A
Admin
Yönetici
Yönetici
BEYRUT (AA) - EKREM BİÇEROĞLU - Fransa'da 41 yıl tutuklu kalan Lübnanlı aktivist George Abdullah (74), "Filistin'in, özgürlüğe yakın” olduğunu ve İsrail’in soykırımına karşı, Türkiye'nin Gazze’yle dayanışmasından gurur duyduğunu söyledi.
İsrailli ve ABD'li iki diplomata suikast düzenleme ve silah bulundurma iddiasıyla 41 yıl tutuklu kaldığı Fransa'daki cezaevinden tahliye edilmesinin ardından 25 Temmuz'da Lübnan'a dönen Abdullah, AA'ya konuştu.
Filistin halkına desteğiyle bilinen aktivist Abdullah, "Filistin halkı, 20. yüzyılın başlarından itibaren siyonist yerleşimci sömürgeciliğine karşı verdiği mücadeleden bir an bile geri durmadı." dedi.
Filistin'in tüm Arap devrimciler için bir itici güç olduğunu ifade eden Abdullah, "Filistin'in, gaspçıların sömürgeciliğine karşı mücadelesinde aynı zamanda "Batılı emperyalist sisteme" de karşı durduğunu belirterek, İsrail’in ise "bu Batılı emperyalizminin doğal bir uzantısı ve devamı" olduğunu dile getirdi.
- "Filistin bugün daha güçlü"
Abdullah, "Filistin’in bu topraklarda küresel kapitalist sisteme karşı duruşunda, Arap, Türk ve Avrupalı direnişçilerle yerleşimci sömürgeciliğe karşı aynı noktada buluştuğunu" ifade ederek, "Filistin bugün her zamankinden daha güçlüdür. İsrail ise emperyalistlerin yaydığına tamamen zıt olarak, varlığının son dönemlerine girmiştir." diye konuştu.
Tüm olumsuzluklara rağmen Filistin davasının sembolleştiğini anlatan Lübnanlı aktivist Abdullah, "Bugün dünyada Filistin bayrağı ve kefiyesi özgürlüğün simgesi olmayan tek bir ülke yoktur. Ankara’dan İstanbul’a, Avustralya’dan Japonya’ya, tüm Avrupa şehirlerinden Amerika Birleşik Devletleri ve Güney Amerika’ya kadar her yerde Filistin kefiyesi özgürlük, onur ve kurtuluşun simgesidir." değerlendirmesinde bulundu.
"Filistin devriminin çok iyi durumda" olduğunu savunan Abdullah, “İsrail adlı bu yapının son dönemi, tarihindeki tüm kin, yıkım ve barbarlığı, bu sebeple üzerimize boşaltmasına neden oluyor. Biz de onun bu vahşetine sahip olduğumuz tüm fedakarlık ve kararlılıkla karşı koyacağız." şeklinde konuştu.
Abdullah, Gazze’deki Filistinlilerin, "uluslararası halklardan gelen küresel destek sayesinde, varlığını olağanüstü bir şekilde savunma konumunda olduğunu" dile getirdi.
"Gazze’deki Filistin halkı abluka altında. Tarih, Gazze’deki direniş hareketi kadar etkili başka bir direniş tanımadı." diyen Lübnanlı Aktivist, Gazze'deki Filistinlilerin İsrail'e büyük cesaret ve dirençle karşı koyduğunu ve direnmeye devam edeceğini vurguladı.
- "Türkiye'nin Gazze dayanışmasıyla gurur duyuyoruz"
Filistinlilerin geleceğine ilişkin görüşlerini paylaşan Abdullah, "Filistin meselesi şimdi kritik bir aşamada. Hele ki Filistin’in tamamının kurtuluşuna tüm tarihinde olduğundan daha yakın bir dönemdeyiz." dedi.
İsrail’in "varlığının son dönemlerini yaşadığını" savunan Abdullah, "Dünyada yaşayan hiçbir halk yok ki en dinamik güçleriyle Filistin’in yanında yer almasın." ifadelerini kullandı.
