A
Admin
Yönetici
Yönetici
Osmanlı Devleti'nin gayri-Müslim tebaasının çocuk ve gençlerini toplayarak, Türkleştirme ve Müslümanlaştırma süreci ile nitelikli bir eğitim vererek ve eğitimleri esnasında çeşitli vazifeler ile idari görevlerde veya yeniçeri ordusunda hizmet etmeye hazır hâle getirdiği sistemin adıdır… Sistem yüzyıllar boyunca olumlu sonuçlar vererek yürüdü ve başarılı oldu… Ancak emperyalist batı yeni sömürge bölgelerinin keşfi ile güçlenip Osmanlı zayıflamaya başlayınca süreç tersine döndü… Osmanlı’yı iyi analiz eden ve hala etmeye devam eden batı bu sistemi kendine göre silah olarak yeniden yapılandırdı… Yetişmiş insan ve iman gücü ile mücadele etmekte başarılı olamayacağını idrak edince bunu uygulamaya koydu… İkiyüzyıldır her yeni kuşak biraz daha özünden ve kökünden uzaklaştırılıp batı hayranlığı ve İslam’a mesafeli duruş zerk edilerek yetiştirildi… Her bir sonraki kuşağın dejenerasyonunda hep bir önceki kuşağın pek çok saik ile bu devşirme operasyonuna göz yummasının ve yol vermesinin payı büyüktür… Devşirilmenin altyapısı da doğal olarak eğitim alanında oluşturuldu… Kamuda da, özelde de eğitim kurumları ele geçirildi… İslam’a ve geçmişine nefret, batı hayranlığı, ezik ve köle ruhluluk hep okullarda öğretildi… Hala daha öyle değil mi?.. Temsili çarşaflı kadının çarşafını yırtarak içinden mini etekli modern(!) batının metalaştırdığı kadın gösterisi hala ilkokul birden itibaren zihinlere kazınmıyor mu?… Beşbin yıllık kadim ve güçlü bir tarihin mirasçısı olduğumuzdan kat kat fazla devşirilme tarihimiz okutulmuyor mu ilkokuldan üniversiteye?.. Ve bizler… Bir öncesi kuşaklar… Gözümüzün önünde açıkça icra edilen bu devşirilme operasyonuna bırakın yol vermeyi alkışlar ile destek vermiyor muyuz?… Mütedeyyin(!) aileler mezuniyet törenlerinde, balolarında giyinmeyi unutmuş kızlarını gözyaşları içinde avuçlarını patlatırlarcasına alkışlamıyor mu?… Yine… Son ikiyüzyılın en müreffeh dönemini yaşadığımız şu dönemde şükürden ziyade lüksün ve israfın ölçüsünü kaçıran ve maddiyata sürekli itibar kazandıran davranışlar sergileyen bizler değil miyiz?.. Güya(!)… Canımızdan çok sevdiğimiz evlatlarımızın iki cihanlarını da berbad etmelerini sevinç gözyaşları eşliğinde biz desteklemiyor muyuz?.. Varlıkla, tokluk ile zulüm ile imtihan aslında en zoru imiş meğer… Fakirin, açın, mazlumun sığınacağı tek Allah CCı var nihayetinde… Fakat bunlardan kurtulduğu anda Allah CC şükretmek yerine … O’nun buna vesile kıldıklarına tapınmayı seçiyor nefs… Paran arttıkça nefsin azar, hayra değil nefsini doyurmaya koşmaya başlarsın… Biz de öyle olmadık mı?… Bizi içine soktukları bu fasit daireyi çözemiyoruz… Tıpkı suyu ısıtılan kurbağa misali… Nasıl mı?… Bir kurbağayı kaynayan suya koyarsanız, çılgınca zıplayarak kaptan çıkmaya çalışacaktır… Fakat eğer onu ılık suya koyar ve suyu yavaşça ısıtırsanız, suyun içinde uslu uslu oturacaktır… Su yavaşça ısındıkça, kurbağa rahat bir uyuşukluk haline geçecektir… Kendimizden başka suçlu aramayalım… Şeytan işini yapıyor… Suç şeytanda değil ona uyanda… AZ DA SAĞLIK… Akıllı ilaç ismi ticari bir slogandır. Akıllı ilaç diye bir şey yoktur. Dünyanın en akıllı adamlarını çalıştıran akıllı şirketler vardır. Unutmayın... Doğru kullanılan her ilaç akıllı ilaçtır… ESKİLERDEN… Yazın harmana ve Kuran kursuna giden çocuklar okullar açıldığında tatile denize giden arkadaşları ve öğretmenleri tarafından istihza ve küçümseme içeren bakışlar ile karşılanırdı…