Bahane tüccarı

A

Admin

Yönetici
Yönetici
Eskilerin bir deyimi vardır, "Merdi kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler" diye... Yeni nesil için Türkçeleştirelim; "Çingenenin merdi, kendini överken hırsızlığını söyler."

Mourinho'nun basın toplantısını dinlerken, anlattıkları karşısında ilk bu söz aklıma geldi. Ne diyordu Fenerbahçe Teknik Direktörü: "Duvar gibi savunma yaptılar. Hem oyuncularının hem de teknik direktörlerinin hakkını vermek lazım. Geride beşli savunma yapıyorlardı. Üç savunmacının biri 1.90, biri 1.91, diğeri ise 1.89 boyundaydı. Orta saha oyuncuları da, çok fazla koşuyordu. Her top için, her ikili mücadelede ısırarak oynuyorlardı. Böyle olduğu zaman da, onlara karşı oynamak her zaman zor oluyor."

Pes ki pes... Sanki bu işi aşacak, buna çare bulacak kendi değilmiş gibi, "bahane şampiyonu", Göztepe'nin -sözde- hakkını verdiğini söylüyor. Özür dileriz hocam! Bir takımın stoper kurgusu, bu kadar uzun adamlarla olmamalıydı. Pardon!

Arkasından da basın ile dalga geçiyor: "Sizler için iyi işler yapan rakibin hakkını vermek zor. Genellikle, yapamayan takımı ‘şunu yapamadı, bunu yapamadı' diyerek eleştirme eğilimi var."

Affedersin ama, Fenerbahçe seni rakibin hakkını vermen için mi getirdi?

Devre arasında, 45 dakikanın bitiş düdüğü çalınmadan gidiyorsun. Tepkin kime? Düşüncen ne? Herhangi bir futbolcu kızıp içeri girse, kapı dışarı edilir. Mourinho yaparsa karizmatik bir tavır olarak o günün tarihine yazılır.

İnan Fenerbahçeli birçok kişi, tribündeki taraftar, ekran başında bulunan gönüldaşlar, "İnşallah dönüşü olmaz" diyerek, daha maçta bırakıp gitmen için dua etmiştir. Artık, Fenerbahçeli bıktı-sıkıldı-usandı.

Her yıl, şampiyonluk umuduyla heveslenen, sürekli Galatasaray'ın ardında nefeslenen sarı-lacivertlilere bunu anlatamazsın. "Dünyanın en iyi hocası" unvanını "kartvizinde" değil, Fenerbahçe'nin "hüviyetinde" göstermen gerekir ki, bu tescil olsun.

Yok hocam, Portekiz'e gidiyorsun, yönetimi ateşe atıyorsun; buraya geliyorsun, binbir mazeretle takımı yerin dibine sokuyorsun. Ama bir türlü, "Ben nerede yanlış yaptım?" demiyorsun.

Feyenoord maçının skoruyla, geleceğe ümitle bakmak isteyen Fenerbahçeli, iki gün sonra oynanacak Benfica karşılaşması için, şimdi gamlı baykuş gibi düşünüyor. Şampiyonlar Ligi gelirse ne ala, - ki gelmek zorunda - fakat ya olmazsa... Dilim varmıyor ama, bence Portekiz'den dönme hoca...

İstediğin transferler olmadıysa taraftara ne? Yönetim geç kaldıysa gönüldaşa ne?

"Beğenmiyorsan git" diyecekler ama o yürek nerede?

Söyler misiniz?

Kerem Aktürkoğlu'nun transferi, tam uçağa bineceği anda iptal oldu. Gerekçe; Fenerbahçe'nin, oyuncuyu Şampiyonlar Ligi play-off maçında, eski kulübü Benfica'ya karşı oynatamayacağından fiyat düşürmesi...

1. Fenerbahçe, Benfica ile anlaşırken, "Bu parayı play-off'ta oynarsa veririm. Aksi takdirde vereceğim rakam bu olur" dedi mi?

2. Fenerbahçe, anlaşma yapılırken, play-off'taki olası rakibi Benfica'ya, "Gerekirse sözleşmeye ekleyelim ve Kerem'i sizin maçlarda oynatmayalım" demiş midir?

3. Yeni bir öneriyle Benfica karşısına gittiği söylenen Fenerbahçe, 20 Ağustos'ta karşısında Kerem Aktürkoğlu'nu görürse ne yapacaktır?

4. Olası bir elenmede, "Zaten Şampiyonlar Ligi'ne gidemiyoruz" diyerek yeni bir teklif mi masaya sürecektir?

5. İlk etapta Kerem'e, "gel" dediğinizde, "Harcama Limiti"ne uyup-uymadığına baktınız mı? Daha da ötesi, henüz Bankalar Konsorsiyumu'ndan çıkmadığınız için, borçlanmaya izin veren komite veya kişilerden onay almış mıydınız?

Kamuoyu bunu merakla bekliyor. Bu iş transfer mi, yoksa pazarcı tezgâhında son dakikada fiyat kırma sanatı mı?

Kafa karıştırıyor

Beşiktaş, Schalke'den Taylan Bulut'u transfer etti. Almanya vatandaşı olduğu için Türkiye A Milli Takımı'nda oynama uygunluğu bulunmuyor.

Yani Taylan, çıktığı ilk karşılaşmasında yabancı statüsü ile maç kadrosunda yer aldı. Ancak Beşiktaş, Taylan'ı Türk vatandaşlığına geçirmek için süratle çalışmalara başladı.

Yine ancak, Süper Lig statüsünde şöyle bir madde yer alıyor:

"Türk vatandaşlığına sonradan geçen yabancılar, başka ülkelerin A Milli Futbol Takımında oynamamış olmaları kaydı ile vatandaşlığa kabul için yapmış oldukları ilk müracaat tarihinden itibaren beş yıl geçtikten sonra ve Türkiye Genç Milli Takımlarının herhangi bir yaş kategorisinin en az bir resmi müsabakasında oynamış olmaları koşulu ile bu kapsamda (yerli statüsünde) listeye yazılabilirler."

Evet, Taylan, babasının durumundan dolayı Türk vatandaşlığına geçecek. Doğum yeri ya da soy bağı açısından doğum tarihinden itibaren Türk vatandaşlığını alacak.

Peki bu çocuk, statüye göre; yerli mi, yabancı mı?

Peki bu, statüde daha açık şekilde ifade edilse, kafa karışıklığına neden olmasa daha iyi değil mi? Sonuçta, o da, "Türk vatandaşlığına sonradan geçen yabancı" değil mi?

Sıcağı sıcağına bu işe bir açıklıkgetirmekgerek.
 
Geri
Üst