A
Admin
Yönetici
Yönetici
Ahmet buğra TOKMAKOĞLU-EGETELGRAF/Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı, tarihi geçmişi M.Ö. 6. yüzyıla kadar uzanan önemli antik yerleşimlerden biri. Antik dönemde "Apollonia ad Rhyndacum" olarak anılan bu bölgenin ismi, ışık tanrısı Apollon’dan geliyor. Anadolu'da Apollonia adını taşıyan dokuz farklı şehirden biri olan Gölyazı, adını Apolyont (Uluabat) Gölü’nü besleyen Rhyndacus Irmağı’ndan alıyor. SİKKELERLE AYDINLANAN TARİHİ Roma döneminde gelişimini sürdüren Gölyazı, Bizans döneminde dini yapılarla ön plana çıktı. Bölgeye dair elde edilen tarihî veriler, arkeolojik kazılar kadar burada bulunan antik sikkelerden de elde ediliyor. M.Ö. 1. yüzyıla ait kerevit kabartmalı sikkeler ve Bizans imparatorluk dönemine ait birçok para örneği bu alanda bulundu. OSMANLI DÖNEMİNDEKİ DEĞİŞİM 1303 yılında gerçekleşen Dimboz Zaferi sonrası Osman Gazi’nin yönetimine geçen Gölyazı, Türkleşmeye başladı. Bölgedeki Alyos ve Manastır adalarında Bizans dönemine ait kalıntılar hâlâ görülebiliyor. Aynı şekilde “Deliktaş” adıyla bilinen yapı, “Taş Kapı” olarak anılan antik kale kalıntıları, Kız Adası’ndaki Apollon Tapınağı ve yarımadayı çevreleyen surlar önemli tarihî kalıntılar arasında yer alıyor. KÜLTÜREL MİRAS VE MÜBADELE DÖNEMİ Bir dönem Rum nüfusun yoğun olarak yaşadığı Gölyazı, 1924 yılında yapılan mübadeleyle Selanik’ten gelen Türk göçmenlere ev sahipliği yaptı. Bugün köyde bu mübadele döneminin izleri hâlâ görülüyor. Osmanlı döneminde Türk ve Rumların bir arada yaşadığı köyde 19. yüzyılda inşa edilen Hagios Georgios Kilisesi ve Manastır Adası’ndaki Hagios Konstantinos Manastırı Kilisesi bölgenin önemli yapıları arasında. TAMAMI SİT ALANI Gölyazı ve çevresi, arkeolojik ve doğal sit alanı ilan edilerek koruma altına alındı. Bu bölgede yapım tarihi bilinmeyen bir cami ve hamam da bulunuyor. Aynı zamanda Uluabat Gölü’nün sembolü haline gelen nilüfer çiçekleri, bu doğal alanı daha da özel kılıyor. AĞLAYAN ÇINAR VE GÖL MANZARASI Gölyazı’nın girişinde yer alan ve yaklaşık 750 yaşında olduğu belirtilen “ağlayan çınar”, haftanın belirli günlerinde gövdesinden akan kırmızımsı sıvı nedeniyle bu isimle anılıyor. Çınar ağacı, koruma altında ve köyün simgelerinden biri. TARIM, BALIKÇILIK VE TURİZM Köyde yaşayan halkın geçim kaynağını tarım, balıkçılık ve turizm oluşturuyor. Göldeki turna ve sazan balıkları mezatla satılırken, geçmişte simge haline gelen kerevit türü artık sadece anlatımlarda yer buluyor. Gölde ayrıca “Feki” adı verilen küçük balık türü de yaşıyor. DOĞAYLA İÇ İÇE BİR YAŞAM Gölyazı'nın Arnavut kaldırımlı dar sokakları, göl kıyısında dizilmiş küçük lokantaları, geleneksel fırınlarında pişen köy ekmekleri ve sandallarla balık avlayan kadınları, yerleşimin doğal ve kültürel dokusunu yansıtıyor. ZAMBAK TEPESİNDEN GÜNBATIMI Göl üzerindeki adalarda su çekildikçe ortaya çıkan söğüt kökleri ve sur kalıntıları, ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Özellikle günbatımını izlemek için en çok tercih edilen nokta Zambak Tepesi. GÖLYAZI’YA NASIL GİDİLİR? Bursa’ya 42 kilometre uzaklıktaki Gölyazı’ya ulaşmak için Bursa-İzmir karayolunun 37. kilometresinde güneye doğru sapmak gerekiyor. Uluabat Gölü’nü geçtikten yaklaşık 5 kilometre sonra Gölyazı tabelası görünür. İzmir yönünden gelenler ise gölü geçtikten sonra 25-30 kilometre sonra sağa dönerek ulaşabiliyor.