A
Admin
Yönetici
Yönetici
Keşke endüstriyel futbolun sadece "tüketim" yönünü almayıp, üreten tarafından da biraz nasiplenseydik.
Keşke, futbolun dört mirasyedisi olan Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor, bize biraz gün yüzü gösterebilseydi. İlk ve tek Avrupa kupamızın üzerinden 25 yıl geçmiş, o kupayı kazandıran hocamız 72 yaşına merdiven dayamış, o kupayı kaldıran kaptanımız 57 yaşında evinde çayını yudumlamakta...
Galatasaray, hala, o UEFA Kupası'yla böbürleniyorsa, Fenerbahçe hala ezeli rakibini yakalayabilmek adına temsili yıldız çiziyorsa, Beşiktaş ve Trabzonspor da o kadar geriye gitmektedir.
Bugün için en büyük gurur kaynağı Victor Osimhen... Oysa İtalya, "Bravo" diye Napoli Başkanı Llorentis'i alkışlıyor. Sözüm ona pazarlık yapıldı; 75 milyon euro çıkış maddesi bulunan futbolcu için 75'i verdik, üstüne 5 milyon euro bonus (İtalya cephesine göre) ekledik, ayrıca mukaveleyi sonraki satışın karından yüzde 10 pay ile süsledik. Yetti mi? Yetmedi tabii... Bir de 75 milyon euro verdiğin futbolcu için, "İtalya'ya transfer etmeyeceğim"in sözünü verdin. Söz ne kelime, resmen taahhüt ettin. Hem de 10 milyon euro yıllık maaşı bulunan Osimhen'e, 21 milyon euro vererek...
İmza töreninde, üstüne Sane'yi de ekledin, Lazio maçını da promosyon verdin, ama 50 bin beklediğin tribüne 35 bin kişiyi toplayabildin.
Tabii ki Osimhen gelmesin demiyorum; ama bu şekilde gelmesin lütfen.
* * *
Galatasaray böyle de, Fenerbahçe öyle mi? Onlar da Suudi Arabistan ile aşık attı. Net 2.5 milyon euro aldığı Aston Villa'dan her sene 20 milyon euroyu cebe koyarak Al Nassr'a giden Jhon Duran'ı renklerine bağladı. Ne verildiğini bilen var mı? Bence utandılar, açıklayamadılar! Sorsan, KAP'a bilmek zorunda değiller. Sorsan, "Özel Durumlar Rehberi"ni gösteriyorlar. Ekonomi okur yazarı olanlara sesleniyorum, bakın bakalım o rehbere... Maddi olmayan "Duran" varlıklar konusunda böyle bir gizem var mı? Yoksa transfer, maddi "Duran" varlık mı? Yine bilmediğimiz sularda yüzdük! Ama ne olur, bunu artık birileri açıklayıversin.
4.5 milyon euro alan Milan Skriniar'ı 8 milyon euro maaşla getirmek mi başarı? Yoksa, Gent'te 200 bin euroya oynayan Archie Brown'u 1.5 milyon euroya transfer etmek mi?
* * *
Beşiktaş için söylenecek zaten fazla bir şey yok. Özellikle son yıllarda Galatasaray ile Fenerbahçe'nin gölgesinde kalan, bu sezon kötü bir kadro mühendisliği ortaya koyan siyah-beyazlılarda ne futbol var ne de aklı... Bu saatten sonra Şenol Güneş gelse ne olur, Sergen Yalçın olsa ne yazar?
Orkun Kökçü geldi, takımın çivisi çıktı. 1.5 milyon euroya top koşturan bir ismi, 5 milyon euro maaşla "bizim çocuk" diyerek getirmek mi başarı? Madem "Beşiktaş'ın çocuğu", elin Benfica'sında kazandığı paraya gelseydi ya... O paraya kaç "Beşiktaş çocuğu" alınır biliyor musunuz?
Bu paraları görüp sulanan Gedson Fernandes mi suçlu, bu paraları verip takım içi adaleti ayaklar altına alanlar mı?
* * *
Trabzonspor, hangi Onuachu'yu getirdi acaba? İki sezon önce 21 karşılaşmada 15 gol atan Onuachu'yu mu, geçen sezon Southampton'da 25 maçta 4 golü bulunanı mı?
Üstelik 1 milyon euro bile almadığı (987 bin euro) bir yerden 2 milyon euroya getirilerek, bonservisi için de, 5 milyon 670 bin euroyu yapıştırarak... Hayırlı olsun!
Wagner Pina'yı zaten hiç konuşmamak gerek... Estoril'den 80 bin euro alan bir futbolcunun, 1 milyon euroya gelmesindeki mantık ne ola acaba? Ucuz etin yahnisi olmasın diye mi?
Son söz;
Futbol, sahada 11’er futbolcu ve üç hakemle oynanan bir spor dalı sanılıyordu. Yanlış... Artık "cüzdanların" savaşı haline geldi. Hem de içi boş, ayaklı cüzdanların...
Varsın bu yazılanlar, Don Kişot'un yel değirmenleriyle dalaşı gibi algılansın. Ama doğruların elbet bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu var.
