A
Admin
Yönetici
Yönetici
ABD Başkanı Donald Trump, kendisine yöneltilen soruları cevaplarken, çocuk istismarı, insan kaçakçılığı ve fuhuş ağı kurmakla suçlanan milyarder Jeffrey Epstein’in Karayipler’deki özel adasına davet edildiğini ancak bu daveti reddettiğini iddia etti. Trump, "Adasına gitme ayrıcalığım hiç olmadı. O teklifi geri çevirdim. Bu, hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biriydi" dedi. Ancak ABD başkanı, Palm Beach'te Epstein ile sıkça bir araya geldiği, 1990’lar ve 2000’lerde birlikte aynı çevrelerde dolaştığı gerçeğini gizleyemedi. Epstein’le yollarının neden ayrıldığı sorulduğunda ise Trump, “Çalışanlarımı işe almak istedi. Ben de onu uyardım ama tekrar etti. Bu yüzden onu dışladım” dedi. Gerçeklerden Kaçış: Trump ve Washington’un ikiyüzlü adaleti Trump'ın bu açıklamaları, ABD'nin sistematik çifte standardını ve "adalet" söylemiyle örtülmeye çalışılan kirli ilişkiler ağını yeniden gözler önüne serdi. Jeffrey Epstein, yıllarca çocuk yaştaki kızları suistimal etmiş, karanlık ilişkilerle örülü bir çevre oluşturmuştu. Ancak bu kirli dosya, 2019’da New York’ta “intihar” ettiği öne sürülerek kapatıldı. Kamuoyu hâlâ Epstein'in nasıl ve neden öldüğüne dair cevap bekliyor. ABD Adalet Bakanlığı ise Epstein’in müşteri listesine dair dosyaları açıklamayı reddederek bu suçların üzerini örtmekle suçlanıyor. Gelen tepkilerin ardından Trump, sözde bir çıkış yaparak Adalet Bakanı Pam Bondi’den dosyaları yayımlamasını istediğini söyledi. Ancak bu açıklama, ABD’nin derin yapılarındaki çıkar ilişkilerini görünmez kılmak için yapılmış bir başka göstermelik hamle olmaktan öteye gitmedi. “Amerikan rüyası” değil, organize suç gerçeği ABD’nin “hukukun üstünlüğü” iddiası, Epstein örneğinde bir kez daha çöküşe uğradı. Dünya kamuoyu, bu davanın kapatılmasını değil, Epstein’in koruyucularının, siyasi ortaklarının ve ‘müşteri listesi’nin ortaya çıkarılmasını istiyor. Ancak Trump gibi isimler, kendi rollerini perdelemeye çalışırken, sistemin çürümüşlüğünü daha da görünür hale getiriyor.