İ.İ.K.M.78 VE M.89 KAPSAMINDA BANKA HACİZ MÜZEKKERESİ VE BANKA HACİZ İHBARNAMESİ FARKLARI

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Genel haciz yolu ile açılan bir icra takibinin kesinleşmesi akabinde alacaklı tarafın haciz talep etme hakkı doğacaktır. Borçlu adına ve sicile kayıtlı motorlu araçlar, yine borçlu adına gayrimenkuller, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları gibi çeşitli haciz işlemleri ile icra dosyasının tahsil kabiliyeti arttırılabilir. Günümüzde banka hesaplarına konulan hacizler de dosyanın tahsil kabiliyetini arttırmak için oldukça etkili olarak tercih edilen bir haciz türüdür. Bu yazımızda genel haciz yolu ile icra takiplerinde banka hesaplarına uygulanan hacizleri inceleyeceğiz. Öncelikle belirtmek gerekir ki; dosya borçlusu yönünden bankalara gönderilebilecek iki tür müzekkere bulunmaktadır: 1. Haciz İhbarnamesi 2. Haciz Müzekkeresi Bu iki müzekkere türü; kanuni dayanakları, doğurduğu sonuçlar gibi pek çok açıdan farklılık göstermektedir. “ Haciz müzekkeresinin kanuni dayanağı İ.İ.K. m.78 “Ödeme emrindeki müddet geçtikten ve borçlu itiraz etmiş ise itirazı kaldırıldıktan sonra mal beyanını beklemeksizin alacaklı, haciz konmasını isteyebilir. Ancak, alacaklı dilerse haciz talebinde bulunmaksızın Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinden, bu sisteme entegre bilişim sistemleri vasıtasıyla borçlunun mal, hak veya alacağını sorgulayabilir. Sorgulama sonunda Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi, varsa borçlunun mal, hak veya alacağının mahiyeti ve detayı hakkında bilgi verir ve bu durumda sistem üzerinden de haciz talep edilebilir. Bu takdirde icra dairesi, tespit edilen mal, hak veya alacağı elektronik ortamda haczeder. Sorgulama sonunda edinilen bilgiler hukuka aykırı olarak paylaşılamaz. Sorgulama ve haciz işlemlerinin yürütülebilmesi için kamu kurum veya kuruluşları ile 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 3 üncü maddesinde tanımlanan kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi ile kendi sistemleri arasında entegrasyonu sağlar. Sorgulamanın tür, kapsam ve sınırı ile diğer hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir. (Değişik:6/6/1985-3222/9 md.) Haciz istemek hakkı, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşer. İtiraz veya dava halinde bunların vukuundan hükmün katileşmesine kadar veya alacaklıyla borçlunun icra dairesinde taksit sözleşmeleri yapmaları halinde taksit sözleşmesinin ihlaline kadar geçen zaman hesaba katılmaz. Alacaklı isterse, haciz talebinin vukuuna dair bir vesika verilir. Bu vesika hiç bir harç ve resme tabi değildir. Haciz talebi kanuni müddet içinde yapılmaz veya geri alındıktan sonra bu müddet içinde yenilenmezse dosya muameleden kaldırılır. Yeniden haciz istemek, alacaklı tarafından vukubulan yenileme talebinin borçluya tebliğine mütevakkıftır. İlama müstenit olmayan takiplerde yenileme talebi üzerine yeniden harc alınır. Yenileme masraf ve harcları borçluya tahmil edilmez.” hükmüdür. İşbu kanun maddesine göre, kendisine haciz müzekkeresi tebliğ olan bankanın sorumluluğu salt haciz uygulanması talep edilen hesabın mevcut olması halinde haciz uygulamak, şayet mevcut değilse mevcut olmadığını bildirmektir. Haciz ihbarnamesinde söz konusu olan icra dairesine süresi içerisinde herhangi bir cevap verilmemesi halinde bir alacağın zimmetinde sayılacağı hususu haciz müzekkeresi tebliğinde söz konusu değildir. Konu ile ilgili olarak örnek Yargıtay kararları olarak: Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2017/9035 Esas 2018/511 Karar “ İİK'nun 78. maddesi gereği üçüncü kişiye doğrudan haciz müzekkeresi gönderilmek suretiyle, borçluya ait hak ve alacaklar üzerine haciz konulması halinde, üçüncü kişi tarafından yapılması gereken, borçluya ait hak ve alacak var ise haciz gereği işlem yapmak, yok ise haczedilecek mal ve hak bulunmadığını icra dairesine bildirmektir. İİK.'nun 89. maddesinden farklı olarak, üçüncü kişinin, doğrudan İİK'nun 78. maddesine göre istenen haciz nedeniyle anılan işlemlerin dışında herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, haciz yazısına cevap verilmemesi halinde üçüncü kişi nezdinde kesinleşen bir alacak yoktur.” Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/20902 Esas 2017/12555 Karar “ Borçlunun üçüncü kişi nezdindeki alacakları taşınır niteliğinde olduğundan, takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı, İİK'nun 78. ve müteakip maddeleri gereğince üçüncü kişiye yazılacak bir haciz yazısı ile haciz konulmasını isteyebileceği gibi, üçüncü kişiye İİK'nun 89. maddesine göre haciz ihbarnamesi gönderilmesi suretiyle de alacağın haczini talep edebilir. Borçlunun, üçüncü kişi nezdinde ileride doğması muhtemel alacaklarının haczi ise ancak İİK'nun 78. maddesi kapsamında gönderilecek haciz yazısı ile mümkündür. Her iki hal İİK'nun farklı maddelerinde düzenlenmiş olup, sebep ve sonuçları değişiklik arz eder. İİK'nun 78. maddesi gereği üçüncü kişiye doğrudan haciz müzekkeresi gönderilmek suretiyle, borçluya ait hak ve alacaklar üzerine haciz konulması halinde, üçüncü kişi tarafından yapılması gereken, borçluya ait hak ve alacak var ise haciz gereği işlem yapmak, yok ise haczedilecek mal ve hak bulunmadığını icra dairesine bildirmektir. İİK.'nun 89. maddesinden farklı olarak, üçüncü kişinin, doğrudan İİK'nun 78. maddesine göre istenen haciz nedeniyle anılan işlemlerin dışında herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, haciz yazısına cevap verilmemesi halinde üçüncü kişi nezdinde kesinleşen bir alacak yoktur. Somut olayda, üçüncü kişiye gönderilen 30/10/2015 tarihli müzekkere 89/1 haciz ihbarnamesi mahiyetinde olmayıp, İİK'nun 78. maddesi kapsamında haciz müzekkeresi niteliğinde olduğundan, üçüncü kişinin, nezdinde borçlunun alacağı var ise haciz talebini yerine getirmesi, aksi halde hiçbir işlem yapmaması gerekir. Bu durumda, şikayetçiye gönderilen haciz müzekkeresi, üçüncü kişi aleyhine İİK'nun 89. maddesindeki sonuçları doğurmayacağından, iptalini istemesinde hukuki yararı yoktur.” Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2011/5608 Esas 2011/22783 Karar “ Borçlu hakkında takibin kesinleşmesinden sonra alacaklının İİK.nun 78. ve müteakip maddeleri gereğince borçlunun hak, alacak ve malları üzerine doğrudan haciz konulmasını isteme hakkı vardır. Alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğünce, İİK.nun 78. maddesi gereği borçlunun şikayetçi 3.kişideki hak ve alacaklarına doğrudan haciz müzekkeresi gönderilmesi halinde, 3.kişinin, borçluya ait hak ve alacak var ise haciz gereği işlem yapması, yok ise haczedilecek mal ve hak bulunmadığını icra dairesine bildirmesi gerekir. Öte yandan İİK.'nun 89.maddesi gereğince, borçlunun 3. şahıs nezdindeki hak ve alacağının, anılan madde koşullarında üçüncü şahsa 89/1 ve 2. haciz ihbarnamesi tebliği suretiyle de haczi mümkündür. Her iki hal İİK'nunda farklı madde ve düzenlemeye bağlanmış olup, sebep ve sonuçları değişiklik arzeder. İİK'nun 78. maddesi gereği 3.kişiye doğrudan haciz müzekkeresi gönderilmek suretiyle, borçluya ait hak ve alacaklar üzerine haciz konulması halinde, 3. kişi tarafından yapılması gereken iş, borçluya ait hak ve alacak var ise haciz gereği işlem yapmak, yok ise haczedilecek mal ve hak bulunmadığını icra dairesine bildirmekten ibarettir. İİK'nun 89.maddesinden farklı olarak 3. kişinin doğrudan İİK'nun 78. maddesine göre istenen haciz nedeniyle anılan işlemlerin dışında herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, salt haciz müzekkeresinin yazılmasıyla 3. kişi nezdinde kesinleşen haciz konusu bir alacak oluşmaz. Somut olayda şikayetçi 3. kişiye gönderilen 