A
Admin
Yönetici
Yönetici
Marketlerde sıkça gördüğümüz, kahvaltıların vazgeçilmez üçgen peynirleri aslında sadece lezzetli bir atıştırmalık değil; arkasında yüzyıllık bir tarih ve savaş yıllarının zorunlulukları yatıyor. Bu küçük, alüminyum folyoya sarılı peynir dilimleri, I. Dünya Savaşı sonrasında askerlerin beslenme ihtiyaçlarına çözüm olarak ortaya çıktı. Uzun süre bozulmadan saklanabilen, pratik ve taşınabilir bir protein kaynağı arayışı, üçgen peynirin doğuşunu sağladı. SAVAŞIN İHTİYAÇLARINDAN DOĞAN TASARIM 1921 yılında İsviçreli Bel Group tarafından geliştirilen üçgen peynir, savaş sonrası askerlerin yanı sıra sivillerin de ilgisini çekmeye başladı. O dönemde, peynirin uzun süre dayanması ve kolay taşınabilir olması en büyük sorunlardan biriydi. Üçgen form ve alüminyum folyoya sarılması, peyniri hem dış etkenlerden korudu hem de taşımayı kolaylaştırdı. Bu sayede askerler cephede beslenirken aynı zamanda gıda israfı da azaltılmış oldu. NEDEN ÜÇGEN ŞEKLİ SEÇİLDİ? Üçgen formun tercih edilmesinin temel sebepleri arasında taşınabilirlik, dayanıklılık ve porsiyon kontrolü yer alıyordu. Üçgen dilimler, yuvarlak tekerlek şeklinde paketlenerek hem saklama hem de taşıma açısından pratiklik sağladı. Folyo kaplama sayesinde peynir hava ve ışık ile temas etmeden uzun süre tazeliğini korudu. Ayrıca her dilimin tek porsiyon olması, hijyen ve israfı önlemede önemli bir avantaj sundu. KAHVALTILARIN VAZGEÇİLMEZİNE DÖNÜŞMESİ Zamanla bu pratik ürün, sadece savaş döneminde değil, sivil yaşamda da yer buldu. 1950’lerden itibaren yapılan renkli reklamlar ve çeşitlenen tat seçenekleriyle üçgen peynirler, özellikle çocukların favorisi haline geldi. Bugün market raflarında gördüğümüz pek çok marka, orijinal tasarımın mantığını koruyarak, yeni lezzetlerle tüketicilere sunuyor. SÖZCÜ