"Testi kırılmadan" diyeceğim ama, o testi daha lig başlamadan tuz-buz...
Keşke, futbolun dört mirasyedisi olan Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor, bize biraz gün yüzü gösterebilseydi. İlk ve tek Avrupa kupamızın üzerinden 25 yıl geçmiş, o kupayı kazandıran hocamız 72 yaşına merdiven dayamış, o kupayı kaldıran kaptanımız 57 yaşında evinde çayını yudumlamakta...
Galatasaray, hala, o UEFA Kupası'yla böbürleniyorsa, Fenerbahçe hala ezeli rakibini yakalayabilmek adına temsili yıldız çiziyorsa, Beşiktaş ve Trabzonspor da o kadar geriye gitmektedir.
Bugün için en büyük gurur kaynağı Victor Osimhen... Oysa İtalya, "Bravo" diye Napoli Başkanı Llorentis'i alkışlıyor. Sözüm ona pazarlık yapıldı; 75 milyon euro çıkış maddesi bulunan futbolcu için 75'i verdik, üstüne 5 milyon euro bonus (İtalya cephesine göre) ekledik, ayrıca mukaveleyi sonraki satışın karından yüzde 10 pay ile süsledik. Yetti mi? Yetmedi tabii... Bir de 75 milyon euro verdiğin futbolcu için, "İtalya'ya transfer etmeyeceğim"in sözünü verdin. Söz ne kelime, resmen taahhüt ettin. Hem de 10 milyon euro yıllık maaşı bulunan Osimhen'e, 21 milyon euro vererek...
İmza töreninde, üstüne Sane'yi de ekledin, Lazio maçını da promosyon verdin, ama 50 bin beklediğin tribüne 35 bin kişiyi toplayabildin.
Tabii ki Osimhen gelmesin demiyorum; ama bu şekilde gelmesin lütfen.
* * *
Galatasaray böyle de, Fenerbahçe öyle mi? Onlar da Suudi Arabistan ile aşık attı. Net 2.5 milyon euro aldığı Aston Villa'dan her sene 20 milyon euroyu cebe koyarak Al Nassr'a giden Jhon Duran'ı renklerine bağladı. Ne verildiğini bilen var mı? Bence utandılar, açıklayamadılar! Sorsan, KAP'a bilmek zorunda değiller. Sorsan, "Özel Durumlar Rehberi"ni gösteriyorlar. Ekonomi okur yazarı olanlara sesleniyorum, bakın bakalım o rehbere... Maddi olmayan "Duran" varlıklar konusunda böyle bir gizem var mı? Yoksa transfer, maddi "Duran" varlık mı? Yine bilmediğimiz sularda yüzdük! Ama ne olur, bunu artık birileri açıklayıversin.
4.5 milyon euro alan Milan Skriniar'ı 8 milyon euro maaşla getirmek mi başarı? Yoksa, Gent'te 200 bin euroya oynayan Archie Brown'u 1.5 milyon euroya transfer etmek mi?
* * *
Beşiktaş için söylenecek zaten fazla bir şey yok. Özellikle son yıllarda Galatasaray ile Fenerbahçe'nin gölgesinde kalan, bu sezon kötü bir kadro mühendisliği ortaya koyan siyah-beyazlılarda ne futbol var ne de aklı... Bu saatten sonra Şenol Güneş gelse ne olur, Sergen Yalçın olsa ne yazar?
Orkun Kökçü geldi, takımın çivisi çıktı. 1.5 milyon euroya top koşturan bir ismi, 5 milyon euro maaşla "bizim çocuk" diyerek getirmek mi başarı? Madem "Beşiktaş'ın çocuğu", elin Benfica'sında kazandığı paraya gelseydi ya... O paraya kaç "Beşiktaş çocuğu" alınır biliyor musunuz?
Bu paraları görüp sulanan Gedson Fernandes mi suçlu, bu paraları verip takım içi adaleti ayaklar altına alanlar mı?
* * *
Trabzonspor, hangi Onuachu'yu getirdi acaba? İki sezon önce 21 karşılaşmada 15 gol atan Onuachu'yu mu, geçen sezon Southampton'da 25 maçta 4 golü bulunanı mı?
Üstelik 1 milyon euro bile almadığı (987 bin euro) bir yerden 2 milyon euroya getirilerek, bonservisi için de, 5 milyon 670 bin euroyu yapıştırarak... Hayırlı olsun!
Wagner Pina'yı zaten hiç konuşmamak gerek... Estoril'den 80 bin euro alan bir futbolcunun, 1 milyon euroya gelmesindeki mantık ne ola acaba? Ucuz etin yahnisi olmasın diye mi?
Son söz;
Futbol, sahada 11’er futbolcu ve üç hakemle oynanan bir spor dalı sanılıyordu. Yanlış... Artık "cüzdanların" savaşı haline geldi. Hem de içi boş, ayaklı cüzdanların...
Varsın bu yazılanlar, Don Kişot'un yel değirmenleriyle dalaşı gibi algılansın. Ama doğruların elbet bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu var.
"Testi kırılmadan" diyeceğim ama, o testi daha lig başlamadan tuz-buz...