A
Admin
Yönetici
Yönetici
Birçok yılda olduğu gibi 2024 yılı içinde ‘kayıp yıl’ ifadesini bir kez daha duyduk. Ancak bu yıl biraz daha vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu vahim tabloyu da diğer sanayi ve ticaret odası başkanları gibi Ender Başkan’da şöyle özetledi: ” Sanayiciler motivasyonlarını kaybetme noktasına geldi. Artan maliyetler, düşen talep ve fiyat baskısı nedeniyle birçok firma zararına satış yapıyor. Müşteri kaybetmemek için zararı göze alan firmalar, dinamik üretkenliklerini kaybetme riskiyle karşı karşıya. Faiz-kur-enflasyon üçgeni sanayiciyi feda eder hale geldi. Sektör genelinde ciddi bir nakit akışı krizi yaşanıyor. Üretim odaklı yeni bir programa ihtiyaç var.” Program kimseyi memnun etmiyor Yorgancılar ekonomide yaşanan tabloyu bu şekilde gözler önüne serdi. Bugün gelinen noktada ne sanayici ne ihracatçı, ne çalışan ne emekli hiç kimse mevcut ekonomik sistemden memnun değil. Baskılanan kur, tutulamayan enflasyon, bulunamayan finansman yüzünden sanayici ve ihracatçı nefes alamıyor. Uygulanan dezenflasyon programına rağmen bir türlü istenilen seviyeye getirilemeyen enflasyon yüzünden çalışanı, emeklisi, işsizi herkes büyük bir sıkıntı yaşıyor. Hayat pahalılığı altında eziliyor. Siyasette yaşanan gelişmeler de ne yazık ki ekonomiyi daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. 2 aydır dövizi sabit tutmak için 2 yıldır rezerv biriktiren Merkez Bankası kaynaklarından 60 milyar dolar harcanmış durumda. Eğer bu kaynaklar sanayiye, tarıma, üretimin artırılmasına harcanmış olsa idi bugün bu tabloyu konuşmuyor olacaktır. Ankara harekete geçmeli Toplantıda aynı zamanda TOBB Başkan Yardımcısı da olan Yorgancılar’a yaşadığınız sıkıntıları Ankara’ya anlatmıyor musunuz diye sorduğumda da Başkan tüm samimiyetiyle “Her platformda sanayicinin, ihracatçının sıkıntılarını anlatıyoruz. Biz sanayici ile Ankara arasındaki köprü görevimizi yapıyoruz” yanıtını verdi. Demek ki Ankara sanayicinin yaşadığı tüm sorunlardan haberdar ama şu ana kadar Yorgancılar’ın da ifade ettiği gibi üretim odaklı yeni bir program hayata geçmiş değil. Vestel gibi sanayi devlerinin bile bir günde 2 bin işçi çıkarmaya başladığı bir dönemde artık Ankara’nın bu sesleri duyması ve harekete geçmesi gerekiyor. Yoksa 2000’li yıllarda devletin elindeki tüm tesislerin özelleştirildiği bir dönemden sonra, özel sektöründe yılların birikimi ile yarattığı tesislerini elinden çıkaracağı bir döneme yelken açabiliriz. Üretimi caydıran değil teşvik eden ekonomik program Toplantıda Yorgancılar sanayicilerin kendisine gelerek “Yüzde 40 net faizin olduğu yerde niye riske girelim” dediğini de aktardı. Yorgancılar ise bu sözlere ‘ülkemiz için üretim yapmak zorundayız’ diyerek yanıt verdiğini ancak bir an önce tedbir alınmaz ise yapacak pek bir şeyinde kalmayacağını vurguluyor. Yorgancılar sanayinin yeniden ekonominin hem çekici hem de itici gücü haline gelmesi gerektiğini belirterek benimde altına imza attığım şu ifadelerin altını çiziyor “İçeride reel sektörün rekabet gücünü destekleyen, üretimi caydıran değil teşvik eden, ithalat yerine yatırımı özendiren, sanayi ve tarımı odağına alan üretim bazlı yeni bir ekonomik programın hazırlanarak hayata geçirilmesi şart. 2025’in de kayıp yıl olmaması için başka çaremiz yok.” Sanayici, ihracatçı, çalışan, emekli, işsiz toplumun her kesimi her platformda dayanacak güçlerinin kalmadığını belirterek Ankara’nın seslerini duymasını bekliyor. Bizde Ankara’nın harekete geçeceği günleri iple çekiyoruz.