Abdullah, “Türkiye’den Avrupa’ya, Japonya’dan Avustralya ve Güney Amerika’ya, Güneydoğu Asya’dan Arap dünyasına kadar her yerde Filistin bayrağı özgürlük bayrağıdır. Filistin, zaferi her zamankinden daha yakın." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin Gazze ile dayanışmanın gurur verici olduğunu söyleyen Abdullah, "Gazze ile dayanışma konusunda Türkiye’de olanlardan gurur duyuyoruz. Bu, hem Türkiye’ye hem Arap dünyasına hem de küresel sömürüye karşı mücadelede Arap-Türk buluşmasına onur veriyor." dedi.
Abdullah, Türkiye'nin Gazze konusundaki dayanışma ve çabalarına dair sözlerini, şöyle sürdürdü:
"Ankara, uluslararası alanda, Filistinlilerin çektiği acıyı sona erdirmek ve İsrail liderlerinin hesap vermesi için yoğun çaba gösteriyor. Türkiye’de ise Filistin halkını desteklemek, İsrail’in soykırımını kınamak ve teşhir etmek amacıyla kesintisiz dayanışma etkinlikleri düzenleniyor."
Gençlere “kararlılıkla mücadele edin” mesajı veren Abdullah, "İsrail işgali karşısında tek geçerli yol direniştir; direniş, direniş ve yine direniş." ifadelerini kullandı.
- Senelerce süren hapishane tecrübesi
Fransız hapishanelerindeki sıkıntılarına değinen Abdullah, 1984 yılında tutuklandığını belirterek, "O dönemde ‘terörizm’ diye bir suç tanımı yoktu, bana da terörle ilgili herhangi bir suç isnat edilmedi. Ancak yine de beni terörle mücadele mahkemesine çıkardılar; bu ise hukuken tamamen saçmalıktı." yorumunda bulundu.
Fransız savcının kendisine verilebilecek en ağır cezanın 9 yıl olabileceğini söylediğini aktaran Lübnanlı Aktivist, ama sonuç olarak 41 yıl hapiste kaldığını belirterek, haksız yargılama yapıldığını ifade etti.
Uzun yıllar süren tutukluluğunu "halkının mücadelecilerinden biri" olarak gördüğünü ve bundan gurur duyduğunu dile getiren Abdullah, "esaretin son derece zor" olduğunu da vurguladı.
Lübnanlı aktivist George Abdullah, şöyle devam etti:
"Gerek Fransız halkı ve öncüleri, gerekse Türkiye halkı ve öncüleri tarafından gösterilen dayanışma, bana esaret altında da üzerime düşen sorumlulukları yerine getiren bir mücadeleci olma imkanı verdi. Türkiye ve Lübnan’daki dostların dayanışması… Benimle iletişim hâlinde olmaları bana yetiyordu. Bu durum, (Filistin meselesi hakkında) diğer tutuklularla süren mücadele çerçevesinde tartışmalara katılmamı sağladı. İşte bu, bir mücadelecinin esaret altında ayakta kalmasına imkân tanıyan temel unsurdur. Her tutuklunun yaşadığı türden psikolojik baskılara maruz kaldım, ancak hiçbir şekilde fiziksel işkence görmedim."
"Diğer tüm direnişçiler gibi tecride maruz kaldığını" aktaran Abdullah, bu tecritten, Türkiye, Yunanistan, Fransa ve Arap dünyası, İtalya ve başka yerlerdeki "yoldaşlarının dayanışması" sayesinde çıktığını ifade etti.
- "Fransız yargısı siyasi ve taraflı"
Fransız yargısına ilişkin konuşan Abdullah, "Fransız yargısı, dünyadaki diğer kapitalist yargı organları gibi, siyasi direnişçiler söz konusu olduğunda, devletin çıkarlarını güvence altına almak için kendi yasalarının tamamını hiçe sayar." dedi.
Abdullah ayrıca, 1999'dan itibaren serbest bırakılabileceğini ancak Fransız yetkililerin bunu reddettiğini, 2003 yılında Fransız hükümetinin, hakkında verilen bir mahkeme kararını iptal ettirdiğini anlattı.
