A
Admin
Yönetici
Yönetici
Hadi, gülümseyin. Bursa'dasınız. Neden gülümse miyorsunuz? Canınız sıkkın değil mi? Okulunuza gidemediniz. İşinize gidemediniz. Oraya, buraya bir işiniz için gidecektiniz ama gidemediniz. Saatlerce BBB'nin otobüsünü beklediniz durakta. Ne gelen var ne giden. Treni bekledim bizzat ben. Uzaktan bir ses çalındı kulağıma: "Çok beklersin daha" Öteden bir ses daha ama bu ses tonunda kızgınlık vardı: "Bekle bakalım bekle, belki gelir" Yan taraftan bir şarkı sesi geldi: "Bekledim de gelmedin, hiç mi beni sevmedin" Gülümsüyoruz. Gülümsemeye devam. Buna gülümseme değil de sırıtma desek daha yerinde olur. Bursalı kızgın. Bursalı sitemli. Bursalı şaşkın. Durakta işe gitmek için bekleyenler çılgına dönmüş durumdalar: "Bu ne yahu, bu ne, bu neyin grevi?" Yanındaki daha sinirli. Ağzından çıkanı kulağı duymuyor. Geçiyorum onu. Öbürü "Çok uzun yıllardır böyle bir şey yaşamadık Bursa'da, ne bu şimdi?" diyor. Genç kız işe yetişmek istiyor. Geç kaldığı hareketlerinden belli. Durak tıklım tıklım. Karşıdan güzel bir araba geliyor. Direksiyonda yakışıklı bir genç. Hafif müzik çalıyor: "Onun arabası var güzel mi güzel, bastımı gaza gider mi gider" Genç kız bu arada işaret alıyor arabadan. Binip binmemekte tereddütlü. Zaten işe geç kalmış "Hadi be oradan" diyecek zaman mı şimdi. Gülümsüyoruz. Grev varmış. Şoförler istedikleri maaşı falan alamıyorlarmış. Bursa halkı yollarda perişan oluyorlarmış. Umurlarında mı? BBB başkanı Bozbey kocaman kocaman afişler astırmıştı Bursa'nın her yerine. "Gülümseyin, Bursa'dasınız" Gülümseyecek zaman mı şimdi? Bursalı bugün farkına vardı verdiği oyların. Gülümsüyor. Ve Safiye Ayla'nın o güzel şarkısı durağa yakın apartmanın bilmem kaçıncı katından aşağıya kadar sesi geliyor: "Çile bülbülüüüm, çileeeee...." Hadi, gülümseyin de göreyim.