Bu kepazelikler yetmiyor mu?

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
ABD’de uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan Henry Kissinger: “Bizler Amerika olarak neden çok güçlüyüz biliyor musunuz?” dedikten sonra devam ediyor: “Bizler Amerika olarak aramızdaki vatan hainlerini çabuk öldürürüz. Dünyanın diğer birçok ülkelerindeki vatan hainlerini ise kahramana dönüştürerek ülkelerinde önemli yerlere getiririz. Ondan sonra talimatlarımıza uydurmaya mecbur ederiz.” Talimatlarına uymayan ülkeleri de, insan hakları, hukuk devleti, demokrasi diyerek askeri müdahalelerle hizaya çeker. Nitekim ABD günümüze kadar aşağı yukarı 48 ülkeye müdahalede bulunmuştur. O ülkelerin yer altı ve yerüstü tüm kıymetli madenlerini ülkesine kanalize etmiştir. Milli menfaatleri gereği hareket eden ülkelere karşı ihtilaller, darbeler yaptırır. Ülkemizde icra edilen 27.05.1960 darbesi, 12 Eylül 1980 ihtilali bu amaçla yapılmıştır. Kendilerine direnen hükümetlerin de, içteki işbirlikçileriyle birlikte post-modern darbe yaptırarak, önleri kesilmiştir. Daha sonra kendilerine hizmete amade partileri kurdurarak, hükümet olmalarını sağlamıştır. Ülkemiz siyasetinde bunu ayne’l yakin gördük. Nitekim Milli Görüşün dört partisini kapattırmışlardır. Sonra da “Bana ne Amerika’dan” feryadında bulunan merhum Erbakan’ın Refah-Yol 54. Hükümetini yıktırarak, yerine Ak Partinin kurulmasını sağladılar. Böylece işbaşı yaptırdıkları hükümetleri taşeron olarak kullanmaya başladılar. Nitekim CIA’nın Ankara büro şefi olan Paul Henze, 2006’da, Beyaz Saraya sunduğu raporda aynen ve bizi teyit eder tarzda bir beyanda bulunmuştur. Şöyle ki: “Türkiye’nin bu şekliyle Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olmalıyız. Ülkeyi kuranlar denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar. Hükümeti ikna ettiğimizde Meclis, Meclisi ikna ettiğimizde ordu, orduyu ikna ettiğimizde yargı karşımıza çıkıyor. Eğer Amerikan çıkarı Türkiye’de bir federal devlet kurulması ise, mutlaka ve öncelikle yargı, ordu, Meclis ve hükümeti tek elde toplayan Başkanlık rejimine geçilmelidir. Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır. Eğer o bir kişi Amerikan çıkarlarına yardım etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak Amerika için sorun olmaz.” Görüldüğü gibi, Başkanlık Sistemi, bir nevi ABD’nin talimatı sonucunda yapılan Anayasa değişikliği ile milletimize ve parlamentomuza yutturulmuştur. Aksi yapılabilir miydi? Elbette hayır. Çünkü Ak Parti Amerika’nın kurgulamalarıyla kurulmuştur. Süreç de, belirtildiği şekilde realize edilmiştir. Aksini düşünmek zordur. Zira ABD’nin elinde balyoz bulunmaktadır. Şöyle ki: ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo dediği gibi: “İslam ülkelerinin liderlerini ikna etmek çok kolay. Gizli banka hesaplarını söylememiz onlara yetiyor. Çünkü ipleri bizim elimizde(dir).” Onun için bu liderlerin hiçbirisinin, ABD’nin beyanlarına, isteklerine hayır diyebilme cesareti yoktur. Merhum Aytunç Altındal, daha 3 Kasım 2002 tarihinde: “Amerika ve İsrail, Erdoğan’ın ve AKP’nin başa gelmesini istiyorlar. Ak Partinin gelmesi İsrail’in güvenliği olacak” diye yazmış, anlatmış ve sonuç da belirttiği gibi olmuştur. Yani ABD bir veriyorsa, yüz istiyor. Onun için bu ülkelerin başkanlarını dilediğinde azarlayabiliyor, bazılarına da ‘aptal olma’ diyebiliyor. Dünya liderimiz de bu hakarete karşı sadece susuyor. Çünkü onlar talep ediyor, bizimkiler de realize ediyor. Maalesef şahsiyetli dış politikamız yoktur. Böyle bir ülkenin bağımsızım demesi elbette mümkün değildir. Zira güçlü olan kanun koyar, güçsüz olan ülkeler de onlara uyar. Bu kepazelikler yetmiyor mu? Rahman ve Rahim, Kadir ve Muktedir, Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz. Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 08.05.2025
 
Geri
Üst