İdareye Başvurmadan İcra

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Geçenlerde sitemiz hukukihaber.net’te avukat feryat ediyor, müvekkili ek MTV’ye karşı iptal davası açmış, davayı kaybetmiş, ancak maliye kendisine bildirimde bulunmadan doğrudan icra takibine başlamış. Hukuksuzdur bu uygulama ve benzeri davaları açacaklara karşı gözdağıdır. İptal davamızı biz kazanmış olsaydık, lehimize hükmedilen karşı taraf yasal vekalet ücreti ve dava masraflarının tahsili için önce maliyeye yazılı olarak başvurup banka hesap bilgilerimizi verdikten bir ay sonra ödeyecekti idare, silahların eşitliği ilkesi gereği aynısını o da yapmalıydı. Hemen başlamış tabii ki Twitter yorumcuları altına haber değeri yok, o idareye başvuru şartı bizim için geçerli, idarenin öyle bir yükümlülüğü yok. Nasıl ki özel hukukta davayı kazandıysan hemen icraya koyabiliyorsan, bir de buradan vekalet ücreti alabiliyorsan, önce sana başvuru şartı diye bir kural olmadığına göre, aynısı burada da geçerli. Ya sevgili dostlar sizce bu basit kuralı sevgili avukatımız bilmiyor olabilir mi? Bu takip hukuka aykırıdır denilince neden aklınıza hukuk olarak pozitif hukuk geliyor ki sadece? Bu karar, basbayağı doğal hukuka aykırıdır. Ben kazandım mı idareye başvuru şartım varsa, onun için de aynı şartların geçerli olması lazım. İİK m. 42 yabancı devlet aleyhine ilamsız icra takibi yapılamaz der. Bunun anlamı devlet sana borç taktıysa üzerine bir bardak soğuk su iç demek değildir; devlet borç takmaz demektir. Devlet borcuna sadıktır, devlet batmaz demektir. İİK m. 82 devlet malları haczedilemez derken de aynı şeyi ifade eder; devletin borcunu ödememesi mümkün değildir. Eğer alacağın ödenmemişse sen usulüne göre başvurmamışsındır. Bu yüzden İYUK m. 28 diyor ki sen hele bir bana başvur, bildir hesap numaranı, eğer ben 30 gün içerisinde ödeme yapmazsam o zaman gider İİK m. 24 gereğini yerine getirirsin. İcra Memuru İcra Emrini Göndermezse de, artık o benim sorunum değil. Ama devlet borcunu ödememezlik etmez de, beni neden potansiyel olarak dolandırıcı gördünüz ki? Ben de öderim. Yeter ki isteyin. İşte o ilam ortaya çıktığı anda senin de borcun ortaya çıktı, artık sen ödeyeceksin. Ne diyor TBK m. 89, para borçları ödeme zamanındaki alacaklının yerleşim yerinde ödenir. Sen nereden biliyorsun ki benim o tarihteki yerleşim yerimi? Dersen dilekçede adresin vardı, o, o zamanki adresimdi. Ya da zaten orada UETS adresim vardı hani Borçlu Olmadığın Parayı Ödemek korkusundan. Ya da sadece vekilimin adresi vardı. Evet, HMK m. 73 vekilime yargılama giderlerinin tahsiline imkan veriyor hani Avukatlıkta Doğru Bilinen Yanlışlar’da bahsettiğimiz gibi, ama bu artık yeni bir davadır tahsilat işlemi, ben eski vekilimle devam edeceğim diye de bir kural yoktur. Söz ilgili yazımızdan açılmışken, bir baktım Muhsin Bey’in yorumu var gene. Eyvah dedim, gene neyi eksik yazdık, unuttuk? Kamudan ayrıldıktan sonra iki yıl dava alamama yasağı tüm kamu idarelerini değil, sadece ayrılan kamu idaresini kapsıyor diye buyurmuş. E tamam, biz de farklı bir şey demedik ki. Zaten öbür türlüsü olamaz ki, çalışma özgürlüğüne aykırı olamasa bile ilgili protokolü imzalamadığımız, imzalasak bile depo etmediğimiz için, pekala AY m. 20 özel hayata saygı ihlali olabilir. Aksi düşünülemez dahi. Lakin yazımı bir daha okudum. Muhsin Bey haklı. Bir hukukçunun bu ihtimal aklına bile gelmez ama pekala okuyan vatandaş bunu sanki tüm idareye karşı dava alınamaz diye algılayabilir. Al sana gene bir Boşanan Eşin Miras Hakkı hatası. Dava Vekili rumuzlu okuyucumuz da avukatın üstü aranamaz kısmını eleştirmiş. Sayın okuyucumuz anlaşılan o ki yazımızda gerekçemiz olarak gösterdiğimiz Avukatın Aranmama Hakkı’nı okumamış, orada zaten biz kendisinin dayanaklarının neden öyle olamayacağını göstermiştik. Dr. Avukat rumuzlu okuyucumuz da Dr. Ünvanının avukatlık