İktidara giden yol belediye başkanlarından geçer?!

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
35 yıllık siyasi hayatımda; iki büyük ilçenin ve İzmir Büyükşehir Belediyesi meclis üyeliğini, Türkiye’nin en büyük ilçelerinden biri olan (o dönemde Konak ve Karabağlar tek ilçeydi) Konak İlçe Başkanlığı’nı, il başkan yardımcılığını, kent konseyi başkanlığını ve onlarca sivil toplum kuruluşunda önemli görevleri üstlendim. Bu tecrübeyle çok net söylüyorum: “İktidara giden yol yerel yönetimlerden geçer.” Bu tespitime kimsenin itiraz edeceğini sanmıyorum. Belediye başkanları bir kentin “şehremini” dir. Yani halkın güvenini kazanmış, adeta kentin emanetçisi olan kişilerdir. Seçildiği ilçede halkıyla iç içe olan, onları dinleyen, sorunlara çözüm üreten, STK’larla doğru ilişkiler kuran, vizyon sahibi, tuttuğunu koparan, proje üreten ve kaynak bulan; işçisiyle, memuruyla barışık başkanlar, belediyede ve halkta aidiyet duygusu yaratır bu da o halkın başkanın partisine oy vermesine yol açar. Bu başkanlar sadece kendi partilerinin oylarını korumakla kalmaz, üzerine oy da ekler. Böylece partilerini iktidara taşıyacak yolu açarlar. Belediye başkanlarına yönelik beklentiler daima yüksektir. Çünkü halk, onu ailesinden biri gibi görür. Bu da başkanlarımızın topluma karşı sorumluluklarını kat kat artırır. Bu yüzden belediye başkanları toplumla olan ilişkilerine özel önem göstermelidir. İşinin ne kadar önemli olduğunu kavramalı, vebal taşıdığını unutmamalıdır. İMKANSIZLIK BAHANESİ “İmkânsızlık” bahanesine sığınmamalıdır. Toplumun ortak ihtiyaçlarını, aldığı yetki ve kamusal kaynakları kullanarak karşılamaya çalışmalıdır. Ama ne yazık ki, bazı başkanlar bir süre sonra topluma hizmet etmeyi bırakıp sadece kendi varlığını sürdürmeye, kendilerini garantiye almaya yöneliyor. Oysa bir belediye başkanı kapısını halka açık tutmalı, halkın içinde olmalı, halkla kaynaşmalıdır. Gelişen teknolojiye ayak uydurmalı, tanınan ve sevilen biri olmalı; doğrularından taviz vermemeli, sosyal faaliyetlerde bulunmalı, vizyon sahibi olmalıdır. Aynı zamanda çalışkan ve cesur olmalı, sorunların üzerine kararlılıkla gitmelidir. Belediye başkanlarının en iyi çalışma arkadaşları ise meclis üyeleridir. Sadece meclis toplantılarında hatırlanan meclis üyeleriyle değil, birlikte yöneten bir anlayışla çalışmak gerekir. Aksi takdirde bir gün yalnız kalınması kaçınılmazdır. Unutmayalım ki belediyecilik, sosyal fayda sağlayan, ekonomik bir faaliyettir. Her Belediye Başkanı önemli bir bütçe yönetir. Belediye başkanlığı basiretli bir iş adamı yetkinliğidir. En önemli farkı, elde edilen sonuç ‘kar' değil, sosyal faydadır. Belediyeler bütçelerinin yetersizliğinden yakınsalar da, doğru yönetilen her bütçe büyük, kötü yönetilen her bütçe küçüktür. Günümüzde belediyelerin para sorunu yanında, başkanların vizyon sorunu da vardır. Bütün bu niteliklere sahip bir belediye başkanını seçmenin en doğru ve en demokratik yolu ise ön seçimdir. ADAY SÜRECİ Son yıllarda maalesef CHP’nin ön seçim yöntemini terk etmesiyle, aday belirleme süreci birkaç kişinin iki dudağı arasında kaldı. Tartışmalar yaratarak atanan adayların seçim başarıları ve yönettikleri belediyelerdeki performansları daha fazla sorgulanır hale geldi. Yerel seçimler, partiler için sadece sandık sınavı değil; halkla kurdukları bağın, liyakat anlayışlarının ve örgüt içi demokrasinin ne kadar işlediğinin de turnusolüdür. Geçmiş dönemlerde CHP, ne yazık ki bu süreçte birçok il ve ilçede aday belirleme yöntemleriyle ciddi tartışmalara neden oldu. Parti içi geleneklere, örgüt hafızasına ve yerel dinamiklere kulak verilmeden yapılan atamalar; sadece seçimi değil, partinin geleceğini de tehlikeye atacak hatalara zemin hazırladı. Ön seçim taleplerine kulak tıkandı, aday belirleme süreçleri şeffaflıktan uzak yürütüldü. Yerelde karşılığı olan, halkın benimsediği isimler yerine, merkezden dayatılan, tabanın içine sinmeyen isimler tercih edildi. Bu durum, bazı bölgelerde parti içinde kırılmalara, sandıkta ise küskün seçmenlere yol açtı. Şimdi gelelim güzel İzmir’imize… CHP’yi iktidara taşıyacak, başarı hikâyesi yazmış, halkta işte benim başkanım diyecek belediye başkanı sayısı nedir derseniz; maalesef bu 2,3 kişiyi geçmiyor. O halde suçlu kim? CHP’ye oy verip vermeme arasında kalan halk mı, yoksa doğru yöntemlerle aday belirlemeyen yöneticiler mi? Ama şimdi geçmişin hatalarını bir kenara bırakma zamanı. Artık iktidara en yakın parti olan CHP’nin bundan sonraki tüm aday belirleme sürecinde ön seçimi esas alması gerektiğini hep birlikte haykıralım!
 
Geri
Üst