A
Admin
Yönetici
Yönetici
18. yüzyılın ikinci yarısında sıkıntılı günler yaşayan Osman Devleti, dışarıda Avusturya ve Rusya'ya karşı mücadele veriyordu. İçeride ise ekonomik nedenlerin ve milliyetçilik akımının oluşturduğu sorunlarla uğraşılıyordu. Yakın bir zaman önce Lale Devri, Patrona Halil İsyanı nedeniyle sona ermişti. Bu sırada Avrupa ülkelerinde elçilikler açılmaya başlanmış ve bu yolla Avrupa'daki gelişmeler yakından takip edilmek istenmişti. Askeri alanda da birçok gelişme yaşanıyordu. "Nizam-ı Cedid" adında yeni bir piyade ordusu kurulmuş, Avrupa'dan subaylar getirilmişti. Bu subayların askeri ve teknik bilgileri ışığında ordular yenilenmeye çalışıldı. "Mühendishane-i Hümayun" adında yeni bir subay okulu açıldı. Selimiye ve Levent'te kışlalar açıldı. Avrupa'dan modern silahlar alındı ve tersaneler geliştirildi. Yeni gemiler yapımına başlandı ve var olan gemiler onarıma alındı. Genç komutan Napolyon dikkat çekmeye başladı Osmanlı Devleti'nde bu gelişmeler yaşanırken Avrupa'da farklı olaylar cereyan ediyordu. Özellikle Fransız İhtilali ile birlikte yaşananlar tüm Avrupa'yı etklemeye başlamıştı. Bu ihtilalle birlikte Fransız Komutan Napolyon Bonapart'ın ismi ön plana çıkmaya başladı. Henüz 26 yaşında iken İtalya seferi için hazırlanmış Fransız ordusunun komutanlığına getirilen Napolyon, 1798’de Mısır'ı işgal etti. Cezzar Ahmed Paşa serasker olarak görevlendirildi Napolyon’un bu hareketine büyük bir tepki gösteren Osmanlı Devleti, yapılan müzakereler sonucu, Mısır’ı çok iyi tanıyan Cezzar Ahmed Paşa'yı Mısır seraskeri olarak tayin edip gerekli asker ve malzeme yardımı göndermeyi kararlaştırdı. Napolyon bütün Doğu'yu ele geçirme hayalini gerçekleştirmek için Mısır’dan Suriye bölgesine ilerleyip El-Ariş, Gazze ve Yafa'yı işgal etmişti. Yafa ancak 6 gün direnebildi. Fransızlar burada çoluk çocuk, kadın, ihtiyar demeden 4000 ahaliyi hunharca katletti. Fransız ordusu, 18 Mart 1799'da Akka önüne geldi. Napolyon, bu bölgenin kilidi durumundaki Akka’yı zapta karar verdi. 19 ve 20 Mart 1799’daki hücumlarla başlayan Akka muhasarasında Cezzar Ahmed Paşa, Fransızlara şiddetle karşı koydu. "Akka'da durdurulmasaydım, bütün Doğu'yu ele geçirebilirdim" Akka’yı müdafaa etmek üzere yeni kurulmuş Nizam-ı Cedid askerine mensup bir kuvvet de yer alıyordu. Ayrıca İstanbul’dan donanma ile yeni askeri kuvvetler gönderilmişti. Napolyon Akka’yı birkaç günde teslim alıp böylece Şam, Bağdat, Hindistan yolunun kendisine açılacağını hayal ediyordu. Muhtemelen Büyük İskender’in hayalini görüyordu. Öncelikle Cezzar Ahmed Paşa'ya bir mektup yazarak ömrünün ahir zamanında kendisini kurtararak ibadetle meşgul olmasını ve kaleyi teslim etmesini teklif etti. Cezzar Paşa'da bu mektuba, "Allah’a hamd olsun gücümüz yetiyor ve elimiz silah tutuyor. Geri kalmış birkaç günlük ömrümüzü de küffar ile cenklerde geçiririz." şeklinde karşılık verir. Kuşatma sırasında Cezzar Ahmet Paşa'ya bir elçi gönderir ama şu cevabı alır. "Devlet-i Ali Osman bu şehri size teslim etmek için beni vezir yapmadı, ben Boşnak Cezzar Ahmed Paşayım. Şehadet rütbesine ulaşıncaya kadar şehirden size bir damla bile içecek vermeyeceğim." Birbiri ardınca yaptığı saldırılardan bir hiçbir netice alamayan Bonapart, 10 Mayıs 1799 tarihinde yardım kuvvetlerinin yetişmesiyle birlikte büyük bir hezimete uğradı. Böylece kahraman Cezzar Ahmed Paşa ve askerleri, şanlı tarihimize Akka Zaferi namıyla bir sayfa daha yazarlar. Bu hezimet Napolyon Bonapart’ın Doğu hayalini de suya düşürdü ve bir süre sonra 20 Mayıs’ta kuşatmayı kaldırıp geri çekilmeye mecbur oldu. Ahmed Paşa'nın karşısında ilk yenilgisini yaşayan Napolyon, ''Akka'da durdurulmasaydım, bütün Doğu'yu ele geçirebilirdim'' ifadesini kullanır. Cezzar Ahmed Paşa, sert siyasetiyle asayişi temin ederken Akka, Sayda, Beyrut gibi önemli merkezlerin iktisadi bakımdan gelişmelerini sağlamıştı. Akka’da biri kendi adını taşıyan altı cami, iki çarşı ve birçok han, hamam, çeşme, yedi su değirmeni yaptırarak surları esaslı şekilde onarttı. Cezzar Ahmed Paşa, 1804'teki ölümüne kadar Akka Beylerbeyliği vazifesini yürüttü.