Basit bir baş ağrısıyla başlıyor: Uzmanı sessiz katile karşı uyardı

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Basit bir baş ağrısıyla başlıyor: Uzmanı sessiz katile karşı uyardı

Günlük yaşantıda çoğu zaman farkına varmadığımız bir hastalık hipertansiyon. Üstelik ona sessiz katil benzetmesi bile yapılıyor. Çünkü belirti vermeden yıllarca damarları yıpratabiliyor. Peki tansiyon organlara nasıl zarar veriyor, damar yapısını nasıl bozuyor ve nelerden şüphelenmek gerek? Zeynepgül Alp NTVRadyo’da yayınlanan Doktor Bana Doğruyu Söyle programında Kardiyoloji Uzmanı Demet Erciyes'e sordu.

RlR9FxK2rkmJdcQGy0jQ4Q.jpg

Dr. Demet Erciyes: Hipertansiyonda kanın basıncı artıyor. Kalp biliyorsunuz pompa vazifesi görüyor. Bütün vücudumuza kanı pompalayan organ, damarların içinde bunu iletiyor. Biz tansiyonu kanın damarlara, damar duvarına yaptığı basınç olarak ölçüyoruz. Eğer basınç fazlaysa hipertansiyon söz konusu. Yüksek tansiyon bizim istemediğimiz bir durum. Çünkü damarları yıpratıyor. Şöyle düşünün; bir borunun içinde geçen suyun boruya uyguladığı basınç, tazyik söz konusu. Bu mekanik bir hasar bırakıyor damar duvarında. Yaşla birlikte nasıl cildimiz sarkıyor, elastiklik azalıyorsa damarlarımız da yaşlanıyor. Ama böyle bir mekanik bir stres söz konusuysa, bu damarlardaki sertleşme, yapısındaki bozulma daha çabuk oluyor tabii ki.
L208XGb7nEO7Buw6qxkszQ.jpg

Dr. Demet Erciyes: Aslında damarlarımız da bir canlı organımız bizim. Kardiyolojik açıdan damarın iç yüzünü döşeyen endotel dediğimiz bir tabaka var. Bu damar tıkanıklığı vesaire hep bu tabakada gerçekleşiyor ve ona çok önem veriyoruz. Çünkü canlı bir doku ve her şey onun üzerinde rol oynuyor. Dikkat edeceğimiz şey başlangıçta hipertansiyon tabii. Yani tansiyonumuzu iyi kontrol edeceğiz. Yüksek tansiyon söz konusuysa eğer mutlaka ilaç kullanacağız. Bununla ilgili tedbirlerimizi alacağız ama sağlıklı besleneceğiz, sağlıklı yaşayacağız. Bu damarların genç kalması, sağlıklı olması, tüm vücudumuzun ve bünyenin genç kalmasıyla da yakından alakalı. Çünkü cildimizi de besleyen, onun canlı olmasını, genç kalmasını sağlayan ve ona giden damarlar. Bu bütün vücudumuzda çok yaygın bir yer kaplıyor.
nQ7DvTWkAUaYgfzrybtbOw.jpg

Dr. Demet Erciyes: Çok güzel bir şeye değindiniz. Çok sinsi bir hastalık. Ölçmeden bilemiyoruz biz tansiyonun yüksek olduğunu. Basit bir baş ağrısıyla başlıyor. Ama bu baş ağrısını yapan bin tane sebep var ve insanların genelde aklına hipertansiyon gelmiyor. 'Uykusuz kaldım, çok yoruldum, gözümü yordum' vesaire gibi farklı sebeplere bağlıyorlar bu baş ağrısını. Bir kere özellikle enseden başlayan, sabahları olan baş ağrılarında, mutlaka o ağrı anında tansiyonu bir ölçmek lazım. Bunun dışında atipik bir göğüs ağrısı da olabiliyor, sırt ağrısı da olabiliyor, baş dönmesi de olabiliyor. Bazen burun kanaması şeklinde kendini gösterebiliyor. Görmede bozukluklar olabiliyor. Çarpıntı, çabuk yorulma, nefes darlığı, kulak çınlaması… Bunlar hep tansiyon ile ilgili olabilecek belirtiler. Bir kere böyle belirtiler olduğu zaman mutlaka tansiyonu bir takibe almak lazım. Bir kere ölçmekle de olmuyor.
FAtnaqK4ZUqzXqC0h8g5Qg.jpg

Dr. Demet Erciyes: Tabii, yani ne zaman? Mesela tansiyonun fizyolojik olarak yüksek olduğu zamanlar olabilir. Yorulduğumuz zaman, sıkıldığımız zaman, heyecanlandığımız zaman bir miktar artar. Ama hipertansiyon söz konusuysa bu artış biraz sebat eder, daha sık olur veya çok daha fazla yükselir. Biz genelde normal tansiyona 12-8 diyebiliriz. Bu 14-8 ve üzerine çıktığı zaman yüksek tansiyondan bahsetmek gerekiyor. Yakın takip gerektirir bunu. Bazen hastaya tansiyon holteri takarız. Bu çok faydalı bir tetkik. Çünkü, uykuda tansiyon yükselebiliyor. Kişi bunu hadi gündüz başı ağrıyınca tansiyonunu ölçtü, yüksek olduğunu anladı diyelim. Ama uykuda da çıkıyorsa bu daha da tehlikeli olabilir.
x1gFz0JpUUOaAv-E2wvQAQ.jpg

