A
Admin
Yönetici
Yönetici
Nihat AK/EGE TELGRAF- Karabağlar’da kaliteli mobilya üretimi var ama huzur yok. Esnaf, her gün yangın korkusuyla iş başı yapıyor. Bu çarpıklık ne yerel idarenin ne de merkezi otoritenin tek başına çözebileceği bir konu. Yapısal sorunların giderilmesi adına çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmadığını belirten İzmir Mobilyacılar Odası Başkanı Hasan Özkoparan, çözümün; AK Parti hükümeti ile CHP’li yerel yöneticilerin ortak kararlılığı, sanayi, ticaret, ihracat ve esnaf kuruluşlarının katkısı ve esnafla kurulacak içtenlikli bir iş birliğiyle sağlanabileceğini ifade etti. ‘BARUTUN ÜZERİNDE MESAİ’ Mobilya üretim merkezinin yaz sıcaklarıyla ve oluşan çöp dağlarıyla adeta barut fıçısına dönmüş olduğuna dikkati çeken İzmir Mobilyacılar Odası Başkanı Hasan Özkoparan, “İzmir’in merkezinde, yaz sıcağının kavurduğu Karabağlar Sanayi Sitesi, şu günlerde adeta barut fıçısının üzerinde oturuyor. Üretim merkezinde biriken süngerler, kumaş, mobilya atıkları, farklı bileşenlerden oluşan molozlar artık “çöp” değil, potansiyel felaketin habercisi. Özellikle İZBAN hattının Koşu ve İnkılap durakları arasında, “hat boyu” olarak bilinen kara yolu kenarında oluşan atık yığınları, sadece Karabağlar’dan değil, İzmir’in dört bir yanından kaçak şekilde dökülen molozlarla anında çöp dağlarına dönüşüyor. Gün içinde 40 dereceyi bulan hava sıcaklıkları altında bu çöp yığınları, her an alev alabilecek bir tehdit olarak moralimizi bozuyor. Sanayi sitesinde üretim yapan ustalar bir elleriyle torna çeviriyor, bir gözleriyle hat boyunu gözetliyor. Atölyelerde çalışanlar, adeta açık hava yangın nöbetindeler. Esnaf işini bitirip evine döndüğünde bile içi rahat değil; aklı hâlâ atölyesinde, gözünde yangın ihtimaliyle yanıp tutuşan bir korku. Bu sadece bir çevre sorunu değil; bu, her an alev alabilecek bir ekonomik, toplumsal ve insani krizdir. Bir kıvılcım yetecek, yılların emeği, milyonlarca liralık yatırım, alın teri ve hatta insan hayatı bir anda kül olacak! Her sabah esnaf işine giderken moralsizlikten adeta ayak sürüyor” dedi. ‘VİZYON MESELESİ’ “Bu meselede kimse bizden, birilerini hedef göstermemizi beklemesin. Çünkü biz suçlu aramıyoruz, çözüm arıyoruz. Yangın çıkarsa alev AK Partili’yi de yakar CHP’liyi de... Bu mesele artık siyasetin değil, vicdanın meselesidir” diyen Başkan Özkoparan, “Yıllardır bu alanın daha modern, daha planlı bir yapıya kavuşması için çalmadığımız kapı, uzatmadığımız el kalmadı. Eski Başbakan ve İzmir Milletvekili Sayın Binali Yıldırım’dan başlayarak bakanlara, valiye, iktidar ve muhalefet milletvekillerine, kaymakamlara, yerel yönetimlere, ilgili tüm kamu kurumlarına bu sorunu defalarca anlattık. Buca Belediye Meclisi’ne Eşref Çakır ve Emre Yaman’ı seçtirdik. Ne eksik bıraktık ne es geçtik. Ama geldiğimiz noktada tüm çabalara ve çalışmalara rağmen hâlâ sahada değişen çok bir şey yok. Buca Belediyesi meclisine gönderdiğimiz Eşraf Çakır ve Emre Yaman’dan mobilyacılarımızı destek vermelerini bekliyoruz. Bugün İzmir dışından bir mobilya alım heyeti geldiğinde, ne yazık ki onları bu üretim alanına getirmekte tereddüt ediyoruz. Üretim kalitemiz Avrupa standartlarını yakalamışken, fiziki ortamımız maalesef hâlâ plansızlığın, ilgisizliğin ve sahipsizliğin izlerini taşıyor. Biz burada ülke genelinde mobilya satarken, alıcı burayı görünce kendini Karabağlar’da değil, sanki Patagonya’da sanıyor. Üzgünüz ama bu gerçekle yaşıyoruz. Bu çelişki sadece bizi değil, İzmir’in marka değerini de zedeliyor. Bu yerleşkede İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, Ege İhracatçı Birlikleri, bakkallar, oto tamircileri, inşaatçıların odaları var ama bu sorunla biz uğraşıyoruz. Bu problemin çözümü için gece gündüz çalışması için odamız adına Zafer Koç’u görevlendirdim. Bu çarpıklığı birlikte düzeltmezsek, sadece mobilyacı küçük esnaf değil, İzmir kaybeder, Türkiye kaybeder” ifadelerini kullandı. ‘YOK SAYILMAYI KABUL ETMEYİZ’ Karabağlar’da mobilyanın sadece üretilmediğini adeta hayat bulduğunu dile getiren Başkan Özkoparan, “Bugün İzmir'de "Karabağlar Mobilyacılar Sanayi Sitesi" olarak bilinen bu üretim bölgesi, resmî statüde bir sanayi sitesi sayılmasa da, sektöre kattığı değerle adını Türkiye'nin dört bir yanına ve dünyanın dört bir köşesine duyurmuştur. Burada KSS (Küçük Sanayi Sitesi) tabelası yok. Ne yönetimi belli, ne bütçesi, ne de düzenli altyapı hizmeti... Oysa burada üretim var, istihdam var, ihracat var. Bir ustanın eliyle şekillenen yatak odası var, evleri yuva yapan salon takımları, gençlerin hayallerini taşıyan çalışma masaları var. Salon takımlarından mutfak mobilyalarına, masa-sandalyeden yaşam ünitelerine kadar geniş bir ürün gamı burada doğuyor. Kalitemiz ülke standartlarını aşmış durumda, birçok büyük markanın ihracat ürünü yine buradaki atölyelerde, alın teriyle, ustalıkla üretiliyor. Ve her şeyden önemlisi: burada bir sektörün nabzı atıyor. Resmiyetimiz yok ama yok sayılmayı da kabul etmiyoruz” şeklinde konuştu.