07.06.2010 tarihli haciz müzekkeresi, İİK'nun 78. maddesi kapsamında olup, İİK'nun 89. maddesi anlamında haciz ihbarnamesi niteliğinde olmadığından ve 3. kişi tarafından 14.06.2010 tarihli cevabi yazı ile haciz konulamamasının nedeni de bildirildiğinden, 3. kişi nezdinde kesinleşen bir alacaktan söz edilemez. Bu nedenle 3.kişiye yeniden yazı yazılarak nezdindeki paraların icra dosyasına ödenmesinin istenmesi doğru değildir.” Ayrıca belirtmek gerekir ki, haciz müzekkeresinde bankanın rehin, takas v.b. hakları olduğunu iddia eden cevap yazıları Yargıtay kararları kapsamında “ istihkak iddiası” niteliğinde sayılmaktadır. Örnek bir Yargıtay kararı olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2018/12-93 Esas - 2022/255 Karar “ 16. İcra müdürünün borçlunun bankadaki parası (mevduatı) için fiili haciz uygulaması veya haciz yazısı üzerine, banka borçlunun (bankadaki) mevduatı (parası) üzerinde rehin (veya hapis) hakkı olduğunu bildirmesi istihkak iddiası niteliğindedir. Bu durumda, icra müdürünün, bankaya karşı istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre vermesi (İİK m. 99) gerekir. İİK'nın 99. maddesindeki prosedür izlenmeden hacizli paranın bankadan istenmesi yasaya aykırıdır (Kuru, s. 464-465). ... Yani, bu hâlde dava açma süresi (icra mahkemesi tarafından değil) icra müdürü tarafından verilir ve istihkak davası açma külfeti, üçüncü kişiye değil alacaklıya yükletilir." içtihadı gereğince haczimizin İ.İ.K.'nun 99.maddesine göre yapılmasına, İ.İ.K.'nun 99. maddesinde yer alan "İcra müdürü, üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre verir. Bu süre içinde icra mahkemesine istihkak davası açılmaz ise üçüncü kişinin iddiası kabul edilmiş sayılır.” Haciz ihbarnamesinin hukuki dayanağı ise İ.İ.K. m.89 ‘dur. “ Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir. Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur. (Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/22 md.) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.40 Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahküm edilmesini istiyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder. Üçüncü şahıs, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65 inci madde hükmü uygulanır. (Değişik son cümle: 17/7/2003-4949/22 md.) Her hâlde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir. Malın teslimi mümkün olmazsa, alacaklı icra mahkemesine müracaatla değerini üçüncü şahsa ödetmek hakkını haizdir. (Değişik yedinci fıkra: 2/7/2012-6352/18 md.) Haciz ihbarnamesi, borçlunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bir tüzel kişinin veya müessesenin şubesine veya tüm şubelerini kapsayacak şekilde merkezine tebliğ edilir. Haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği merkez, tüm şubeleri veya birimlerini kapsayacak şekilde beyanda bulunmakla yükümlüdür. Üçüncü şahsın beyanı hiçbir harc ve resme tabi değildir. 40 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 18 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “yüzde kırkından” ibaresi “yüzde yirmisinden” şeklinde değiştirilmiştir. Bu madde hükmü, memuriyeti hasebiyle hakikate muhalif beyanda bulunan memurlar hakkında da uygulanır. (Ek fıkra:6/12/2018-7155/12 md.) Bu madde uyarınca haciz ihbarnamelerinin bildirimi ve bu ihbarnamelere verilecek cevaplar, güvenli elektronik imza kullanılmak suretiyle Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi ve bu sisteme entegre bilişim sistemleri üzerinden de yapılabilir. Bu usulle yapılan bildirim tebliğ yerine geçer.” Hükmü gereğince bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi halinde 89.madde prosedürü uygulanacaktır. Buna göre tarafına 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilen bankanın , borçlunun bir alacağının mevcut olması halinde borçlunun kendisine değil icra dosyasına ödemesi gerekmektedir. İlgili banka haciz ihbarnamesine itiraz da edebilir, bu itiraz süresi tebliğden itibaren 7 gündür. Haciz müzekkeresinden farklı olarak 89 prosedüründe üçüncü şahıs banka süresinde itiraz etmesi oldukça önemlidir. Aksi takdirde alacaklı tarafın üçüncü şahıs bankaya 89/2 haciz ihbanamesi gönderilmesi talep etmesinin önü açılacaktır. 