Tutukluluk sürecinin uzatılmasına ilişkin Abdullah, "2013 yılında bir hakim beni serbest bırakma kararı verdi. O dönemde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Fransız Dışişleri Bakanı Laurent Fabius'u arayarak, Wikileaks belgelerinde de yer aldığı üzere, kelimenin tam anlamıyla ‘Abdullah’ı hapiste tutun’ dedi ve Fabius da hemen kabul etti." şeklinde konuştu.
Abdullah, Fransız yargı makamlarının Arap direnişçiler aleyhine taraflı tutuma sahip olduğunun altını çizdi.
Lübnanlı aktivist, Fransız hükümetinin, "Nazi işgali döneminde Mareşal Philippe Petain tarafından kurulan ve Fransız direnişçileri hakkında hüküm veren özel mahkemeleri yeniden faaliyete geçirdiğini" söyleyerek, bunu, "sadece hukuki bir saçmalık değil, aynı zamanda bir utanç lekesi" olarak nitelendirdi.
Lübnanlı aktivist George Abdullah, "Bugün, nasıl ki geçmişte Nazi işgaline direnenleri yargılamak için kullanıldıysa, şimdi de Filistin’in yanında duran bir Arap direnişçinin (kendisi) yargılanması için kullanılıyor. Bu adım, Fransız yargısının gerçek yüzünü ortaya koyuyor." değerlendirmesinde bulundu.
Fransa’nın Arap ve Filistin meselelerine yönelik tarihi tutumunun bilindiğini vurgulayan Abdullah, bu tutumun "düşmanca, yalan ve ikiyüzlülükle dolu" olduğunu ve özünde İsrail ile Amerikan emperyalizminin tutumundan farklı olmadığını ifade etti.
"Fransa, İsrail ve ABD, tarih boyunca Filistin devriminin en sert düşmanları olmuşlardır." diyen Abdullah, Paris’te Filistin Kurtuluş Örgütü'nden 12’den fazla temsilcinin öldürülmesine rağmen, olaylara karışan hiçbir İsrail istihbarat ajanının tutuklanmadığını veya yargılanmadığını hatırlattı.
İsrailli ve ABD'li iki diplomata suikast düzenleme ve silah bulundurma iddiasıyla 41 yıl tutuklu kaldığı Fransa'daki cezaevinden tahliye edilmesinin ardından 25 Temmuz'da Lübnan'a dönen Abdullah, AA'ya konuştu.
Filistin halkına desteğiyle bilinen aktivist Abdullah, "Filistin halkı, 20. yüzyılın başlarından itibaren siyonist yerleşimci sömürgeciliğine karşı verdiği mücadeleden bir an bile geri durmadı." dedi.
Filistin'in tüm Arap devrimciler için bir itici güç olduğunu ifade eden Abdullah, "Filistin'in, gaspçıların sömürgeciliğine karşı mücadelesinde aynı zamanda "Batılı emperyalist sisteme" de karşı durduğunu belirterek, İsrail’in ise "bu Batılı emperyalizminin doğal bir uzantısı ve devamı" olduğunu dile getirdi.
- "Filistin bugün daha güçlü"
Abdullah, "Filistin’in bu topraklarda küresel kapitalist sisteme karşı duruşunda, Arap, Türk ve Avrupalı direnişçilerle yerleşimci sömürgeciliğe karşı aynı noktada buluştuğunu" ifade ederek, "Filistin bugün her zamankinden daha güçlüdür. İsrail ise emperyalistlerin yaydığına tamamen zıt olarak, varlığının son dönemlerine girmiştir." diye konuştu.
Tüm olumsuzluklara rağmen Filistin davasının sembolleştiğini anlatan Lübnanlı aktivist Abdullah, "Bugün dünyada Filistin bayrağı ve kefiyesi özgürlüğün simgesi olmayan tek bir ülke yoktur. Ankara’dan İstanbul’a, Avustralya’dan Japonya’ya, tüm Avrupa şehirlerinden Amerika Birleşik Devletleri ve Güney Amerika’ya kadar her yerde Filistin kefiyesi özgürlük, onur ve kurtuluşun simgesidir." değerlendirmesinde bulundu.
