bağlamda sanık hakkında Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçundan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise diğer şartların varlığı hâlinde HAGB kararı verilebilir. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme Suçundan Verilen Hapis Cezası Adlî Para Cezasına Çevrilebilir mi? 5237 sayılı TCK’nın 49/2 maddesine göre, hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis cezasıdır. Yine 5237 sayılı TCK’nın “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” kenar başlıklı 50. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendine göre kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre adlî para cezasına çevrilebilir. Bu bağlamda, sanık hakkında Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçundan hükmedilen hapis cezası 1 yıl veya daha az süreli hapis cezası ise diğer şartların varlığı hâlinde bu ceza adlî para cezasına çevrilebilir. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme Suçundan Verilen Hapis Cezası Ertelenebilir mi? 5237 sayılı TCK’nın “Hapis cezasının ertelenmesi” kenar başlıklı 51. maddesinin 1. fıkrasına göre, işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin; a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması, b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, gerekir. Cezası ertelenen hükümlü hakkında, 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz. Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır. Bu bağlamda, sanık hakkında Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçundan hükmedilen hapis cezası 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası ise diğer şartların varlığı hâlinde bu ceza ertelenebilir. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme Suçunda Dava Zamanaşımı 5237 sayılı TCK’nın 66/1 maddesine göre, Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası; a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl, b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl, c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl, d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl, e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl, geçmesiyle düşer. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçunda, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Bu nedenle dava zamanaşımı 8 yıldır. Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme Suçunda Koşullu Salıverilme Bilindiği üzere mahkûmiyet hükümleri kesinleşmedikçe infaz olunamaz. Bu anlamda Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçundan yargılanıp hapis cezasına mahkûm edilen kişiler için de cezanın infaz edilebilmesinin ön koşulu mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesidir. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107/1 maddesine göre koşullu salıverilmeden yararlanabilmek için mahkûmun kurumdaki infaz süresini iyi hâlli olarak geçirmesi gerekir. Aynı Kanun’un 107. maddesinin 2. fıkrası gereğince süreli hapis cezalarına mahkûm edilmiş olanlar cezalarının yarısını infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler. Ancak 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107/2-f maddesi gereğince 5237 sayılı TCK’nın Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlardan (madde 132, 133, 134, 135, 136, 137 ve 138) süreli hapis cezasına mahkûm olanlar, cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler. Bu bağlamda Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçundan hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar için de koşullu salıverilme oranı 2/3’dir. Ancak burada şu hususa da değinmekte fayda var. Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin “Doğrudan açık kuruma alınacak hükümlüler” kenar başlıklı 5/1-a maddesine göre, kasıtlı suçlardan toplam 3 yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanların cezaları doğrudan açık kurumlarda yerine getirilir. Bu bağlamda Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Olarak Bir Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme suçundan 3 yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olan hükümlülerin de cezaları doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine getirilir.
 
Geri
Üst