Futbol ve diplomasi

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Hayatta bilinen kıymetli mücevherden daha kıymetli rahmetli annem Doğu hanım hep diplomat olmamı isterdi. Ben de öyle. Bu konuda ona söz vermiştim ama üniversite sınavında İstanbul Hukuk Fakültesi’nin puanı Ankara Siyasal Bilgiler’in üzerinde olunca, bizim diplomatlık rüyası da kuş gibi uçup gidiverdi. Ancak yaşamın sürprizlerine akıl sır ermez derler ya, sevgili anneciğimin yüreği o denli temizmiş ki, sevdalısı olduğum futbol sayesinde döndüm dolaştım ülkemi defalarca temsil etme onurunu ve mutluğunu yaşadım. El Salvador ile Honduras arasında savaş başlatan futbolun diplomasi dünyasındaki yeri öylesine şaşırtıcı ve etkili ki, bunu yaşayarak görme ayrıcalığına sahip olmaktan dolayı çok mutluyum. Sözü hiç uzatmadan yaşadığım iki anıyı anlatmak istiyorum. Genç milli takımımızla Belçika’daki UEFA U-19 elit tur maçlarındayız. Böyle gelmiş böyle gider başlıklı yazımda beni Charlie diye çağıran Belçikalılar ile olan güzel dostluğumu nakletmiştim. Dost bildiklerimden biri, Ege Kupası’na yıllarca kafile başkanı olarak gelmiş yönetim kurulu üyesi Stany de Sleepere bu turnuvanın resmi yemeğini düzenlemişti. Final grubu için en güçlü aday bizdik. Ancak Charleroi ‘ya ulaşmamızla başlayan bir dizi gariplik oldukça dikkat çekiciydi. Otelimizin olduğu yerin kalitesi sporcu gençlerin gezmesine hiç uygun olmadığı gibi idmana gideceğimiz otobüs hep geç kalıyor, yemekler öylesine derken bunlara bir de kalecimiz Ufuk’un sakatlanması ile apar topar Türkiye’den kaleci getirme koşuşturması eklenmişti ki, anlayacağınız işler pek istediğimiz gibi gitmiyordu. Resmi yemek için davet edildiğimiz restoranın ismi bana çok garip gelmişti. “Citéd’Athéne”. Dikkatimiz maçlarda olduğundan bunu pek önemsemedim. Ancak açılış konuşmasında Stany, UEFA delegesine teşekkürü takiben : “Sayın konuklar şimdi bu resmi yemeği neden bir Yunan lokantasında düzenlediğimizi merak etmiş olmalısınız, biliyorsunuz Yunanistan son Avrupa Şampiyonu ve biz de jest olarak burada toplanmayı düşündük. Türk dostlarım alınmasınlar, bu yüzden katılan ülkeler adına konuşmayı da onların yapmasını isteriz” demesin mi. Olacak iş değildi bu. Yunanistan turnuvada yoktu. Öyleyse niye? Belçika‘da restoran mı kalmamıştı. Açıkçası bunun ince ince dokunmuş, günlerdir psikolojimizi bozmaya yönelik eylemlerin bir devamı olduğunu hissettim. Gülümseyerek ayağa kalktım ve katılan ülkeler adına davete teşekkür ettikten sonra : “Dünya üçüncüsü ülkem Türkiye adına Avrupa Şampiyonu ülkenin restoranına konuk olduğumuz için çok mutlu olduğumuzu söylemek isterim, çünkü acısıyla tatlısıyla biz bir elmanın iki yarısı gibiyiz, bu yüzden bizim kalamarlar iki porsiyon olsun Yorgo“ diyerek mutfak girişinden bizi izleyen restoran sahibine el salladım. O da başı ile onaylayıp gülerek el salladı bize. Masada kahkahalar atılırken kıpkırmızı kesilen Stany ve heyetinin yüzlerindeki ifade mutluluğumu ikiye katladı. POLİTİKA VE SPOR Politika spora asla sokulmamalıydı. Ne kadar dost olursanız olun, kazanmak adına politikanın ince oyunlarına bel bağlanması hiç yakışmamıştı. Yaşadıklarım arasında gülerek andığım bir diğeri ise U-18 takımı ile gittiğimiz Galler’ in Swansea kenti yakınındaki Llanelli kasabasında öğle üzeri verilen resmi yemekte yaşandı. Resmi yemeğe TFF Bursa İl Müdürü Osman beyle birlikte katıldık ve her ikimize de birer plaket verdiler. Yemek sırasında ani bir koşuşturma başladı ki anlamış değiliz. Meğer Galler Futbol Federasyonu mali işlerden sorumlu üst düzey yönetim kurulu üyesi habersiz gelmesin mi. Baktım az önce bize plaket veren pelerinli belediye başkanı kıvrana kıvrana bir hal oluyor.“Ne oldu” dedim. Durumu anlattı.” Size iki plaket verdik ya, şu an ona verecek bir şey yok ” dedi. Bizi bir gülme aldı ki sormayın ama halden anlıyoruz elbet. Derhal bendeki plaketi masa altından Belediye Başkanına verdim, o da kısa bir konuşma sonrası yöneticiye takdim etti ve elbirliği ile durumu kurtardık. Bitti mi? Biter mi efendim, asıl hikaye şimdi başlıyor. Sohbet esnasında o yönetim kurulu üyesi, kızlarının ülkemizde tatilde olduklarından bahsedince kendisinden kaldıkları yer ve oteli öğrenerek hemen o tatil beldesinde turizm işi yapan çok yakın arkadaşımı arayıp ricada bulundum. O da aynı günün akşamı eşi ile birlikte hanımları ay ışığında yemekli bir tekne gezisinde ağırlamış. Aradan yıllar geçti. Ümit Milli maç için Galler’e giden kafilemize verilen resmi yemekte bu kez asbaşkan olmuş olan o kurul üyesinin ayağa kalkıp şu sözleri sarf ettiği iletildi bana. “Hoşgeldiniz. ÖncelikleTürkiye ile Galler arasındaki ilişkilere çok değerli katkı sunan dostum Charlie ‘ye sevgilerimi iletmek isterim”. Şaşıran kafile başkanı tam Charlie’de kim diyecek iken T.F.F Dış İlişkiler Müdürü Sayın Metin Tunçer kendisini bilgilendirmiş. Güldüm geçtim ama ülke en iyi biçimde temsil edilmiş ya gerisini boşveriniz. Bildiğim kadarı ile diplomaside geleceği inşa ederken anı da yaşamaktır esas olan. Bitirirken bugün sizlerden yazımın son satırı için izin isteyeceğim efendim, çünkü yarın cennetin en güzel köşelerinden birindeki annemin ölüm yıldönümü ve parmaklarımın dokunduğu tuşlar, şu an çocuksu bir heyecanla gözyaşlarıma karışmış gururlu bir cümleye dönüşüverdi. “Bak sana verdiğim sözü tuttum, diplomat oldum anne..”
 
Geri
Üst