GELECEK BU MİLLETİN, GELECEK TÜRKİYE’NİN

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Bugün (12 Mayıs) Türkiye Cumhuriyeti tarihinde önemli bir gün, önemli bir an. PKK denilen terör örgütü kendini feshettiğini açıkladı. Yaklaşık 50 yıldan fazla, yarım asırdan fazla süregelen bu kardeş kanı, bu memleketteki ekonomik, içtimai, sosyal, ailevi bütün dengeleri altüst eden bu kavga, bu terör bitsin ve bitecek inşallah. Özellikle bu işte Sayın Devlet Bahçeli, "Tomurcuklar anca çiçek açtı." dedi. İnşallah memleketin hayrına olur ve olacaktır da, ondan bir endişemiz yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulurken, Lozan’da, İngiliz'in oyunu biter mi? İngiliz Lord Curzon denilen delegasyonun, o zamanki dışişleri bakanı, bütün meseleleri konuştuktan sonra Türk devletinin tanınma noktasındaki muhatabı İsmet İnönü’ye, “Azınlıklar bitmedi.”, “Azınlıklar nasıl olacak?” diyor. Diyor ki: “Kürt azınlık var.” O zaman Lozan’a, doğudaki, Güneydoğu’daki Kürt aşiret reisleri telgraf çekerek, “Biz azınlık olma ifadesini kabullenemeyiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin delegasyonunun başı İsmet İnönü, devletin temsilcisi olarak bizi her türlü temsil edebilir, yetki ondadır.” diyerek, İngiliz'in oyununu devlet kurulurken bozuyorlar zaten. Ancak baktığınız zaman bu İngiliz hiç boş durmamış. İçeriden, dışarıdan, kenardan, köşeden bu oyunları 50 yıl sonra yeniden kurmuş. Netice itibariyle, ha Türk’ün kanı dökülmüş, ha Kürt’ün kanı dökülmüş… Ama bu kan üzerinden stratejisini, para kazanan, ekonomisini ve toplumsal dengesini kuran yapılar vardı bu ülkede. Dışarıdan, içeriden… Neyse işte bunların oyunu bozuldu. Bugün 1 - 1,5 trilyon dolara yakın bir bedel ödedi bu ülkenin evladı. Yani çalıştı, kazandı, didindi, etti, eyledi. Ne Kürt’e yaradı, ne Türk’e yaradı. Çünkü para ve emperyalizm o kadar vicdansız bir şey ki; senin kanın veya bunun kanı hiç önemli değil. Türk’ün kanı da dökülse, Kürt’ün kanı da dökülse, bu dökülen kanlardan rant elde eden cürûh her neyse, bunlar bu kavganın, bu melanetin, bu ülkenin başının belasının finansörü oldular. Çünkü onlar kazandılar, bu toprağın insanları kaybetti. Yavuz Sultan Selim Han’la beraber bu coğrafyada, Kanuni döneminde, Yavuz Sultan Selim döneminde Kürt ve Türk bir araya geldiği zaman Asya’yı yönetti, Orta Asya’yı yönetti, Afrika’yı yönetti, dünyayı titretti. Bunun dayağını yiyenler, bunun idrakini bilenler, bunun hakikatini görenler hiç boş durmadı. Kürt’ü Türk’e, Türk’ü Kürt’e vurdurdular, kırdırdılar. Sultan Abdülhamid Han’ın Hamidiye Alayları vardı. Yani Hamidiye Alayları, sarayı koruyan, devletin özel muhafızları; o günkü şartlarda bunların çoğu Kürt aşiret reisinin çocuklarıydı. Bu coğrafyada, Anadolu’da, Selçuklu’da, Osmanlı’da bu evin sahibi İslam’dır. Evet, İslam. Evin büyük ağabeyi Türk, küçük kardeşi Kürt, bu hiç tartışma konusu olmamıştı. Ama ne zaman ki fitne, fücurat üst seviyeye çıktı, içimizde bulunan Bakrudiler, Ermeni kılığında, Ermeni yapısının içine girmiş sabetayist Yahudiler, Kiriposlar, Müslüman gibi görünen Hristiyanlar ve sabetayistler veya birçok isimler, birçok dengeler, birçok yapıların 50 yıldan beri ektikleri tohum, Türkiye’yi 80’den sonra fiili terörle muhatap etti. SEVDALARINI CANLARI İLE ÖDEDİLER Ama bu memleketin ehil evlatları, has evlatları, halis evlatları, sağduyulu insanları, bugün vermiş oldukları kararla beraber, bugün inşallah terörsüz Türkiye’de, teröre harcanan gücün, enerjinin, maddi, manevi, insani boyutların bu coğrafyanın insanlarına harcanması günü bugündür. İnşallah bugün çok önemli bir gün. Tarihe not düşülen bir gün. Bunun için biz birçok devlet adamımızı