A
Admin
Yönetici
Yönetici
Bilim dünyası, ardı ardına kuraklık uyarıları yapıyor. İklim değişikliğinin kentlerin su kaynaklarını önemli ölçüde etkilediğini ifade eden Prof. Dr. Meltem İnce Yenilmez, İzmir özelinde yaptığı değerlendirmede, “Barajlardaki su seviyeleri geçmiş yıllara kıyasla kritik seviyelere inmiş durumda. İzmir, acil önlemler alınmaz ve halk bilinçlendirilmezse susuzlukla yüzleşebilir.İklim krizi etkisi son yıllarda tüm dünyayı etkileyen iklim krizi, İzmir'de de kendini gösteriyor. Meteorolojik veriler, İzmir'in son on yıla kıyasla aldığı yağış miktarında önemli bir düşüş olduğu yönünde. Özellikle kış aylarında beklenen yağmur miktarının yetersiz kalması, şehrin su ihtiyacını karşılayan barajların doluluk oranlarını önemli ölçüde azalttı. Barajların doluluk oranları, önceki yıllarda ortalama % 70-80 seviyelerindeyken şu anda % 30-40 seviyelerinde. Örneğin, Tahtalı Barajı'nda doluluk oranı geçen yıl bu dönemde yüzde 25 seviyesindeyken bu yıl yüzde 10,6’ya düşmüş durumda. Bu önümüzdeki aylarda su temininde önemli sorunların ortaya çıkabileceğini gösteriyor” diye konuştu. 2024 yılında paylaşılan bilgiye göre İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, su tasarrufu sağlamak amacıyla kent genelindeki parklarda ve bahçelerde akıllı sulama sistemine geçtiğini hatırlatan Prof.Yenilmez, şunları söyledi: “Su tüketimini en az yüzde 30 oranında azaltacak olan bu sistem tüm parklara ve bahçelere uygulandığında yılda 1,5 milyon metreküp su tasarrufu sağlanması bekleniyordu. Lakin su kıtlığı riski her geçen gün artarken, Sünger Kent İzmir Projesi kapsamında yürütülen yağmur suyu hasadı ve ek olarak gri su sistemleri ve damlama sulama gibi yöntemlerin yaygınlaştırılması, su tasarrufu için alternatif sulama projelerin ve yöntemlerinin bulunması gerekliliği İzmir için kaçınılmaz hale gelmektedir. Artık her damla önemli. İzmir'in su geleceği, belediyenin alacağı önlemlerle sınırlı değildir. Su tasarrufu konusunda daha fazla insanın bilinçlenmesi ve bireysel düzeyde alınacak önlemlerin yaygınlaştırılması çok önemlidir. Genel olarak, basit görünen şeyler, örneğin duş sürelerini kısaltmak, bulaşık ve çamaşır makinelerinin tamamen dolu olması ve muslukların açık bırakılmaması, büyük bir fark yaratabilir. İklim kriziyle birlikte suyun sınırsız bir kaynak olmadığı gerçeği daha da netleşiyor. Gelecek nesillere yaşanabilir bir İzmir bırakmak istiyorsak, herkesin suyun değerini anlaması ve ona göre yaşam tarzını tekrardan şekillendirmesi gerekiyor. Çünkü su, yaşamın ta kendisi haline geldi.”