A
Admin
Yönetici
Yönetici
Putin bir daha zirve için ABD’ye gitmez, tıpkı düşman olarak görüldüğü herhangi bir AB ülkesine gitmeyeceği gibi.
Trump, Rusya’ya gidebilir ama ne Zelenskiy Rusya’ya gider ne de Rusya Zelenskiy’i kendi topraklarında ister.
Bu herhangi bir zamanda, ABD, Rusya, Ukrayna arasında yapılacak 3’lü zirve için her zaman geçerli olan senaryo.
Fakat bu cuma yapılacak bir zirve için durum daha da karmaşık.
Her ülkenin devlet ya da hükümet başkanlarının yurt dışı ziyaretleri için uyguladığı güvenlik prosedürleri var.
Söz konusu ABD ve Rusya devlet başkanları olduğunda bu prosedürler daha da karmaşık hale gelir.
Kısa bir sürede böyle bir zirveye siyaseten ev sahipliği yapabilecek tek ülke Türkiye, en uygun yer de Atatürk Havalimanı gibi duruyor.
Halen kullanılan Şeref Salonu ve basın toplantısı odası zirve için fiziki şartları sağlamaya yeterli.
Atatürk Havalimanı kısa sürede yoğun koruma prosedürlerini karşılamaya en uygun yer.
Nakliye uçaklarıyla gelecek ve uçaktan iner inmez hemen kurulabilecek hava savunma sistemleri;
Gizli servislerin ihtiyaç duyduğu uçaktan 100 adım mesafede varılacak zirve binası;
Kamuya kapalı alan, denizden yakın mesafeden savunma imkânı ve Türk donanmasının savunma kapasitesi; bunların hepsi Atatürk Havalimanı’nda var.
Siyasi sebeplere bakalım: Cumhurbaşkanı Erdoğan, her 3 liderle de iletişim halinde.
Türkiye, NATO üyesi ve aynı zamanda kağıt üzerinde olsa bile AB’ye aday ülke.
Buna karşın Rusya’ya havacılık ambargosu uygulamayan, Batı’nın yaptırım histerisine de katılmamış bir ülke.
Üstelik, bunca yıldır barışa en yaklaşılan masa İstanbul’da kuruldu, yüz yüze müzakerelerin sürdüğü tek şehir de yine İstanbul.
Bir duyuma göre değil, mantık kurallarına göre Atatürk Havalimanı böyle bir zirve için en uygun yer olarak duruyor.
Üstelik zirveye ev sahipliği için önerdiğim yer, dünya üzerinde büyük savaşlar verdikten sonra “Yurtta barış, dünyada barış” diyebilmiş tek liderin, denize döktüğü düşmanlarının bile Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterecek kadar saygı duyduğu Mustafa Kemal Atatürk’ün adını taşıyor.
Yeryüzünde o 3’lü zirve için daha uygun bir başka yer olamaz...
Che ve Bella Ciao’dan sonra CCCP
Alaska Zirvesi siyasi sonuçları kadar ticaret hayatına etkileriyle de konuşulmaya aday hale geldi.
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un zirveye katılmak için Anchorage’a vardığı zaman üzerinde olan CCCP yazılı sweatshirt bir gecede tükendi.
Talep öyle bir patladı ki, üretici SelSovet markasının sahibi Yekaterina Varlakova, tüm stoklarının tükendiğini, ön sipariş verenlerin, 30 ila 45 gün içerisinde mallarını teslim alabileceklerini açıkladı.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin Rusça baş harflerinden oluşan CCCP sweatshirtleri yeni bir komünizm akımına yol açmaz.
Küba devriminin en önemli yüzlerinden Ernesto Che Guevara’yı Küba yapımı pahalı puroların tüttürüldüğü yerlerin fon müziği haline getiren;
Kuzey İtalya’daki pirinç tarlalarında çalışan mevsimlik kadın işçilerin sıkıntılarını anlatmak için bestelenen;
2.Dünya Savaşı sırasında İtalyan partizanları tarafından sözleri değiştirilerek faşizm karşıtı bir marşa dönüştürülen Bella Ciao ya da bildiğimiz adıyla Çav Bella’yı dans parçası haline getiren sistem, CCCP’ye neler etmez ki?..
Benim gençliğe adım attığım yıllarda Che’nin fotoğraflarının simgesi yıldızlı bere takanları, Sovyetler’i hatırlatan en ufak aksesuarları taşıyanları polis gözaltına alırdı, şimdi başka bir dünyada yaşıyoruz.
Kapitalizm, geçmişte korktuğu isim ve simgeler üzerinden de para kazanmanın yolunu buldu, CCCP de bu listeye eklenen son kurban oldu.
Son sürat sosyal felaket…
Eskiden reşit olmayan çocuklar tırnakçılık, kapkaç gibi suçlarda kullanılırdı.
Bugün o tablo çok daha beter bir noktaya vardı.
Son olarak Kağıthane’de kuyumcunun üst üste iki gün kurşunlanması olayının faili olarak 14 yaşında iki çocuk yakalandı.
Çocukların kaldığı evde yapılan aramada piyasa değeri 3 milyon lira olan uyuşturucu ele geçirildi.
Bu çocukların karıştığı ateşli silahla işlenen kaçıncı suç oldu, artık saymanın pek imkanı kalmadı.
Tik Tok’ta çocukların kaldığı cezaevinden gelen görüntüler, bu çocukları hapsetmenin onları ıslah etmediğini aksine profesyonel suçlu yaptığını gösteriyor.
Bu işi mutlaka durdurmak, çocuklarımızı suç makinası haline gelmeden topluma kazandırmak durumundayız.
Polis yakalasın, mahkeme yargılasın sonra ıslah evine atılsınlar kolaycılığından daha fazlasını yapmamız gerekiyor.
Gerekirse suça sürüklenen bu çocuklar için okul formunda hapishaneler yapılsın, çocuklara öğrenim kadar eğitim ve psikolojik destek verilsin, ceza sürelerinin alt ve üst sınırları topluma uyum yeteneklerine göre belirlensin. Çocukları suça sürüklemenin cezası yeniden ve herkesi korkutacak kadar yükseltilsin.
Bu işin şakası kalmadı,14 yaşında çocuklar tetikçilik yapıyor, milyonlarca liralık uyuşturucuyla yakalanıyorsa harekete yarın değil, bugün geçmemiz gerekiyor.
Sorun bugün için yönetilebiliyor görünebilir ama eğer bu savaşı kazanamazsak 20 yıl sonra o çocuklar organize suç örgütü liderleri olacaklar.
Ne yapıp edip, bu duruma izin vermememiz lazım...