Ege'nin en eski köyü: İzmir’in 8.500 yıllık tarihi, doğal güzellikleri ve sakin atmosferiyle keşfedilmeyi bekliyor

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU - EGE TELGRAF/ İzmir, modern dünyanın hızla değişen yüzü ile tanınsa da bu büyüleyici şehri diğerlerinden ayıran en önemli özelliklerden biri, geçmişin derinliklerinden gelen sırlarıyla barındığı tarihtir. Şehir, sadece çağdaş yapıları ve büyüleyici sahilleriyle değil, aynı zamanda insanlık tarihinin en eski köylerinden birini, Yeşilova Höyüğü’nü de içinde taşıyor. Bu antik yerleşim, adeta Ege'nin yüzyıllardır korunan bir mücevheri gibi, zamanın ötesinde bir öykü anlatıyor. ZAMANIN DERİNLİKLERİNE YOLCULUK 2003 yılı, İzmir’in geçmişine dair bilinmeyen bir sırrın gün yüzüne çıktığı yıl oldu. Bornova ilçesinin sakinleri ve çevredeki arkeologlar, bir tesadüf sonucu bu muazzam arkeolojik alanı keşfettiler. Bir okul bahçesinde yapılan basit bir toprak kazısı, Ege'nin kalbinde tarihin derinliklerinden gelen bir yerleşimin izlerini açığa çıkardı. Ancak Yeşilova Höyüğü'nün yalnızca birkaç yıl önce keşfedilmesi, aslında buranın ne kadar eski ve değerli bir yerleşim olduğunun sadece başlangıcıydı. Yeşilova'nın sunduğu bu eski tarihler, İzmir’in bugün bildiğimiz yüzünü şekillendiren ilk toplumların da izlerini taşıyor. NEOLİTİK DÖNEMDEN ROMA DÖNEMİNE Yeşilova Höyüğü’nün her katmanı, farklı zaman dilimlerinden izler taşıyor. Neolitik Çağ’dan Roma Dönemi’ne kadar geniş bir yelpazede kültürlerin etkisi altında şekillenmiş bu alan, adeta tarihin bir zaman kapsülü gibi. Neolitik dönemin başlarında, yaklaşık 8 bin yıl önce, yerleşim alanına yerleşen ilk insanlar, taş temelli evler inşa etmişler ve bu evlerde yaşamaya başlamışlar. Zamanla, toprağın altında büyük bir keşif alanı ortaya çıktı. Burada yapılan kazılar, bölgedeki yerleşimlerin ve bu yerleşimlerdeki yaşamın izlerini detaylıca gün yüzüne çıkardı. Roma Dönemi’nin izleriyle birleşen Neolitik ve Tunç Çağı’ndan kalan kalıntılar, her yeni kazı katmanıyla daha da zenginleşiyor. Antik zamanlarda bu topraklarda, henüz bilmediğimiz bir dünyanın izleri yatıyor. Örneğin, bu bölgede keşfedilen taş temeller ve kalıcı yapılar, yerleşik hayata geçişin başlangıcını simgeliyor. MÖ. 6000-5700 yılları arasında, Neolitik dönemin en önemli yerleşimlerinden biri burada var olmuş ve sürekli olarak yeniden inşa edilmiş. İnsanların, bu bölgeyi terk etmeden önce büyük felaketlerle karşılaştığı da dikkat çekiyor. Bu felaketler, seller ve yangınlar gibi doğa olaylarının etkisiyle tarihin zaman içinde nasıl dönüştüğüne dair önemli bilgiler veriyor. YERLEŞİK YAŞAMIN İLK İZLERİ Neolitik döneme dair izler, özellikle Yeşilova'daki 4. Kat'ta oldukça yoğun. Burada yer alan taş temeller üzerine kurulan büyük boyutlu evler, toplulukların yalnızca barınmak için değil, aynı zamanda hayatta kalabilmek için de geliştirdikleri yapıların izlerini taşıyor. Bu dönemde, insanlar daha önce bilinmeyen bir hayat tarzını benimsemişler. Tarım ve hayvancılık, insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için temel ekonomiyi oluşturmuş. Tahıl üretimi, evcil hayvanların bakımı ve et tüketimi bu dönemin en önemli geçim kaynaklarından olmuş. İnsanlar, doğa ile uyumlu bir şekilde yaşamaya başlamış, ancak bu yerleşimler, aynı zamanda büyük felaketlere de tanıklık etmiş. Örneğin, Yeşilova'da bir yangın ve sonrasında gelen sel baskınları, yerleşimi terk etmelerine neden olmuş ve bu bölge bir süre ıssız kalmış. GÜNLÜK YAŞAM VE ÜRETİM Yeşilova’da yapılan kazılarda ortaya çıkan binlerce eser, bölgedeki insanların hayatlarına dair derinlemesine bilgi veriyor. Bulunan çakmak taşından yapılmış aletler, ok uçları ve bıçaklar, bu insanların avcılıkla uğraştıklarını ve taş teknolojilerini oldukça iyi kullandıklarını gösteriyor. Bunun dışında, tarımın yanı sıra hayvancılıkla da uğraşmışlar. Sığır kemikleri ve küçükbaş hayvan kemikleri, bölgenin gelişmiş bir hayvancılık kültürüne sahip olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, taş ve kemikten yapılmış deri işleme aletleri ve dokuma tezgahı ağırlıkları, bu toplumların tekstil ve deri işçiliğinde de ustalaştıklarını gösteriyor. Bu buluntular, Ege’nin en eski köyünün aslında çok daha derin bir kültür ve ekonomi yapısına sahip olduğunu gözler önüne seriyor. YEŞİLOVA’DA KÜLTÜREL ZENGİNLİK Yeşilova Höyüğü'nde yapılan kazılar sadece günlük yaşamın izlerini değil, aynı zamanda sanatsal ve kültürel mirası da gözler önüne seriyor. Mühürler, Anadolu parsı kabartmalı çanak çömlekler, her biri birer sanat eseri gibi… Bir mühür, 8200 yıl öncesine tarihleniyor ve üzerinde güneşi simgeleyen figürler bulunuyor. Bu, dönemin dini ve kültürel anlayışlarına dair oldukça önemli bir iz. Çömlekler ve taş oymalar, bu toplulukların sadece hayatta kalmakla kalmadığını, aynı zamanda sanata ve estetiğe de değer verdiklerini ortaya koyuyor. DOĞA VE TARİHİN BİRLEŞTİĞİ YER Bugün, Yeşilova Höyüğü, geçmişin izlerini arayanların ilgisini çekiyor. İzmir’in doğasına hayran kalan bir çok kişi, bu bölgeyi keşfetmek için yollarını düşürüyor. Kazı alanında düzenlenen etkinliklerle, 8.500 yıl önceki hayatın nasıl olduğunu görmek mümkün. Ziyaretçiler, tarihe tanıklık ederken aynı zamanda bu bölgenin doğasına da yakınlaşma fırsatı buluyorlar. Çevresindeki yeşil alanlar, Manda Çayı ve diğer doğal zenginlikler, Ege'nin kalbinde bir köyün nasıl hayat bulduğunu anlatıyor. Yeşilova, sadece bir arkeolojik alan değil, aynı zamanda bir zaman yolculuğuna çıkabileceğiniz, tarihi dokusu ve doğal güzellikleriyle hayranlık uyandıran bir keşif noktası. Yıllar önce, bu topraklarda yaşayan insanların izlerini takip etmek, insanın doğayla ve toplumla kurduğu ilk bağları yeniden anlamak için eşsiz bir fırsat.
 
Geri
Üst