A
Admin
Yönetici
Yönetici
Selahattin Demirtaş, edebiyat dünyasına Seher ve Devran gibi eserlerle sağlam adımlarla giriş yaptıktan sonra, Jamal adlı kitabıyla hem anlatı gücünü hem de insan ruhuna dair derin sezgilerini bir kez daha ortaya koyuyor. Politik kimliğiyle tanınan bir ismin kaleminden çıkmasına rağmen, Jamal herhangi bir ideolojik çerçeveye hapsolmuyor; tersine, evrensel insani duyarlılığı ve edebi derinliğiyle okuyucunun kalbine dokunuyor. Jamal, adını taşıdığı karakterin gözünden anlatılan ve Doğu’nun sert gerçekliğiyle yoğrulmuş bir hikâyeyi merkeze alıyor. Ancak bu hikâye yalnızca bir bireyin yaşamına değil, aynı zamanda kimliği bastırılmış, sesi duyulmamış bir toplumun içsel dünyasına da ışık tutuyor. Demirtaş, sözcüklerle adeta bir sinema perdesi kuruyor: Okur, Jamal’in gözlerinden dünyaya bakarken, yoksulluğun, dışlanmışlığın ve umutla direnişin iç içe geçtiği bir coğrafyada yolculuğa çıkıyor. Yazar, dili son derece sade ve etkileyici bir biçimde kullanıyor. Şiirsel betimlemelerle örülü paragraflar, yer yer sert gerçeklerle yüzleşirken bile estetik bir bütünlük içinde ilerliyor. Demirtaş’ın karakter inşasında gösterdiği ustalık, özellikle Jamal’in iç çatışmalarında ve çevresiyle olan ilişkilerinde belirginleşiyor. Okuyucu, kahramanın iç dünyasında gezindikçe, onun yalnızca bir kurgu karakter olmadığını; yaşadığı acıların, umutların ve dirençlerin çok daha geniş bir kitlenin sesi olduğunu fark ediyor. Jamal, aynı zamanda sessizliğin ve konuşamamanın romanı. Bu yönüyle hem bireysel hem de toplumsal bir metafor olarak okunabilir. Demirtaş, sesini yitirmiş bir karakter üzerinden, toplumun susturulmuş kesimlerine dikkat çekiyor. Ancak bu karanlık atmosferin içinde bile umudu elden bırakmıyor. Kitabın sonlarına doğru gelişen olaylar, Jamal’in içsel dönüşümüne tanıklık etmemizi de sağlıyor; tıpkı toprağın altındaki köklerin bir gün filiz verecek olması gibi. Jamal yalnızca politik bir figürün edebi denemesi değil; aynı zamanda çağdaş Türk edebiyatında yer edinmeyi hak eden güçlü bir eser aynı zamanda. Demirtaş, bu kitabıyla kaleminin gücünü bir kez daha kanıtlıyor ve edebiyatın toplumsal yaraları görünür kılma işlevini ustalıkla yerine getiriyor. Jamal, unutulmayacak bir karakterin hikâyesi olmasının ötesinde, vicdanı olan her okuyucunun içine dokunan bir çağrı niteliği taşıyor. Jamal bir roman olarak değil, özgürlüğü yüreğinde hissedenlerin çığlığı olarak da ön plana çıkıyor