Gözlerden uzak, Alaçatı ve Çeşme kadar bilinmeyen bir köy: Öyle bir festivale ev sahipliği yapıyor ki gitmeyen pişman!

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Sıcak bir yaz sabahıydı. Alaçatı’nın kalabalığından kaçıp biraz nefes almak için yola çıktık. Navigasyon, İzmir-Çeşme otoyolunun ortasında bilinmeyen bir yere yönlendiriyordu bizi: Barbaros Köyü. İsmi bile merak uyandırıyordu. Betonlaşmış tatil beldelerinden çok uzakta, sessiz, sakin ve yıllardır bir sır gibi saklanmış bir yerdi burası. Köyün girişinde, insan boyunda korkuluklar karşıladı bizi. Her biri ayrı karakterde, kimi sevimli bir palyaço, kimi ellerini gökyüzüne açmış bir bilge gibi. Burası bir köyden fazlasıydı; sanki zamanın içinde donmuş bir sahne, eski geleneklerle yeni umutların buluştuğu bir yerdi. Biraz ilerleyince tabelayı gördük: “Barbaros Oyuk Festivali’ne Hoş Geldiniz”. O an anladık, bu köyde sadece tarla değil, fikir de üretiliyor. Burada tarım bir meslek değil, bir direniş. Korkuluklar ise sadece kuşları değil, unutulmuş değerleri de uzaklaştırmak için dikilmiş... TURİZMİN GÖLGESİNDE KALMAYAN KÖY: BARBAROS İzmir'in göz alıcı yarımadası her geçen gün yeni keşiflere kapı aralıyor. Ancak bu kez, Alaçatı ve Çeşme gibi popüler merkezlerin değil, gözlerden uzak, iç taraflarda sakince yaşayan bir köyün hikayesini anlatıyoruz: Barbaros Köyü. Urla’ya bağlı bu küçük köy, sessizliğini bir direnişin sesiyle bozuyor: Tarıma dönüş ve kültürel hafızayı koruma hareketi. Özellikle sanatçı, yazar ve doğaseverlerin ilgisini çekmeye başlayan köy, şimdi kendine özgü kimliğiyle İzmir’in yeni gözdesi olmaya aday. TÜRKİYE’NİN İLK TEMATİK KORKULUK FESTİVALİ: OYUK FESTİVALİ Barbaros’un adını duyuran en dikkat çekici girişim ise hiç kuşkusuz Oyuk Festivali. Yörede “oyuk” adı verilen korkulukların merkezde olduğu bu tematik festival, 3-5 Haziran 2016 tarihleri arasında ilk kez düzenlendi ve o günden bu yana köyün sembolü haline geldi. Festival kapsamında düzenlenen “En iyi korkuluk”, “Geleneksel yemek” ve “Avlu & Bahçe tasarımı” gibi yarışmalar, köylüler arasında dayanışmayı pekiştirirken, ziyaretçilere eşsiz bir kültür deneyimi sunuyor. Festivalden sonra köyün sokaklarında sergilenen el yapımı korkuluklar, hem sanatsal bir atmosfer yaratıyor hem de tarımsal üretime duyulan saygıyı simgeliyor. BARBAROS’UN TARIMSAL DİRENİŞİ Çeşme ve Alaçatı’nın turizm rüzgarı, çevredeki köylerde tarımsal üretimi büyük ölçüde geriletmiş durumda. Ancak Barbaros bu gidişata karşı direniyor. Köylüler, tarımın sadece bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda yaşamın ta kendisi olduğunun farkında. Bu bilinçle köy, kendini agro-turizm (tarım turizmi) konseptiyle yeniden tanımlıyor. Barbaros, hem tarım yapmaya devam ediyor hem de bu kültürü ziyaretçilere aktarıyor. SOKAKLAR KORKULUKLARLA ŞENLENDİ Barbaros sokaklarında gezinirken her köşe başında farklı bir hikâye anlatan korkuluklarla karşılaşıyorsunuz. Bazısı düğmeden gözleri, fermuardan yapılmış ağzıyla tebessüm ettiriyor, bazısı “Türkiye Çöl Olmasın” tişörtüyle ciddi bir mesaj veriyor. Her biri hem sanatsal hem de işlevsel. Bu korkuluklar, yalnızca kuşları değil, ilgisizliği de uzaklaştırıyor. Köy, estetikle çevre bilincini, gelenekle çağdaşlığı harmanlıyor. ÇAT KAPI EVLERİ Barbaros Köyü’nün bir başka benzersiz deneyimi de Çat Kapı Evler. Kapısında “Çat Kapı Evi” yazan evlerin kapılarını çalıyor, küçük bir ücret karşılığında köy sofrasına konuk olabiliyorsunuz. Bu uygulama, yerel halkla birebir temas kurmanızı sağlarken, gerçek bir köy hayatını deneyimlemenize imkân tanıyor. TARİHİN İÇİNDEN GELEN KÖY Köyün geçmişi de en az bugünü kadar etkileyici. Eski adı “Sıradam” olan Barbaros, 1928 yılında Osmanlıca belgelerde şimdiki adıyla kayıtlara geçmiş. Zamanla farklı idari yapılar altında varlığını sürdüren köy, 1940’larda Çeşme kazasına bağlıyken, 1955 itibariyle Urla’ya bağlanmış. BARBAROS KÖYÜ'NE NASIL GİDİLİR? Barbaros Köyü, İzmir-Çeşme Otoyolu üzerinden O-32 yoluna girildikten sonra sadece 5 kilometre içeride yer alıyor. İzmir merkezden yaklaşık yarım saatlik mesafede. Hem günübirlik ziyaretler hem de konaklamalı keşifler için ulaşımı son derece kolay. KORKULUKLAR ARASINDA BİR YAŞAM DERSİ Barbaros Köyü, yalnızca nostaljik bir Ege köyü değil; aynı zamanda çağdaş dünyanın unuttuğu değerleri yeniden hatırlatan bir yaşam dersi. Oyuk Festivali ile kültürü, çat kapı sofralarıyla paylaşımı, korkuluklarıyla üretimi ve bilinci temsil ediyor. Eğer siz de doğal yaşamı deneyimlemek, geleneksel kültürü yerinde gözlemlemek ve sıradışı bir festivalle tanışmak istiyorsanız, rotanızı bu kez Barbaros’a çevirin.
 
Geri
Üst