A
Admin
Yönetici
Yönetici
Kaygı, belirsizlik ve tehdit algısı karşısında verilen doğal bir tepki olarak tanımlanıyor. Ancak bazı günlük alışkanlıklar, farkında olmadan bu kaygının şiddetini artırabiliyor. Uzmanlar, özellikle yaşam tarzıyla ilgili bazı davranış kalıplarının, kaygıyı körüklediğine dikkat çekiyor. İşte o alışkanlıklar: HAREKETSİZ YAŞAM TARZI 2020 yılında yayımlanan bir araştırma, dünya genelinde her üç kişiden birinin yeterli fiziksel aktivite yapmadığını ortaya koydu. Daha yakın tarihli çalışmalarda ise hareketsiz yaşam ile anksiyete, depresyon ve hatta intihar düşünceleri arasında anlamlı bir ilişki bulunduğu belirtildi. Uzmanlara göre, egzersiz kadar önemli olan bir diğer unsur da düzenli hareket etmek. Özellikle sabahları işe gitmeden önce ve akşam iş çıkışı sonrası 30 dakikalık yürüyüşlerin, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığa katkı sağladığı ifade ediliyor. YOĞUN İŞ TEMPOSU VE KİMLİKLEŞTİRME Verywell Mind platformunda yayımlanan bir habere göre, iş kimliğiyle kendini tanımlayan bireylerde mutsuzluk oranı daha yüksek. İşe aşırı anlam yüklemek, zamanla özgüven kaybı ve hayal kırıklığına yol açabiliyor. Uzmanlar, kişinin kimliğini sadece mesleği üzerinden tanımlamaması gerektiğini belirterek, bunun yerine yeni hobiler edinilmesini, sosyal ilişkilerin geliştirilmesini ve farklı ilgi alanlarına yönelinmesini öneriyor. UZUN SÜRELİ EKRAN MARUZİYETİ Ekran süresiyle ilgili yapılan çok sayıda araştırma, özellikle uzun süreli kullanımın depresyon ve kaygı bozukluklarıyla ilişkili olabileceğini ortaya koydu. Günümüz şartlarında ekranlardan tamamen uzak kalmak mümkün olmasa da, sağlıklı alternatifler oluşturmak gerekiyor. Uzmanlar, açık havada zaman geçirme, yürüyüş yapma, bir parkta oturma ya da dışarıda yemek yeme gibi basit aktivitelerin, ekran bağımlılığını azaltarak ruh sağlığına katkı sağlayabileceğini vurguluyor. ALKOL VE SİGARA KULLANIMI Kaygı ile başa çıkmak isteyen bazı bireyler, alkol veya esrar gibi maddelere yönelebiliyor. Ancak uzmanlara göre bu maddeler yalnızca geçici bir rahatlama sağlıyor ve uzun vadede anksiyete düzeyini artırıyor. Bu noktada öne çıkan yeni bir yaklaşım ise "sober curiosity" olarak adlandırılıyor. Bu yöntem, tamamen bırakmayı değil, kişinin madde kullanım alışkanlıklarını sorgulamasını amaçlıyor. Özellikle alkol tüketiminde uygulanan bu yaklaşım, bireyin neden içtiğini anlamasına ve zamanla daha bilinçli seçimler yapmasına yardımcı olabiliyor. (NTV)