kaybettik: Rahmetli Turgut Özal, rahmetli Eşref Bitlis Paşa, rahmetli Uğur Mumcu bu davaya, bu kavgaya, bu oyuna, bu ihanete çözüm bulmak adına canlarını feda etti. CANLARINI ORTAYA KOYDULAR HASTALIKLARI ÇOK GARİPTİ Sayın Devlet Bahçeli yaptığı açıklamalar sonrası hastanelik oldu, hastanede kaldı, evinde kaldı, dışarıya çıkamadı. Yine Ahmet Türk hastaneye gitti. Yine bu memleketin güzel insanlarından biri, Sırrı Süreyya Önder’in aracına suikast için bomba koydular. Belki o kalp krizinde de bir şeyler var. Onları bilemiyoruz ama olmasaydı da belki de böyle olacaktı. Şu memlekette, şu coğrafyaya âşık olmak, bu memleketi sevmek, bu milleti yüceltmek istemek ya canınla ya itibarınla ödüyorsun. Çok ağır bir bedel… Rahmetli Demirel’in bir sözü var: “Türkiye’yi yönetmek kolay, idare etmek zordur.” derdi. Evet, aslında çokça şey ifade ediyor bu. Bu coğrafyayı seven, bu milleti seven, bu milletin... Millet derken bir milliyet değil; Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında, bu coğrafyada bulunan milliyetleri sevmenin bedelini ya canınızla ödüyorsunuz, ya ihanet gibi gösteriliyorsunuz veya itibarsızlaştırılıyorsunuz. Çok sevdiğini söylemek, yaşamak ve yaşatmak bir bedel bu ülkede. Ama bu bedeli yıllardır ödeyen insanlar var. Bu insanların tespiti, benim de ikrarım olsun, malumun ikrarı olsun; devlet büyüklerimize vefatlarıyla ilgili veya siyasetten el çektirilmeleriyle ilgili kurulan tuzaklardan en büyüğü kadındır. Kim bu kadın ve buna benzer tertiplerle gitmişse siyasetten ve bürokrasiden, bakın o; devletine, milletine, bu toplumuna, coğrafyasına inanarak hareket etmiş. Bunun sağcısı, solcusu yok. Mütedeyyini, muhafazakârı, sosyalisti yok. Biz hepimiz bu coğrafyanın insanıyız. BUGÜN TARİHE NOT DÜŞTÜK AHMET’LE MEHMET’İN DEDELERİ ŞEHİT OLDU GAZİ GELDİ TORUNLARININ DERDİ NEYDİ? Bugün (12 Mayıs) dedik ya, tarihe not düşüldüğü gün, bugün yarım asırdan fazla bu milletin evladının birbirine kırdırılmasının biteceği gün. Çünkü bu milletin evladı Çanakkale’de, Yemen’de, Trablusgarp’ta, Kurtuluş Savaşı’nda birçok savaşta yan yana Kürt Ahmet’le, Kürt Türk Mehmet dedeleri bu memleketin bekası için, ebed müddet için beraber can verdiler, şehit oldular, gazi kaldılar. Ne oldu da bu milletin evladı 50 yıl sonra, 100 yıl sonra birbirine düşman oldu? Coğrafya bize kardeşliği zaruret haline getiriyor. Kürt ve Türk etle tırnak oldu mu, bundan sonra bu oyunu kuranlar düşünsün. Bu kadar basit bu iş. Çünkü tarih tekerrürden ibarettir. Yavuz Sultan Selim döneminde, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Fatih Sultan Mehmet döneminde şöyle tarihe bir baktığınız zaman biz kardeş gibi kaynaştığımızda, birbirimize inandığımızda, güvendiğimizde dünya titremiş. Bunu titreyenler iyi bildikleri için bizi kardeş değil, düşman yapmaya çalışmışlar. Bugünkü kardeşlik, ülkemizin yarınları için, bizim neslimiz için, geleceğimiz için, devletimiz için, ümmetimiz için, imanımız için, asaletimiz için, milliyetimiz için ne derseniz deyin, hayırlı olsun, mübarek olsun. Bu uğurda can verenlere Allah rahmetiyle muamele eylesin. Bu uğurda bedel ödeyenleri, bilemediğimiz, bunun bir de arka planda kahramanları vardır bu işlerin, bunların hiç isimleri belli olmaz. Bu işe, bu kardeşliğe, bu mücadeleye, bu kanın durmasına kim katkı yaptıysa, ölmüşse Allah rahmetiyle muamele eylesin. Yaşıyorsa Allah hayırlı uzun ömür versin, sıhhat versin. İnşallah gelecek bu milletin, gelecek Türkiye’nindir. Biz bugünleri belki göremeyiz ama bizden sonraki nesil bunu görecektir inşallah. Hoşça kalın, dostça kalın Allah’a emanet olun. KÖŞE YAZISININ VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
 
Geri
Üst