A
Admin
Yönetici
Yönetici
Erzincan’ın Kemaliye ilçesine özgü, 120 farklı bitkiden oluşan geleneksel baharat "zetrin", hem üretim süreci hem de kullanım şekliyle görenleri ve tadanları şaşırtıyor. Yüzyıllardır bölge halkı tarafından yapılan bu özel karışım, sadece belirli yiyeceklerle tüketiliyor ve pişmiş yemeklerde kesinlikle kullanılmıyor. Marttan Kasım’a Uzanan Doğal Hasat Süreci Zetrinin yapımı, yılın büyük bir bölümünü kapsayan titiz bir toplama ve hazırlama sürecine dayanıyor. Mart ayında başlayan bitki toplama süreci, kasım ayına kadar devam ediyor. Munzur Dağları’nın etekleri ve Sarıçiçek Yaylası gibi zengin floraya sahip bölgelerden toplanan bitkiler, doğrudan güneşe maruz bırakılmadan gölgede kurutuluyor. Bu uzun soluklu süreç, zetrine hem şifalı hem de aromatik özellikler kazandırıyor. Geleneksel Ezme Tekniğinden Modern Yöntemlere Eskiden taş dibeklerde ezilerek karıştırılan kurutulmuş bitkiler, günümüzde modern tekniklerle öğütülse de zetrinin özü değişmiyor. Karışım haline getirilen zetrin, özellikle Kemaliye’ye özgü taş fırın ekmeğiyle birlikte ıslatılarak ya da taze peynire serpilerek tüketiliyor. Zeytinyağına karıştırılarak meze olarak da sofralarda yer buluyor. “Pişen Yemeğe Konmaz, Soğuk Lezzetlere Yakışır” Zetrin üreticisi Osman Birler, bu özel baharatın nasıl kullanılacağı konusunda uyarıyor. Dededen kalma tarifi 20 yıldır yaşatan Birler, “Zetrin pişmiş yemeklere asla konmaz. Sıcakla temas ettiğinde tadı bozulur. Lezzeti ve faydası için sadece ekmek, peynir ve salatalarda kullanılmalıdır” diyor. Birler’in de vurguladığı gibi zetrin, Anadolu'nun soğuk lezzetlerinde gizlenen bir hazine niteliğinde. Yöresel Miras Yok Olma Tehlikesiyle Karşı Karşıya Zetrin üretimi bugün yalnızca birkaç kişi tarafından sürdürülüyor. Geleneksel bilgilerle aktarılan bu el emeği ürün, hem kültürel bir miras hem de doğanın insanlara sunduğu özel bir lezzet olarak dikkat çekiyor. Ancak bu eşsiz baharatın yok olmaması için genç nesillerin bu geleneğe sahip çıkması gerektiği ifade ediliyor. (Gerçekgündem)