89/2 haciz ihbarnamesinde de tebliğden itibaren 7 gün içinde itiraz edilebileceği aksi takdirde İtiraz edilmeyen 89/1 haciz ihbarnamesinde yazılı tutarın üçüncü şahıs zimmetinde sayılacağı hususları yazılacaktır. 89/2 haciz ihbarnamesine de süresi içinde itiraz gelmemesi halinde 89/3 haciz ihbarnamesiyle tutarın üçüncü şahsın zimmetinde sayıldığı ve tutarın 15 gün içinde icra dosyasına ödenmesi gerektiği veya 15 gün içerisinde menfi tespit davası açılarak dosyaya bildirmesi gerektiği hususları yazılır. 15 günlük sürenin geçmesi halinde üçüncü şahıs 89/1 haciz ihbarnamesinde yazılı sorumluluk tutarı üzerinden dosyaya borçlu olarak eklenir. Yukarıda 89 prosedürün kısaca özetlenmesinden de anlaşılacağı üzere; haciz ihbarnamesi ve haciz müzekkeresinin doğurduğu sonuçlar bakımından oldukça önemli farkları bulunmaktadır. Ayrıca haciz müzekkeresi Yargıtay kararları gereği MENKUL HÜKMÜNDEDİR, dolayısıyla İ.İ.K. 106-110 hükümlerine tabidir. Fakat haciz ihbarnamesinde önemli olan husus süresinde itirazdır ve 106-110 prosedüründen tamamen farklıdır. Konuyla ilgili başkaca örnek Yargıtay kararları olarak; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/5 Esas 2021/1114 Karar “ Borçlunun üçüncü kişi bankadaki mevduat alacağı, İİK'nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bankadaki mevduat, menkul haczi olarak icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile haczedilebileceği gibi (HGK'nun 1.12.1999 tarih ve 1999/12-1003/1017 sayılı kararı), İİK'nun 89. maddesine uygun olarak düzenlenen haciz ihbarnamesi ile de haczedilebilir. Haciz ihbarnamesi gönderilmesi halinde, İİK'nun 89. maddesinde yazılı hukuki sonuçlar doğar. İİK'nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde ise, anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılmaz. İİK'nun 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişi bankanın, borçluya ait mevduat hesabı üzerinde rehin hakkının olduğunu ileri sürmesi, itiraz niteliğinde olup, alacaklı, İİK'nun 89/4. maddesi uyarınca üçüncü kişinin cevabının aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü kişinin İİK'nun 338/1. maddesi hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir (HGK'nun 28.3.2012 tarih ve 2011/12-849-242 sayılı kararı).” Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2007/13542 Esas 2007/17058 Karar “ Şikayetçi bankaya İİK.nun 89. maddesine göre düzenlenip gönderilen 1. haciz ihbarnamesinin tabliğinden sonra adı geçenin icra dosyasına süresinde verdiği 20.11.2006 tarihli beyan (itiraz) mahiyetinde olup, 2. haciz ihbarnamesi gönderilmesini engeller niteliktedir. İtiraz dilekçesinde borçluya ait hesabın (sıfır bakiyeli) olduğu da açıklanmıştır. Bundan sonra alacaklının İİK.nun 89. maddesindeki prosedürü bırakarak bankaya doğrudan haciz yazısı gönderdiği anlaşılmaktadır. Haciz yazısı bankanın 22.11.2006 tarihli ikinci yazısından sonra ve hesapta 5.437-8 YTL'nin bulunduğunun bildirilmesini müteakip gönderilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun 01.12.1999 tarih ve 1999/12-1003 E.-1999/1017 K. Sayılı kararı ile de benimsendiği üzere doğrudan haciz müzekkeresi yazılarak bankadaki paranın haczi mümkündür. İİK.nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı ile anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılamaz. Ancak, haczin uygulanması gerekli olup, ileride varsa istihkak iddiasının veya sıraya ilişkin ihtilafların kendi yöntemlerine göre çözülmesi mümkün olacaktır.”
 
Geri
Üst