Enerji dönüşümünde deniz üstü rüzgarın stratejik rolü

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Küresel enerji sistemleri, fosil yakıtlardan uzaklaşarak sürdürülebilir, düşük karbonlu kaynaklara yönelirken; deniz üstü rüzgar enerjisi bu dönüşümde kritik bir rol üstlenmektedir. Artan elektrik talebi, iklim değişikliğiyle mücadele ve enerji arz güvenliğine yönelik küresel endişeler, ülkeleri daha güçlü ve istikrarlı yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmaya yönlendirmektedir. Bu bağlamda, deniz üstü rüzgar enerjisi; yüksek kapasite faktörü, büyük ölçekli üretim kabiliyeti ve teknolojik gelişmelere açıklığıyla öne çıkan bir çözüm olarak değerlendirilmektedir. Özellikle 2020’li yılların başından itibaren deniz üstü rüzgar yatırımlarında dikkat çekici bir artış yaşanmış; Avrupa, Çin, ABD ve giderek daha fazla sayıda gelişmekte olan ülke bu alandaki kapasitesini hızla artırmıştır. Deniz üstü rüzgar santralleri, karasal alanlara kıyasla daha az çevresel ve sosyal etki yaratmakta; ayrıca bölgesel kalkınma, sanayi politikaları ve yeni istihdam alanları açısından önemli fırsatlar sunmaktadır. Teknolojik gelişmelerin ve maliyet düşüşlerinin de etkisiyle, deniz üstü rüzgar bugün yalnızca teknik bir yenilik değil, aynı zamanda enerji geçişini hızlandıran ve ekonomik değer yaratan stratejik bir sektör konumundadır. Küresel deniz üstü rüzgar enerjisi kapasitesinde kümülatif büyüme (2010–2023) Küresel deniz üstü rüzgar enerjisi, 2010’lu yılların başında sınırlı sayıda ülkenin liderliğinde gelişirken, özellikle 2018 sonrasında hızla ivmelenerek bugün enerji dönüşümünün merkez aktörlerinden biri haline gelmiştir. Başta Avrupa olmak üzere Çin ve diğer bölgelerin artan yatırımları sayesinde, toplam kurulu kapasite her yıl birikimli olarak büyümeye devam etmektedir. Grafikte bu birikimli büyüme net şekilde izlenmektedir. Avrupa, 2010’lu yıllarda lider konumda yer alırken, Çin’in 2020 sonrası yaptığı atılımlar dikkat çekici bir sıçramaya yol açmıştır. “Diğer bölgeler” başlığı altında ise ABD, Güney Kore ve Japonya gibi yeni oyuncuların katkısı giderek görünür hale gelmektedir. Bu eğilim, 2030 ve 2050 hedeflerine ulaşmak için gerekli olan çok aktörlü küresel iş birliğinin de temelini oluşturmaktadır. Deniz üstü rüzgar enerjisinde küresel büyüme eğilimi: 2000’lerden günümüze 2000’li yılların başında deniz üstü rüzgar enerjisi, büyük ölçüde Avrupa ülkelerinin öncülüğünde sınırlı bir alanda gelişim gösteren yeni bir teknoloji olarak kabul ediliyordu. Ancak 2010’dan itibaren bu alandaki yatırımların artmasıyla birlikte istikrarlı bir büyüme süreci başlamıştır. Bu dönemde Avrupa, altyapı tecrübesi, kamu desteği ve bölgesel iş birlikleri sayesinde deniz üstü rüzgarda öncü konumunu korumuştur. Ancak 2018 sonrasında küresel sahneye güçlü bir şekilde çıkan Çin, sadece kurulu kapasiteyi değil aynı zamanda üretim ve tedarik zinciri alanlarını da domine etmeye başlamıştır. 