A
Admin
Yönetici
Yönetici
Kilo verme sürecinde yeterince sonuç alamayan birçok kişi, hatayı yalnızca kalori hesabında arıyor. Oysa Diyetisyen Ceyda Demirel’e göre, farkında olmadan yapılan bazı yaşam tarzı hataları bu süreci önemli ölçüde yavaşlatabiliyor. Stres, uyku düzensizliği, şok diyetler ve hareketsiz yaşam tarzı gibi etkenler, kilo verme çabalarının önünde görünmeyen engeller oluşturabiliyor. Stres ve Uyku Eksikliği Yağ Yakımını Engelliyor Modern yaşamın getirdiği yoğun stres ve yetersiz uyku, kilo kontrolü üzerinde doğrudan etkili olabiliyor. Demirel, bu durumların vücutta kortizol hormonunun yükselmesine neden olduğunu ve bu hormonun yağ yakımını zorlaştırdığını belirtiyor. Kortizol artışı aynı zamanda insülin direnci riskini de artırarak vücudun yağ depolama eğilimini güçlendiriyor. Şok Diyetler ve Öğün Atlamak Metabolizmayı Yavaşlatıyor Zayıflamak amacıyla yapılan şok diyetler ya da uzun süreli açlıklar, metabolizmayı hızlandırmak yerine yavaşlatabiliyor. Öğün atlayan bireylerde vücut “kıtlık sinyali” alarak enerji tasarrufu moduna geçiyor ve bu da hem yağ yakımını zorlaştırıyor hem de kas kaybına neden olabiliyor. Ayrıca sık sık uygulanan düşük kalorili diyetler, vücudun enerji kullanımını kısmaya alışmasına ve kilo vermeye direnç göstermesine yol açabiliyor. Genetik Yatkınlık Göz Ardı Edilmemeli Diyetisyen Ceyda Demirel, kilo verme sürecinde genetik faktörlerin önemine de dikkat çekiyor. Her bireyin metabolizma hızı, iştah düzeyi ve yağ depolama biçimi genetik olarak farklılık gösterebiliyor. Yapılan araştırmalara göre obeziteye yatkınlık, %40 ila %70 oranında kalıtsal olabiliyor. Bu nedenle bazı bireyler aynı diyeti uygulasa bile farklı sonuçlar alabiliyor. Besin Gruplarını Kesmek ve Su Tüketimini Azaltmak Yanlış Karbonhidrat ya da yağ gibi temel besin gruplarını tamamen hayatından çıkaran bireyler, kısa vadede kilo verse de uzun vadede sağlık sorunlarıyla karşılaşabiliyor. Demirel, sağlıklı yağ ve kompleks karbonhidratların, enerji üretimi ve vücut fonksiyonları için hayati öneme sahip olduğunu vurguluyor. Aynı şekilde, su tüketimini ihmal etmek de yaygın bir hata. Su içmemek metabolizmanın yavaşlamasına, sindirim sorunlarına ve ödem artışına neden olabiliyor. Egzersiz Yapmamak Kilo Kaybını Zorlaştırıyor Sadece diyet yapmak, fiziksel aktivite olmadan yeterli sonuç vermeyebiliyor. Demirel, düzenli egzersizin bazal metabolizma hızını artırdığını ve yağ yakımını desteklediğini belirtiyor. Aşırıya kaçmadan, sürdürülebilir bir egzersiz planı ile desteklenen beslenme düzeni, sağlıklı ve kalıcı kilo kaybının temelini oluşturuyor. Gerçekçi Hedefler Belirlemek ve Sabırlı Olmak Gerekiyor Kısa sürede büyük miktarda kilo verme hedefi, çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlanıyor. Dyt. Demirel, haftalık 5-10 kilo gibi yüksek hedeflerin hem fiziksel hem de psikolojik açıdan zararlı olabileceğini söylüyor. Vücudun dengesini bozan bu tür hedefler, diyet motivasyonunu da olumsuz etkileyebiliyor. Bu nedenle sürece sabırlı yaklaşmak ve sürdürülebilir küçük değişimlerle ilerlemek gerekiyor. Sağlık Sorunları Kilo Vermeyi Engelleyebilir Tüm doğru adımlar atılmasına rağmen kilo verilememesi durumunda altta yatan sağlık problemleri göz önünde bulundurulmalı. Hipotiroidizm, insülin direnci ve Polikistik Over Sendromu (PCOS) gibi hormonal bozukluklar, kilo kaybını zorlaştırabiliyor. Bu tür durumlarda uzman eşliğinde kişiye özel bir beslenme programı uygulanması gerekiyor. Yaşla Birlikte Metabolizma Yavaşlıyor İlerleyen yaşla birlikte vücutta kas oranı azalırken yağ oranı artma eğilimi gösteriyor. Aynı zamanda fiziksel aktivite düzeyinin düşmesi, metabolizmayı yavaşlatabiliyor. Bu nedenle yaşla birlikte kilo verme sürecinde daha dikkatli ve dengeli bir yaklaşım benimsemek önem taşıyor. Hızlı Kilo Kaybı Sağlıklı Değil Diyetisyen Demirel, hızlı kilo kaybının sağlıklı olmadığını vurguluyor. Haftada 2-3 kilodan fazla vermek, vücutta dengesizliklere yol açabilir. Dengeli ve yeterli beslenmeye dayalı bir diyetin, uzun vadede daha sağlıklı sonuçlar vereceğini belirten Demirel, kilo verme sürecinde sabır ve sürekliliğin önemine dikkat çekiyor.