ünvanıyla beraber kullanılabileceğini söylemiş. Gerekçe olarak da avukatlık kanununda sadece doçent ve mühendis ünvanının kullanılacağına dair bir düzenleme yoktur demiş. Bu benim en sevdiğim kısmı. Hani kafası çalışan üniversite mezunu ile hukukçunun ayrıldığı nokta. Herkes bir kanunu açıp okuyabilir, anlayabilir çok yoruma maruz bırakılacak şekilde yazılmamışsa. Hukukçunun farkı orada yazmayan istisnaları bilmesi. Yazmadığında ne yapacağını bilmesi. Okuyucumuz doğru söylüyor, avukatlık kanununda açıkça sadece doçentler ve proflar av. Ünvanıyla beraber kendi ünvanlarını kullanabilirler diye bir düzenleme yoktur. Ama kamulaştırma davalarında AvK m. 164 gereği vekalet ücretini dava değerinin bir kısmı şeklinde kararlaştıramazsın diye de bir düzenleme yoktur. Bu düzenlemeyi Kamulaştırma Kanunu’nda buluyoruz. KmK m. 31 senin böyle bir anlaşma yapmanı yasaklıyor. 33. Maddesi de aksi halde bir yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezası vardır. Mesela bu ceza da TCK’da yazmaz. Böyle bir ceza aldığında da DMK m. 48 gereği artık memur olamazsın. Memur olma özelliğini yitirdiğin için de avukatlık bile yapamazsın. Bak bunlar da Avukatlık Kanunu’nda yazmaz. Ne yapacağız o zaman biz? AvK m.55 sadece akademik ünvanların avukatlık ünvanıyla beraber kullanabileceğini söylüyor ama akademik unvan nedir, bunu açıklamıyor. Nereden öğreneceğim ben akademik unvan nedir diye? Gelin biraz ipucu vereyim. AY m. 101 cumhurbaşkanı yükseköğretim yapmış olacak der ama koskoca anayasa yükseköğretimin ne olduğunu açıklamaz. Anayasada cevap bulamadığımız hallerde baktığımız, sessiz anayasa diye nitelendirdiğimiz Meclis İçtüzüğü’nde de yazmaz bu. Hatta yürütmeyle ne alakası varsa Siyasi Partiler Kanunu’nda bile yazmaz. Ben bu durumda en özel kanun olabilecek, tüm üniversitelerin idari vasisi olan Yükseköğretim Kanunu’na bakıyorum. Hayır varsa daha özel bulduğunuz norm, tartışmaya hazırım. YÖK m. 3 yükseköğretimi milli eğitim sistemi içinde, ortaöğretime dayalı, en az dört yarı yılı kapsayan her kademedeki eğitim-öğretimin tümü olarak tanımlıyor. Demek ki cumhurbaşkanı iki yıllık meslek yüksek okulu mezunu olabilir. Aynı madde de akademik ünvanı doktor öğretim üyeliğiyle başlatıyor. Demek ki neymiş, sadece doktor ünvanı akademik unvan değilmiş. Yani siz Av. Dr. Şeklinde bir kısaltma kullanamazsınız YÖK m. 3 doktoru akademik unvan olarak kabul etmediği için. Av. Dr. Öğr. Üyesi şeklinde de bir kısaltma kullanamazsınız onu da AvK m.12 yasaklıyor doktor öğretim üyelerinin avukatlık yapmasını yasakladığı için. Ama tahmin ediyorum ki bu kanun maddeleri bizi kesmez. Bize yetmez orada apaçık kanun maddelerinin olması. İlla bir Yargıtay kararı ararız. Yahu ne gereği var, kanun orada açıkça yazmış işte, Yargıtay ne? Yok, olmaz. Tabii takdir edersiniz ki burada Yargıtay kararı olmaz, olsa olsa Danıştay kararı olur. İstediğinizi yapacağım ama bu şekilde, kanun maddelerini yorumlamayarak sadece kararla devam etmenin ne kadar da sakıncalı olacağını göstermek istiyorum. TBB 25.02.2021 Kararı’nda tıp doktoru olanların Dr. Ünvanlarını avukatlık ünvanlarıyla beraber kullanmalarını AvK m. 55 ve 12 kapsamında reklam yasağının ihlali olarak kabul etmiştir. O zaman bunun mefhum-u muhalifinden, hukuk alanında doktoram varsa av. Ünvanım ile beraber kullanabileceğim anlamı çıkmaz mı? Eğer sadece bu karara bakarsanız kanunlara aykırı bir hareket yapma ihtimaliniz doğar. Bu tür kararları kullanmayın demiyorum, aksi düşünce belirtmek durumunda elinizde olsun ama siz gene de mevzuattan, hatta daha da iyisi aslında bu yazımızın konusu olan doğal hukuktan ayrılmayın. Evet, konumuz madem biz idareye başvurmadan icraya gidemiyorsak tersi de onlar için geçerli olmalıydı ama konumuz biraz dağıldı, malum çok uzun yazınca da okunmuyor, bir başka yazımızda kaldığımız yerden devam ederiz.
 
Geri
Üst