2020’den sonra Çin’in katkısı dikkat çekici biçimde artmış; özellikle 2021 ve 2022’de Çin, küresel yıllık kurulumların en büyük bölümünü üstlenmiştir. Bu yükseliş, Çin’in deniz üstü rüzgar enerjisini sanayileşme, istihdam ve enerji güvenliği politikalarıyla bütünleştirmesinin bir sonucudur. Yukarıdaki grafik, 2010–2023 yılları arasında küresel deniz üstü rüzgar enerjisi kurulumlarının yıllık gelişimini bölgesel olarak göstermektedir. Grafik, sektördeki büyümenin hem zaman içinde nasıl hızlandığını hem de hangi bölgelerin bu büyümeyi sürüklediğini çarpıcı şekilde ortaya koymaktadır. Grafikte ayrıca “Diğer Bölgeler” başlığı altında yer alan Amerika, Asya-Pasifik ve gelişmekte olan pazarlardaki hareketlenme de dikkat çekicidir. Bu bölgelerde 2020’li yılların ortasına doğru daha anlamlı kurulumlar yapılmaya başlanmış, bu da küresel olarak deniz üstü rüzgarın artık Avrupa ve Çin’in ötesine geçtiğini göstermektedir. Avrupa'da yıllık deniz üstü rüzgar kurulumları Avrupa, teknik bilgi birikimi, düzenleyici çerçevelerin olgunluğu ve güçlü kamu-özel sektör iş birliği ile sektörde ölçeklenebilir ve güvenilir projelere öncülük etmektedir. Bununla birlikte, son 10 yıl içinde yıllık kurulum miktarlarında dönemsel dalgalanmalar dikkat çekmektedir. Bu dalgalanmalar, finansal koşullar, tedarik zinciri sınırlamaları, şebeke kapasitesi ve izin süreçleri gibi dışsal faktörlerden etkilenmektedir. 2030 yılına kadar olan hedefler göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa’nın bu yıllık dalgalanmaları daha dengeli bir artış trendine dönüştürmesi kritik önem taşımaktadır. Grafik, 2015–2024 yılları arasında Avrupa’da her yıl devreye alınan denizüstü rüzgar kapasitesini göstermektedir. 2021 ve 2023 yılları, yaklaşık 3.7 GW’lık kurulumlarla öne çıkan güçlü dönemlerdir. Ancak bu iki zirve yıl arasında ve sonrasında düşük kurulum seviyeleri göze çarpmaktadır. 2024’teki 2.6 GW’lık değer, sektörün potansiyeline kıyasla sınırlı bir büyümeyi yansıtmaktadır. Bu, hem özel sektör hem de kamu otoriteleri açısından uygulama sürecinde yaşanan darboğazların üstesinden gelinmesi gerektiğini işaret etmektedir. Küresel kapasite ve gelecek projeksiyonları: 2030 ve 2050 hedefleri Deniz üstü rüzgar enerjisi, son yıllarda sergilediği güçlü büyüme performansıyla yalnızca bugünün enerji sistemlerinin önemli bir bileşeni olmakla kalmayıp, geleceğin küresel enerji mimarisinde de belirleyici bir rol üstlenmeye adaydır. 2023 yılı itibarıyla dünya genelinde yaklaşık 75 GW denizüstü rüzgar kapasitesi devreye alınmış durumdadır. Bu kapasitenin önemli bir bölümü Çin, Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği ülkelerinde toplanmıştır. Ancak son yıllarda ABD, Güney Kore, Japonya, Vietnam, Brezilya ve Hindistan gibi yeni pazarlarda da ciddi adımlar atılmaya başlanmıştır. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC) gibi kuruluşlar tarafından ortaya konan senaryolar, sektörün gelecek on yıllarda katlanarak büyüyeceğini göstermektedir. Küresel Offshore Rüzgar İttifakı (GOWA) tarafından açıklanan hedeflere göre, 2030 yılına kadar toplam 380 GW, 2050 yılına kadar ise 2000 GW’lık denizüstü rüzgar kapasitesi kurulu hale getirilmelidir. Bu hedef, mevcut kapasitenin yaklaşık beş katına çıkarılmasını ve yıllık bazda ortalama 36–40 GW'lık yeni kurulum yapılmasını gerektirmektedir. Bu büyüme yalnızca enerji üretiminde değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma, sanayi dönüşümü, istihdam yaratımı ve uluslararası iş birliklerinin güçlendirilmesi açısından da büyük fırsatlar sunmaktadır. Özellikle yüzer türbin teknolojilerinin ticarileşmesiyle birlikte, derin deniz alanlarında da projelerin gerçekleştirilmesi mümkün olacak ve böylece daha fazla ülke bu alanda söz sahibi olabilecektir. Ancak bu hızlı büyümenin sürdürülebilir şekilde gerçekleşebilmesi için, şebeke altyapılarının güçlendirilmesi, izin süreçlerinin hızlandırılması, yerli üretim ve tedarik zincirlerinin güçlendirilmesi ve nitelikli iş gücü planlamasının yapılması gibi alanlarda koordineli adımlar atılması büyük önem taşımaktadır. Küresel deniz üstü rüzgar enerjisi sektöründe iş gücü ve beceriler: Geleceğe yatırım Küresel enerji dönüşümünün hızlanmasıyla birlikte, deniz üstü rüzgar enerjisi sektörü yalnızca enerji üretiminde değil, aynı zamanda nitelikli istihdam yaratımında da öncü bir alan olarak öne çıkmaktadır. IRENA'nın 2023 verilerine göre, karasal ve deniz üstü rüzgar enerjisi sektörleri toplamda 1,4 milyon kişiye istihdam sağlamaktadır. Bu iş gücünün %48’i Çin’de yoğunlaşırken, Avrupa ve Amerika kıtalarındaki ülkeler de önemli paylara sahiptir. Özellikle deniz üstü segmentte, 2023 itibarıyla 52.200 teknisyen/tekniker görev yapmakta olup bu sayının 2027 yılına kadar 74.700’e ulaşması beklenmektedir. Bunun 55.100’ü kurulum ve inşaat (C&I), 19.600’ü ise işletme ve bakım (O&M) görevlerinde yer alacaktır. Bu rakamlar, türbin başına ortalama 18 kişilik iş gücü ihtiyacıyla birlikte değerlendirildiğinde, sektördeki genişlemeye paralel olarak ciddi bir insan kaynağı planlaması gerektiğini ortaya koymaktadır. IRENA’nın katkı sunduğu çok paydaşlı inisiyatifler, küresel ölçekte beceri standartlarının geliştirilmesi, kamu politikalarının yönlendirilmesi ve eğitim içeriklerinin ortaklaştırılması açısından önemli rol oynamaktadır. IEA ve IRENA’nın öngörülerine göre, 2030 yılına kadar yalnızca deniz üstü rüzgar için küresel ölçekte 574.000 kişinin eğitilmesi gerekecektir. Sektördeki büyüme aynı zamanda beceri dönüşümünü (re-skilling) ve geliştirmeyi (up-skilling) zorunlu kılmaktadır. Özellikle petrol ve doğal gaz gibi karbon yoğun sektörlerden gelen iş gücünün, uygun eğitim programları aracılığıyla deniz üstü rüzgar projelerine entegre edilmesi stratejik bir fırsat olarak değerlendirilmektedir. Sonuç olarak, deniz üstü rüzgar sektörü yalnızca megavatlarla değil, insan kaynağına yapılan stratejik yatırımlarla büyümektedir. Eğitim altyapısı, bölgesel eşitsizliklerin giderilmesi, cinsiyet dengesi ve kapsayıcı politikalar, bu sektörün hem ekonomik hem de toplumsal etkisini derinleştirecek kilit unsurlar arasında yer almaktadır. Kaynaklar Global Wind Energy Council (GWEC), 2024 WindEurope - Wind Energy in Europe: 2024 Statistics and the Outlook for 2025-2030 IRENA Renewable Capacity Statistics 2025 IEA Electricity 2025 - Analysis and Forecast to 2027 European Commission & WindEurope - Offshore Wind Energy: Progress and Outlook 2023 Dolunay Güçlüer Küpeli Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED) Yönetim Kurulu Üyesi Kaynak: 7DENİZ DERGİSİ
 
Geri
Üst