Kendinize bir iyilik yapın, gülümseyin!

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
En son ne zaman gülümsediniz? Sabah uyandığınızda mı? Yürüyüşe çıktığınızda mı? Ya da markette, pazarda alışveriş yaparken mi? Dürüst olalım... Çoğumuz hatırlamıyoruz bile. Bir zamanlar yüzümüzde kendiliğinden beliren gülümsemeler, şimdi emojilere emanet. Güler yüz değil, gülen yüzler gönderiyoruz birbirimize. Hatta çoğu zaman gönderirken yüzümüz asık oluyor. Yani gülümsememizi bile filtreliyoruz. Gerçek değil ama gösterişli bir emoji. Ne dersiniz, sizce de unuttuk mu gülümsemeyi? Evet, bu yazı küçük gibi görünen ama hem kendi yaşamımızda hem de başkalarınınyaşamında büyük etkiler yaratan bir davranışı hatırlatmak için yazıldı: GÜLÜMSEMEK. Gülümseme, basit bir yüz ifadesi gibi görülür. Ne de olsa dudak kenarlarının sadece yukarı doğru kıvrılmasıdır. Ama bu kadar basit değil emin olun. Peki gülümsediğimizde ne olur? Gülümsediğimizde 10-12 yüz kası çalışır. Sayı nasıl gülümsediğinize bağlıdır. Sahte gülümsemelerde sadece ağız çevresindeki kaslar, gerçek gülümsemelerde hem ağız hem de göz çevrenizdeki kaslar çalışır. Gülümsemenin hayrını da burada görmeye başlarız. Gülümsediğimizde aktif olarak çalışan yüz kaslarımız beynimize sinyal gönderir: "Pozitif bir durum var... Galiba mutluyum." İşte bu mesajla beynimiz serotonin, dopamin ve endorfin gibi kimyasalları salgılar. Yani mutluluğun kimyasal tarifinde gülümsemenin yeri büyüktür. Dahası var. Gülümseyen bir yüz görmek fark etmesek bizde sıcaklık, güven ve rahatlama duygusu yaratır. Yani "gülümseme bulaşıcıdır." sözü sadece mecazi değil nörobilimsel bir gerçektir. Yalnız bu kadar mı? Aynada kendimize gülümsediğimizde de aynı duyguyu yaşarız. Beynimizdeki ayna nöronlar harekete geçer ve aynı hormonlar salgılanır: Serotonin,dopamin, endorfin. Bedenimizde beynimizdeki kimyasal değişime ayak uydurur. Gülümsediğimizde kortizol gibi stres hormonlarımız,kan basıncı düşer, kalp ritmimiz sakinleşir ve bağışıklık sistemimiz güçlenir. En önemlisi de yaşam süremiz uzar. Zorla bile olsa gülümsediğimizde beynimiz yine "mutluymuşum" sinyali alabiliyorken, beynimizi bu kadar kolay kandırabiliyorken biz niye gülümsemekten kaçınıyoruz? Soruyu birlikte yanıtlayalım. Büyük kentlerde kalabalıklar içerisinde yaşıyoruz. Hiç tanımadığımız birine gülümsemekle "garip" ya da " yanlış anlaşılır" endişesi duyuyor olabiliriz. Ya da gülümsediğimizde bize ters ters “ ne isteyecek şimdi acaba" bakışlarıyla karşılaşmak bizi geriyor olabilir. Kimi zaman gülümsemek zayıflık olarak algılanıyor diye de düşünebiliriz. Bu kuşkulardan endişelerden kendimizi kurtarmak için birlikte küçük bir deney yapalım: Sabah aynaya bakıp birkaç dakika kendinize gülümseyin. Bu hem yüz kaslarınızı çalıştırır, hem de kendinize olan güveni artırır. Böylece doğal gülümsemenizi keşfedebilirsiniz. Otobüste, markette çalışanlarla, yolda karşılaştığınız biriyle göz göze gelip gülümseyin. Karşılık görmeseniz bile vazgeçmeyin. Gülümseme olumlu duygularla ilişkilidir. Olumsuz düşüncelerinizi olumlularla değiştirin. Daha kolay gülümsersiniz. Günlük yaşamınıza gülümsemenizi hatırlatacak objeler katın. Örneğin gülümseyen kendi fotoğrafınızı ya da sizi gülümsetecek fotoğrafları. Elbette bir gülümsemeyle dünya değişmez ama sizin ve birilerinin günü değişebilir. Belki o kişi de başka birine gülümser. Böylece görünmeyen bir gülümseme zinciri oluşabilir. Gülümsediniz mi?
 
Geri
Üst