Diş tedavilerinde öğürme refleksi sorunu tarih oluyor

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Diş hekimi koltuğuna oturduğunda şiddetli öğürme refleksi yaşayan hastalar için umut verici gelişmeler yaşanıyor. Türkiye'de her 100 hastadan yaklaşık 15’inde görülen bu refleks, yalnızca bir konfor sorunu değil; tedavilerin yarım kalmasına, genel anestezi gereksinimine, hatta ağız sağlığının ciddi şekilde bozulmasına yol açabiliyor. Ancak Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan’a göre, artık bu sorun etkili ve kişiselleştirilmiş yaklaşımlarla kontrol altına alınabiliyor. Psikolojik Değil, Fizyolojik Bir Sorun Prof. Dr. Özkan, öğürme refleksinin sadece psikolojik kaynaklı olmadığını, özellikle bazı sistemik hastalıkların bu durumu tetiklediğini belirtiyor. Gut hastalarında bağırsak duvarına saplanan ürik asit kristallerinin vagus siniri yoluyla beyin sapındaki öğürme merkezini uyardığını ifade eden Özkan, bu hastalarda diş tedavisi sırasında kontrol edilemeyen öğürme krizlerinin yaşanabileceğini aktarıyor. Bağırsak-beyin eksenine dikkat çeken Özkan, söz konusu refleksin vücuttaki iltihaplanma ve sinirsel uyarılarla ilişkili olduğunu vurguluyor. Diş Tedavisinde Yeni Dönem Başlıyor Geliştirilen yenilikçi yöntemlerle birlikte öğürme refleksi artık kontrol altına alınabiliyor. Özkan’ın önerdiği lazer destekli temassız tedavi, refleksi tetikleyen fiziksel temas, sıvı ve kokuları ortadan kaldırarak hastaya konforlu bir tedavi sunuyor. Kanamasız bir ortam sağlayan lazer teknolojisiyle çürük temizliği, kanal tedavisi ve implant işlemleri tek seansta tamamlanabiliyor. Bu sayede hastada kaygı seviyesi düşerken, işlem süresi de kısalıyor. Bir diğer dikkat çeken yöntem ise sessiz motorlu el aletlerinin kullanımı. Geleneksel cihazların çıkardığı yüksek ses yerine düşük desibelli mikromotorlarla tedavi gerçekleştirilmesi, hastanın rahatlamasını ve öğürme refleksinin yüzde 90 oranında azalmasını sağlıyor. Bu teknolojiler sayesinde diş hekimi koltuğunda geçirilen süre daha konforlu hale geliyor. Refleksi Baskılayan Klinik Teknikler Özkan, dil kökü ve yumuşak damak bölgesine uygulanan bölgesel anesteziyle öğürme hissinin baskılanabildiğini, sprey anesteziklerin ise refleksi tetikleyebileceği için kullanılmadığını söylüyor. Tedavi sırasında ağız açıklığının minimum düzeyde tutulması, dilin kontrollü şekilde sabitlenmesi ve dil ile boğaz temasının azaltılması da önemli teknikler arasında yer alıyor. Hastanın tedavi sırasında sık aralıklarla dinlendirilmesi de refleksin kontrol altına alınmasında kritik bir rol oynuyor. Bu uygulama, beynin stres merkezi olan hippokampusun uyarılmasını önleyerek öğürme krizlerinin önüne geçiyor. Ayrıca küçük başlıklı, narin el aletlerinin kullanımı sayesinde ağız içinde yabancı cisim hissi azalıyor ve dil ile temas minimuma indiriliyor. Tedavi Öncesi Hazırlık da Önemli Prof. Dr. Özkan, tedavi öncesinde hastaların hafif bir öğünle gelmesini, burun tıkanıklığı varsa deniz suyu spreyiyle açılmasını ve diyafram nefesi almayı öğrenmesini öneriyor. Ayrıca seans sırasında burundan yavaş nefes almanın, kaygıların ise hekimle açıkça paylaşılmasının tedavi sürecine olumlu katkı sağladığını belirtiyor. Refleksle Baş Etmek Artık Mümkün Özkan’a göre geliştirilen bu multidisipliner ve kişiye özel yaklaşımlar sayesinde öğürme refleksi artık diş tedavilerinin önünde bir engel değil. Yapılan klinik uygulamalarda refleksin yüzde 83’e varan oranda baskılandığını belirten Özkan, hastaların korkularını yenebildiğini ve birçok işlemin tek seansta tamamlanabildiğini söylüyor. Bu da hem hastanın yaşam kalitesini artırıyor hem de ağız ve diş sağlığını koruma konusunda önemli bir adım anlamına geliyor.
 
Geri
Üst