A
Admin
Yönetici
Yönetici
7 Aralık 1941 sabahı, Japon ordusunun Pearl Harbor’a yaptığı saldırı, II. Dünya Savaşı’nın seyrini değiştirdi. 12 savaş gemisi, 188 savaş uçağı ve yaklaşık 2 bin 400 Amerikan askeri bu saldırıda kaybedildi. Ancak limanda bulunan tüm gemiler saldırıya uğrarken bir tanesi yara almadan kurtuldu: Hastane gemisi olarak kullanılan USS Solace. USS Solace, 1948’de Türkiye’ye satıldı ve Ankara ismini aldı. 1977’de hurdaya çıkarılan gemiden sökülen kurşunlar, İstanbul Haliç'teki Çorlulu Ali Paşa Camii'nin çeşmesinin kubbesinde kullanıldı. İstanbul’un Kasımpaşa semtinde bulunan Çorlulu Ali Paşa Camii’nin şadırvanına dikkatle bakıldığında, hiç beklenmedik bir detay göze çarpıyor: ABD’nin en ünlü savaş gemilerinden birinin parçaları tam da bu şadırvanın çatısında yer alıyor. Hikâye, II. Dünya Savaşı’ndan, İstanbul’daki restorasyon krizine kadar uzanan sıra dışı bir yolculuk anlatıyor. PEARL HARBOR’UN TANIĞI: SOLACE 7 Aralık 1941 sabahı, Japon ordusunun Pearl Harbor’a yaptığı saldırı, II. Dünya Savaşı’nın seyrini değiştirdi. 12 savaş gemisi, 188 savaş uçağı ve yaklaşık 2 bin 400 Amerikan askeri bu saldırıda kaybedildi. Ancak limanda bulunan tüm gemiler saldırıya uğrarken bir tanesi yara almadan kurtuldu: Hastane gemisi olarak kullanılan USS Solace. Savaş boyunca cepheden 25.000 Amerikan askerini anavatanlarına taşıyan Solace, zamanla bir sembole dönüştü. Hayatını borçlu oldukları bu gemi için hayatta kalan askerler özel bir madalya bastırdı, madalyanın üzerinde de geminin resmi yer aldı. ABD, SOLACE’I NEDEN TÜRKİYE’YE SATTI? Savaş karşıtı söylemlerin artmasıyla birlikte ABD yönetimi, Solace’ın taşıdığı tarihî anlamdan rahatsızlık duymaya başladı. Geminin hatırasının canlı kalmasını istemeyen yetkililer, onu yok etmenin yollarını aradı. Çözüm: Gemiyi başka bir ülkeye satmak ve amacını değiştirmekti. Gemi, 1948 yılında Türkiye’ye yolcu gemisi olarak satıldı ve Ankara ismini aldı. Tadilatlardan geçerek turistik bir gemi haline getirildi. Fakat 1977’de sökülmek üzere İzmir’e gönderildi ve parçalanmak üzere kaderine terk edildi. YANGIN, KURŞUN VE BEKLENMEDİK BİR KURTULUŞ Tam bu sırada, İstanbul Kasımpaşa’daki Çorlulu Ali Paşa Camii’nde bir yangın çıktı. Çatıda yapılan kaynak çalışmaları büyük bir hasara yol açtı. 1980’de restorasyon çalışmaları başlatıldığında, şadırvanın kurşun çatısının yenilenmesi gerektiği ortaya çıktı. Ancak ülkede kurşun temin etmek neredeyse imkânsızdı. Etibank bile talepleri geri çeviriyordu. İzmir Aliağa Tersanesi’nde sökülmeyi bekleyen Ankara gemisinin geçmişini bilen emekli bir asker, röntgen odası olarak kullanılan bölümün duvarlarının kurşunla kaplı olabileceğini düşündü. Gerçekten de, bu odaların duvarlarında radyasyona karşı kalın kurşun levhalar bulunuyordu. Levhalar söküldü, İstanbul’a getirildi ve Çorlulu Ali Paşa Camii’nin şadırvanı bu kurşunlarla restore edildi. GEMİ MÜZE OLSAYDI… Bugün birçok kişi, keşke bu tarihi gemi yok edilmeseydi diyor. Pearl Harbor’un tek kurtulan gemisi olarak tarihe geçen Solace, bir müze gemi olarak İstanbul’a kazandırılsaydı, belki de Japonya’dan Amerika’ya kadar birçok turistin ilgisini çekecek bir simge haline gelmiş olacaktı. Yine de Solace’tan geriye kalanlar İstanbul’da hâlâ görülebilir. Sarayburnu’ndaki Denizcilik İşletmeleri’nde gemiden kalan bir top ve çan sergileniyor. Bir diğer parça ise, Kasımpaşa’daki Çorlulu Ali Paşa Camii’nin şadırvanında sessizce geçmişi hatırlatıyor. TARİHİ CAMİNİN HİKÂYESİ VE MİMARİSİ 1707 yılında Sadrazam Çorlulu Ali Paşa tarafından yaptırılan cami, zaman içinde birçok kez onarıldı. Sultan II. Mahmud ve II. Abdülhamid dönemlerinde de çeşitli eklemeler yapıldı. İki katlı olan yapının alt katındaki odalar, gemi kaptanlarına tahsis edilmişti. Bugün düz ahşap çatısı ve kesme taş görünümlü duvarlarıyla dikkat çeken yapı, iç mekânda yer alan çinileri, mihrap nişi ve ahşap minberiyle klasik Osmanlı mimarisini yansıtıyor. ÇORLULU ALİ PAŞA'NIN HAZİN SONU Caminin banisi Çorlulu Ali Paşa, sade bir çiftçi ailesinden çıkarak saraya kadar yükselmiş, sadrazamlığa kadar gelmiş önemli bir devlet adamıydı. Ancak siyasi çekişmeler ve başarısız dış politika nedeniyle gözden düştü. 1711 yılında Kefe’ye sürüldü ve aynı yıl idam edildi.