Kim olmak istiyorum?

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Artık sabah 07.00’ye alarm kurmuyorsunuz, telefonunuz çalmıyor, e-posta kutunuzda reklam dışında bir şey yok. Kulağa biraz buruk geliyor olabilir ama hep hayalini kurduğunuz, istediğiniz bu değil miydi? O zaman neden hâlâ kulağınız telefonda? Neden söyleniyorsunuz kimse arayıp sormuyor diye. Zaten eski maillerin gelmesini, aynı kişilerin aramasını istemiyordunuz ki. Asıl hayal ettiğiniz, yeni bir şeydi: Yeni e-postalar, yeni arayanlar, yeni bir zamana kurulmuş saat… Ama şimdi sessizlik ne özgürlük gibi geliyor ne de huzur. Çünkü durduğumuz yer değişti ama yeni yönümüzü henüz bulamadık. Sanki hayatımızın otopilotu kapandı ve şimdi manuel kontrole geçmemiz gerekiyor. İşte tam da burada başlıyor emeklilik macerası ve üçüncü yaş dönemi. Siz yeni dönem için bekleme odasındasınız. Odanın duvarlarında çerçeve içine alınmış üç soru var: "Ben kimdim? Ben kimim? Ben kim olmak istiyorum?" Hazır mısınız bu sorulara yanıt vermeye ve yaşamınızın yeni bölümünü yazmaya? Bu aslında günümüzde yaşanan en yaygın kimlik krizlerinden biri. Onlarca yıl "gazeteci", "doktor”, öğretmen"di kimliğiniz. Artık haber yazmıyorsunuz, hasta muayene etmiyorsunuz veya öğrencilere ders anlatmıyorsunuz . Artık mesleki kimlik kartınız yok. Yani emeklisiniz. Emeklilikle birlikte toplumsal statünüz, aile içindeki konumunuz, günlük rutinleriniz, sosyal çevreniz tamamen değişebilir, bir anda kendinizi boşlukta hissedebilirsiniz. Bu süreçte keşkeler ve pişmanlıklar yaşanabilir. Geçmişte verilen kararlar, kaçırılan fırsatlar ve yapılamayanlar düşünülür. Doğal olarak da “Keşke daha çok vakit ayırsaydım aileme”, “Keşke o hobimi bırakmasaydım”, “Keşke daha az çalışsaydım” gibi kendine kızmalar başlar ve belirsizlik kapıyı çalar. Peki belirsizlik bize ne yapar? Beynimiz belirsizliği sevmez. Beynimizin duygusal merkezi amigdala belirsizliği tehdit olarak algılar, stres yanıt sistemini harekete geçirir. Bunun anlamı, stres hormonlarının artması yani kaygının başlamasıdır. Kaygıyı bu noktada durdurmamız, kronikleşmesini engellememiz lazım. Bunu engellemenin yolu da "Ben kim olmak istiyorum?" sorusunun yanıtını kendimize vermektir. Nasıl mı? Bu sorunun cevabı dışarıda değil, sizde, sizin zihninizde. Kâğıdı kalemi elinize alın, yaşamınızda en mutlu anı düşünün ve içine girin. O anda; hangi değerlerinizi gururlandırdınız? Hangi güçlü yanlarınız yanınızdaydı? Sizi mutlu eden, gülümseten, kahkaha attıran, canlı hissettiren neydi? O anda ne yapıyordunuz? Yanıtları yazdınız mı? Yüksek sesle okuyun. Duyduklarınızı, altını çizdiklerinizi yanınıza alın, bugüne getirin. Şimdi, o günkü değerlerinizi, güçlü yanlarınızı yeni yaşamınızda nasıl yaşatabileceğinize, neyi temsil etmek istediğinize karar verin. Neler yapmak istediğinizi sırayla yazın. Sıra yeni yaşamınızı renklendirmeye geldi. Renkli kalemlerinizi alın, kâğıda olmak istediğiniz sizi istediğiniz renklerle çizin. Amacımız sanat eseri yaratmak değil, amacımız düşüncelerinizi görselleştirmeniz. Çöp adam da olur, bir kalp, güneş, bir yol, bir dağ da. Belki sadece renklerle dolu bir şekil. Kâğıtta gördüğünüz siz, olmak istediğiniz, olmayı seçtiğiniz sizsiniz. Ve o siz yeni kimliğini yaşamaya nereden başlamak ister? İlk küçük adımı ne olur? Unutmayın, emeklilik bir son değil, yeni bir başlangıç. Sizin seçtiğiniz, sizin yazacağınız bir hikaye. Yaşamınızın bu yeni bölümünün yazarı sadece sizsiniz.
 
Geri
Üst