A
Admin
Yönetici
Yönetici
Azgınlaşıyoruz! Sürekli mal biriktiriyoruz veya biriktirmek için çaba içerisine giriyoruz, hiç durmadan duraksamadan ölmeyecekmiş gibi. Sonu nereye varacak? Varılacak yeri herkes biliyor ama bilmemezlikten geliyor, bilgi nefislerimize ağır geliyor… Bu bilginin yükünü kaldıramıyoruz, bunun gerçekliği gözlerimizin önüne geldiğinde de gözlerimizi bu gerçeklikten hızla kaçırıyoruz. Bilgiyi çarpıtıyoruz, ona değişik anlamlar vererek. Bu yetmeyince var olan durumumuza yeni yeni anlamlar yükleyerek, tatmin olmayacağını bilmemize rağmen, fıtratımızı tatmin etmeye, oluşan bu cahillikle fıtratımızı kandırmaya çalışıyoruz. Kendi kendimizi aldatıyoruz. Çünkü bizler doyumsusuz. Evet bizler, paylaşmayı da sevmiyoruz, elimizdekini kaybetme korkusu ile ona sımsıkı sarılıp, sürekli üst üste koyuyoruz. Paradan ve mallardan oluşan kuleleri hızla yükseltiyoruz, farkına varmadığımız veya unuttuğumuz ise bu kulelerin bizi ulaştıracağı yerdir. Çok kötü ama gerçek şu ki; Maddenin gücüne teslim olup, onun terbiyesi ve yönlendirmesi ile ona itaat etmiş durumdayız. Kısacası onu hayatımız da Rabb olarak kabullenmiş durumdayız. O, ne derse, bize nasıl bir istikamet çizerse, itirazsız ve heyecanla o yöne doğru koşar adım gitmekteyiz. Bilinçli ama cahil bir şekilde; inanarak, isteyerek ve arzulayarak. Evet bizler, hepimiz bahçe sahibleri gibi davranıyoruz. Kazançlarımızı gözlerden kaçırıyoruz. Sadece ve sadece kendimiz için fayda sağlamasını bekliyoruz, az yada çok. Onun için azdıkça azıyoruz, toplum olarak hepimiz bu yöndeyiz. Bu gidişatın bizleri sürüklediği yeri, herkesin görmesine ve öyle yada böyle ifade etmesine rağmen, hiç kimse geri adım atmamakta. Bizlere ne oluyor diye kimse haykırmamaktadır. Bunun sonu bizim adımıza, insanlık adına hüsrandır, felakettir ve azaptır. Tarihin her döneminde bu tekerrür etmiştir, insanlık ne zaman azmış ise sonucunda felaketlerle karşı karşıya gelmiştir. Bu azgınlığın niteliği ve niceliği değişmekle beraber, isimlendirmesi farklılık göstermesine rağmen, vardığı yer her zaman aynı olmuştur. Bu akıbet kaçınılmazdır. Günümüzde de bu anlamda ki azgınlığa en genel anlamıyla “kapitalizm” denmekte, bu düşünce yapısı insanlığın hayatına şekil vermektedir. İnsanlık, ne kadar da kahrolsun diye haykırsa da, insanın pratiği hiç bir şekilde kahrolsun dememekte aksine yaşasın kapitalizm demektedir. Tam da burada kaçırdığımız husus, bu düşüncenin salt bir düşünce olarak algılanmasıdır. Salt bir düşünce ve akım gibi dursa da, aslında bu fiili durum, her bir inancın, düşüncenin, …izmin içerisine yerleşmiş bir virüs misali, insanı kemire kemire kendisine teslim almış, almakta olan, nefsi azgınlığın günümüzdeki kurumsal pratiğinin adıdır. Kurumsal düşüncenin ve yapının dışındayız desek de tamda içindeyiz ve onu yaşıyoruz. Üzgünüm ama herbirimizin düşüncesine ve eylemlerine yerleşmiş bir durumdadır bu pratiklik. Her birimiz, bu gerçekliğin insanlık için kötülüğünü ifade etsek de etmesek de, bu pratik durumun içerisindeyiz ve iliklerimize kadar bunu hissetmekdeyiz. Günün sonunda bu gerçeklik, bizim hayatımıza şekil vermektedir. Maalesef çok küçük bir azınlık dışında, bu pratik durumun karşısında direnememekteyiz. Kapitalizm, sürekli bizlerin önüne altından buzağıları koyarak , peşinden koşmamızı ve ona ulaşmamızı, ona ulaşınca mutluluğun ve refahın bizlere ulaşacağını hedefletmektedir. Gelin hep beraber kendimizden başlayarak bu pratik durumun içersinden buzağıları kırarak çıkalım. Paylaşalım, yardımlaşalım, infak ederek, mal ve mülk biriktirmeyi bırakarak yol yürüyelim. Daha, daha diyerek kuleler kurmaya çalışmayalım. Burdan şu anlaşılmasın, gücü elde etmeye çalışmak kötü olan değil, bu gücü elde ederken bölüşümü yapmamak ve elde ettikten sonra onu insanlığın faydasına kullanmamak kötü olandır. Gelin iyilik adına yeryüzünde yer alalım ve yeryüzünü iyilik adına imar edelim, insanlığa ve tabiata sürekli fayda sağlayalım. Bir kazanıp, iyilik adına bir harcayalım ki, iki kazanıp yine iyilik adına iki harcama gücü elimize geçsin. Böylelikle refaha ve huzura erelim. Bunu hedeflemez isek sonu hüsrandır ve tarih tekerrür edecektir ve bizleri bekleyen son da azaptır. Tamda günümüzdeki durum bu şekildedir, kazandıkça kazanan fakat iyilik adına değil kötülük adına harcayan birer fertler olduk. Ve bunun sonunda azap gerçekliği de bizim için kaçınılmaz bir sondur. Ne zaman ki gelinmiş olan bu durumdan uyanırız, gerisingeri dönüş yaparak, fıtratımızı tatmin etmeyen tüm sahte duygu ve düşünceleri kalbimizin derinliklerinden atarız, işte o zaman bu felaketlerle karşı karşıya gelmeyiz. Buna emin olun. Her birimiz ölümü ve sonrasını hiçbir şekilde gözardı etmememiz gerekiyor. Yaşanılan hiçbir şeyin ölüm sonrası karşılığının olmadığını düşünmemiz gerekiyor. Gelin, sesli olarak kahrolsun kapitalizm dediğimiz kadar fiili olarak kapitalizmi hayatımızdan çıkaralım. Gelin, Rabbimizi birleyerek onun terbiyesi dışındaki terbiye edicilerin hiçbirisini kabul etmeyelim. Dosdoğru Onu, vekil tayin edelim. T.K. @kul6303839