"Filistin devriminin çok iyi durumda" olduğunu savunan Abdullah, “İsrail adlı bu yapının son dönemi, tarihindeki tüm kin, yıkım ve barbarlığı, bu sebeple üzerimize boşaltmasına neden oluyor. Biz de onun bu vahşetine sahip olduğumuz tüm fedakarlık ve kararlılıkla karşı koyacağız." şeklinde konuştu.
Abdullah, Gazze’deki Filistinlilerin, "uluslararası halklardan gelen küresel destek sayesinde, varlığını olağanüstü bir şekilde savunma konumunda olduğunu" dile getirdi.
"Gazze’deki Filistin halkı abluka altında. Tarih, Gazze’deki direniş hareketi kadar etkili başka bir direniş tanımadı." diyen Lübnanlı Aktivist, Gazze'deki Filistinlilerin İsrail'e büyük cesaret ve dirençle karşı koyduğunu ve direnmeye devam edeceğini vurguladı.
- "Türkiye'nin Gazze dayanışmasıyla gurur duyuyoruz"
Filistinlilerin geleceğine ilişkin görüşlerini paylaşan Abdullah, "Filistin meselesi şimdi kritik bir aşamada. Hele ki Filistin’in tamamının kurtuluşuna tüm tarihinde olduğundan daha yakın bir dönemdeyiz." dedi.
İsrail’in "varlığının son dönemlerini yaşadığını" savunan Abdullah, "Dünyada yaşayan hiçbir halk yok ki en dinamik güçleriyle Filistin’in yanında yer almasın." ifadelerini kullandı.
Abdullah, “Türkiye’den Avrupa’ya, Japonya’dan Avustralya ve Güney Amerika’ya, Güneydoğu Asya’dan Arap dünyasına kadar her yerde Filistin bayrağı özgürlük bayrağıdır. Filistin, zaferi her zamankinden daha yakın." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin Gazze ile dayanışmanın gurur verici olduğunu söyleyen Abdullah, "Gazze ile dayanışma konusunda Türkiye’de olanlardan gurur duyuyoruz. Bu, hem Türkiye’ye hem Arap dünyasına hem de küresel sömürüye karşı mücadelede Arap-Türk buluşmasına onur veriyor." dedi.
Abdullah, Türkiye'nin Gazze konusundaki dayanışma ve çabalarına dair sözlerini, şöyle sürdürdü:
"Ankara, uluslararası alanda, Filistinlilerin çektiği acıyı sona erdirmek ve İsrail liderlerinin hesap vermesi için yoğun çaba gösteriyor. Türkiye’de ise Filistin halkını desteklemek, İsrail’in soykırımını kınamak ve teşhir etmek amacıyla kesintisiz dayanışma etkinlikleri düzenleniyor."
Gençlere “kararlılıkla mücadele edin” mesajı veren Abdullah, "İsrail işgali karşısında tek geçerli yol direniştir; direniş, direniş ve yine direniş." ifadelerini kullandı.
- Senelerce süren hapishane tecrübesi
Fransız hapishanelerindeki sıkıntılarına değinen Abdullah, 1984 yılında tutuklandığını belirterek, "O dönemde ‘terörizm’ diye bir suç tanımı yoktu, bana da terörle ilgili herhangi bir suç isnat edilmedi. Ancak yine de beni terörle mücadele mahkemesine çıkardılar; bu ise hukuken tamamen saçmalıktı." yorumunda bulundu.
Fransız savcının kendisine verilebilecek en ağır cezanın 9 yıl olabileceğini söylediğini aktaran Lübnanlı Aktivist, ama sonuç olarak 41 yıl hapiste kaldığını belirterek, haksız yargılama yapıldığını ifade etti.