Dr. Demet Erciyes: Mevsim geçişleri demin bahsettiğim gibi özellikle yazın ve kışın hakikaten genelde takip ettiğimiz hastalardan bunu çok net gözlemliyoruz. Kışın daha çok yükseliyor tansiyon, yazın da düşüyor. Bu sıcaklıkla alakalı, ter kaybıyla, tuz kaybıyla alakalı diyelim. Mevsim geçişi vücuda bir değişiklik göstergesi olarak, bir nevi stres yükü de veriyor olabilir.
wtpb8XvLJUGGoq7HwMwoSg.jpg

Dr. Demet Erciyes: Yüksek tansiyon kolesterolü yükseltmiyor ama kolesterol damar yapısını bozduğu için yüksek tansiyona zemin hazırlıyor. Yüksek tansiyon da damarın iç yapısını bozuyor. Plakların oluşumunu kolaylaştırıyor. Orada küçük pürüzler, yırtıklar ortaya çıkarıyor ve bu plakların oradaki oluşumunu kolaylaştırıyor. Nedir bu plaklar? Dr. Demet Erciyes: Işte içinde kolesterol var, bağ dokusu hücreleri var, kalsiyum bir sürü şey var. Yüksek kolesterol de özellikle bu damar iç yüzeyine yapışarak, tansiyondan aldığı destekle, daha kolay plak oluşturuyor ve damar tıkanıklığına sebebiyet veriyor. Yani yumurta tavuk hikayesine benziyor, ikisi de birbirini destekliyor. Kolesterol yüksek tansiyonun damar tıkanıklığını kolaylaştırıyor. Tansiyon da bu kolesterolün buraya birikerek plak oluşumunu kolaylaştırıyor.
h0POFHMrXkiAaGf0htIspg.jpg

Peki diyabet bu noktada nerede duruyor? Dr. Demet Erciyes: Evet, diyabet de damarları bozuyor. Aynı şekilde hiçbir zaman fazla şeker tüketimini önermiyoruz. Önce tip 2 diyabette insülin direnci sonra da bunun yerleşmesi ile birlikte zamanla damarlarda, damarın yapısında diyabete bağlı olarak birtakım bozulmaları görüyoruz. Yüksek tansiyonla birlikte yine bizim o korktuğumuz ateroskleroz sürecini daha da hızlandırarak damar tıkanıklığına ve bunun akabinde olabilecek hastalıklara yol açıyor. Yani diyabetli hipertansiyon birlikte hareket ederek bizim yaşamımızı kısaltıyorlar maalesef ve dolayısıyla aslında organlarımız da etkileniyor ve özellikle böbrekler, beyin, kalp, gözler en çok etkilenen organlar olduğunu biliyoruz.
ip37MSUfIkS_m3LWrGhTUA.jpg

Birçok hastalıkta olduğu gibi erken teşhis tedavi için etkili ve önemli. Erken teşhis konusunu yine soralım hocam. En erken kaç yaşta rastlanıyor? Dr. Demet Erciyes: Aslında ilk belirti baş ağrısı. En çok baş ağrısı, başta bir basınç hissi, sırt ağrısı, göğüs ağrısı. Şuna dikkat etmeli zamanla, eğer baş ağrısı önemsenmezse tansiyon çok yükseldiği halde kişi baş ağrısını hissetmiyor. Yani vücut buna alışıyor bir nevi. Mesela geliyor hastamız, tansiyonunu ölçüyorum 18. 'Hiçbir şikayetim yok' diyor. Çünkü ilk başlangıçta belki bunu vermiş ama zamanla bu iyice vücut alışmış. En tehlikelisi bu aslında. Daha daha da yükselerek, bu sefer beyinde ciddi bir probleme yol açarak veya zaman içerisinde bu damarlara yaptığı zararla birlikte daha dramatik bir şekilde o hasta karşımıza gelebiliyor. Anne de baba da yüksek tansiyon varsa bu kişilerin uyanık olmasında fayda var. Çevresel faktörler çok önemli, beslenme tarzı, yaşam tarzı, stresli bir işte çalışmak, bunlar önemli risk faktörleri. Çoğu zaman ileri yani 35-40 yaşından sonra 50 yaşından ileri yaşlarda ortaya çıkabiliyor. Fakat hipertansiyon kimi zaman çocukta da çok daha genç yaşta da karşımıza gelebiliyor. O zaman sekonder yani esas farklı bir sebep aramamız daha doğru. Çok erken yaşta karşımıza çıkarsa örneğin böbreklerinde darlık olabilir, doğuştan bir darlık olabilir. Mutlaka böbreklere bakmak lazım.
 
Geri
Üst