A
Admin
Yönetici
Yönetici
Ülkeleri yönetenlerin, insanlarına karşı müşfik ve merhametli davranmaları gerekir. Yöneticiler zulmetmekten uzak durmalı, kendisine teslim edilen emaneti adil bir şekilde kullanmalı, ötekileştirici değil, birleştirici olmalıdır. Gaddar davranışlardan uzak durmalıdır. Nâbî der ki: Çok görmüşüz zevâlini gaddâr olanların Hengâm-ı fırsatında dil-âzâr olanların Demek istenir ki; eline fırsat geçtiği zaman gönülleri, kalpleri kıranların ve daima haksızlık etmeyi adet edinmiş olanların, günün birinde yıkılıp gittiklerini çok görmüşüzdür. Zira bu gibi insanlar fırsattan müstefit olmayı iyi bilirler. Onun için de irileşirler, îmânî kalıplara sığmak istemezler. Ama bunların ömrü uzun sürmez. Zira önce Allah’ın, sonra da milletin sillesini yerler. O zaman da yerle yeksan olurlar. Yine Nâbî der ki: Oldu sermâye-i hayret bana bîm ü ümmîd Bilmem eyleyecek girye midir hande midir? Yani, bu ahvali görünce, ümit etmek ve bir taraftan da “acaba?” diye korku ve heyecan çekmek, bana adeta şaşkınlık sermayesi oldu. (Bu durumlara) ağlamak mı lazım, gülmek mi? Bir türlü kestiremiyorum denmektedir. Ümit etmekten uzak durmamalı, buna rağmen ‘acaba’dan da uzak kalmamalıyız. Kötü rüya görmektense, uyumamak evlâdır. Çünkü insanlar olduğu gibi görünmemekte, riyakâr davranış içinde hayatlarına devam etmektedirler. Oysa Besîm (Kırımlı) der ki: Cihânda her kime tahsîl-i nîk-nâm gerek Hemîşe bezl-i mekârimde ihtimam gerek Yani, bir insan bu dünyada iyi bir nam bırakmak istiyorsa, daima cömert davranmaya, başkalarına faydalı olmaya çalışmalıdır ki, iltifata nail olsun. Bunun aksini yapan kim olursa olsun yokluğa mahkûmdur. Çünkü dünyanın ahvali tuhaftır. Hayatta iken, makamda iken kim iyilik ederse, takdire şayan olur. Kötülükle meşgul olanlar da eninde sonunda perişan olur. Bu sebeple siyasetçiler, meslek erbabı, herkes, bu akıbete uğramamak için pür dikkat kesilmelidir. Yani haksızlık yapmamalı, devleti-milleti soymamalı, çalmamalı, herkese karşı eşit mesafede bulunmalı, yandaşlık, karındaşlık, partidaşlık yapmaktan uzak durmalı ki itibar görsün. Sadece konuşmalarla, yönlendirmelerle meşgul olanlar, sırası gelince oy sandığında hesaba çekilir. Beklemediği anda saltanatına son verilir, yerle yeksan olur. Onun için Âtıf (Defterdâr Mustafa) der ki: Bulmaz yemezdir ekseri erbâb-ı iffetin Gördük bu âlemin nice perhiz-kârını Yani, bu gördüğün namuslu kişilerin çoğu, bulamadıkları için haram yemiyorlar. Biz bu dünyada ne haram yemekler gördük. İnsanların eline fırsat geçince de, bakan olunca, başbakan olunca ne herzeler yediklerini de gördük ve maalesef onları alkışladık. Önemli olan fırsat düştüğü halde haram yememe namusluluğunu göstermektir. Ama bu gibi insanlar, siyasetçiler, atlarına binip, öteki âlemde istirahata çekilmişlerdir. Günümüzde ise ufunet her tarafımızı sarmış, nefes alamaz hale geldik. Nitekim Âtıf (Defterdâr Mustafa) der ki: Fehmetmeyen dekayık-ı nakş-ı sanâyii İbretsitân-ı âleme a’mâ gelür gider Yani, şu kâinatın pek çok dikkat isteyen görünüşlerini ve hikmetlerini iyice kavrayamayanlar, ibretler âlemi olan bu dünyaya kör gelmiş kör gidiyorlar demektir. Bu ahvalden kurtulmanın tek yolu, ‘Adil Düzen’e dâhil olmakla mümkün olur. Çünkü siyasi ve manevi gidişatımız her gün kan kaybetmektedir. Onun için birleştiricilikte karar kılmalı ve herkesi kucaklamalıyız. Rahman ve Rahim, Kadir ve Muktedir, Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz. Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 17.04.2025