Uzun yıllar süren tutukluluğunu "halkının mücadelecilerinden biri" olarak gördüğünü ve bundan gurur duyduğunu dile getiren Abdullah, "esaretin son derece zor" olduğunu da vurguladı.
Lübnanlı aktivist George Abdullah, şöyle devam etti:
"Gerek Fransız halkı ve öncüleri, gerekse Türkiye halkı ve öncüleri tarafından gösterilen dayanışma, bana esaret altında da üzerime düşen sorumlulukları yerine getiren bir mücadeleci olma imkanı verdi. Türkiye ve Lübnan’daki dostların dayanışması… Benimle iletişim hâlinde olmaları bana yetiyordu. Bu durum, (Filistin meselesi hakkında) diğer tutuklularla süren mücadele çerçevesinde tartışmalara katılmamı sağladı. İşte bu, bir mücadelecinin esaret altında ayakta kalmasına imkân tanıyan temel unsurdur. Her tutuklunun yaşadığı türden psikolojik baskılara maruz kaldım, ancak hiçbir şekilde fiziksel işkence görmedim."
"Diğer tüm direnişçiler gibi tecride maruz kaldığını" aktaran Abdullah, bu tecritten, Türkiye, Yunanistan, Fransa ve Arap dünyası, İtalya ve başka yerlerdeki "yoldaşlarının dayanışması" sayesinde çıktığını ifade etti.
- "Fransız yargısı siyasi ve taraflı"
Fransız yargısına ilişkin konuşan Abdullah, "Fransız yargısı, dünyadaki diğer kapitalist yargı organları gibi, siyasi direnişçiler söz konusu olduğunda, devletin çıkarlarını güvence altına almak için kendi yasalarının tamamını hiçe sayar." dedi.
Abdullah ayrıca, 1999'dan itibaren serbest bırakılabileceğini ancak Fransız yetkililerin bunu reddettiğini, 2003 yılında Fransız hükümetinin, hakkında verilen bir mahkeme kararını iptal ettirdiğini anlattı.
Tutukluluk sürecinin uzatılmasına ilişkin Abdullah, "2013 yılında bir hakim beni serbest bırakma kararı verdi. O dönemde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Fransız Dışişleri Bakanı Laurent Fabius'u arayarak, Wikileaks belgelerinde de yer aldığı üzere, kelimenin tam anlamıyla ‘Abdullah’ı hapiste tutun’ dedi ve Fabius da hemen kabul etti." şeklinde konuştu.
Abdullah, Fransız yargı makamlarının Arap direnişçiler aleyhine taraflı tutuma sahip olduğunun altını çizdi.
Lübnanlı aktivist, Fransız hükümetinin, "Nazi işgali döneminde Mareşal Philippe Petain tarafından kurulan ve Fransız direnişçileri hakkında hüküm veren özel mahkemeleri yeniden faaliyete geçirdiğini" söyleyerek, bunu, "sadece hukuki bir saçmalık değil, aynı zamanda bir utanç lekesi" olarak nitelendirdi.
Lübnanlı aktivist George Abdullah, "Bugün, nasıl ki geçmişte Nazi işgaline direnenleri yargılamak için kullanıldıysa, şimdi de Filistin’in yanında duran bir Arap direnişçinin (kendisi) yargılanması için kullanılıyor. Bu adım, Fransız yargısının gerçek yüzünü ortaya koyuyor." değerlendirmesinde bulundu.
Fransa’nın Arap ve Filistin meselelerine yönelik tarihi tutumunun bilindiğini vurgulayan Abdullah, bu tutumun "düşmanca, yalan ve ikiyüzlülükle dolu" olduğunu ve özünde İsrail ile Amerikan emperyalizminin tutumundan farklı olmadığını ifade etti.
"Fransa, İsrail ve ABD, tarih boyunca Filistin devriminin en sert düşmanları olmuşlardır." diyen Abdullah, Paris’te Filistin Kurtuluş Örgütü'nden 12’den fazla temsilcinin öldürülmesine rağmen, olaylara karışan hiçbir İsrail istihbarat ajanının tutuklanmadığını veya yargılanmadığını hatırlattı.