A
Admin
Yönetici
Yönetici
Bu yazıyı kaleme almamın sebebi yalnızca kendi yaşadığım haksızlığı değil, aynı tuzağa düşürülen binlerce vatandaşın da sesi olabilmektir. Kurumsal olarak kullandığımız hatlarla ilgili belli bir meblağ üzerinden Türk Telekom ile taahhütlü bir sözleşme imzalandı. Altını çiziyorum; Sözleşmede imza sahibi benim, muhatap benim, iletişim numarası olarak da benim hattım kayıtlı. Yani yapılacak her türlü bilgilendirme öncelikle bana yapılmalıydı. Ama ne oldu? Taahhüt süresi sona erdi, bizden habersiz, hiçbir bildirim yapılmadan zamlı tarifeye geçirildik. Ne bir uyarı, ne bir bilgi notu, ne bir SMS. Türk Telekom kafasına göre sözleşme bitmiş, zamlı tarifeyi dayamış. Sonra bir fatura geldi; Dört katı fazla. Şaşırdık. Hemen ardından bir fatura daha geldi; Bu sefer altı katı fazla. Akıl alır gibi değil! Üstelik bu süreçte müşteri temsilcisine ulaşmak imkânsız. Arıyorsun, saatlerce hatta bekliyorsun, açan yok. Ama aynı Türk Telekom, kendi kampanyası için gün içinde defalarca arayıp vatandaşı bıktırmayı biliyor. İş satışa gelince dört koldan saldırıyorlar, iş çözüm üretmeye gelince herkes sırra kadem basıyor. Birebir kuruma gidip sorduk; “Neden zamlı tarifeye geçtik? Neden tarafımıza bilgilendirme yapılmadı?” Cevap: “Biz bilemeyiz.” Vallahi Pes...! Sözleşmeyi imzalayan benim, iletişim numaram sistemde var, uyarıyı neden başkasına gönderiyorsunuz? Göndermediğiniz halde neden hiçbir sorumluluk almıyorsunuz? Kurum olarak mağduriyet yaşamayalım diye, yasal haklarımızı saklı tutarak ödemeleri yaptık. Ama içimize sinmeyen, resmen içimizi kemiren bu haksızlığı unutmadık. Ve daha o öfke dinmemişken bu kez bireysel hattımıza da aynı operasyon çekildi. Bireysel hattımda da taahhüt süresinin bitmesine 14 gün kala sinirlendiğim için başka bir operatöre geçtim. Her şey yasal, her şey usulüne uygun. Türk Telekom bu kez de “cayma bedeli” adı altında 692 liralık bir fatura gönderdi. Tamam, cayma bedeli olabilir, ama 14 gün için bu nedir? Bu nasıl bir hesap? Görüşme yok, kullanım yok, sadece cezalandırmak üzerine kurulu bir sistem! Resmen fırsatçılık. Yaşadığımız bu süreç, tam anlamıyla bir sistematik sömürü düzenine dönüşmüş. Sözleşmeler, kullanıcılar fark etmeden sona eriyor, zamlı tarifeler anında devreye alınıyor, uyarılar ya yapılmıyor ya da alakasız kişilere gidiyor. Üstelik mağduriyetinizi anlatacağınız kimseye ulaşamıyorsunuz. Bu bir hizmet değil, bu bir tuzaktır. Tüm bu yaşananlardan sonra hem bireysel hem kurumsal olarak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) resmi şikâyetimizi ilettik. Aynı zamanda Tüketici Hakem Heyeti’ne başvuruda bulunduk. Çünkü artık yeter! Türk Telekom’un bu sorumsuz, dayatmacı ve kullanıcıyı hiçe sayan yaklaşımına karşı, hiçbir vatandaşın susmaması gerekir. Türkiye bir muz cumhuriyeti değil, isteyen kafasına göre sözleşme uygular, isteyen istediği fiyattan fatura gönderir diye bir anlayış olmaz, olmamalı. Kanun varsa, hukuk varsa, bu keyfiyete dur denmeli. Bu yazıyı okuyan herkese çağrımdır; Hakkınızı arayın. Şikâyetinizi yapın. Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurun. BTK üzerinden dilekçenizi gönderin. Sözleşmeye sadakat yalnızca tüketiciden bekleniyorsa, bu ülkede hukuk adaleti değil, tek taraflı menfaati koruyor demektir. Türk Telekom gibi kurumların bu umursamazlığına karşı ortak ses vermezsek, bu sömürü düzeni daha çok can yakar.