A
Admin
Yönetici
Yönetici
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, 63. kuruluş yıldönümünü geçtiğimiz günlerde kutladı. Ancak bu kutlama, sadece geçmişi onurlandırmak için yapılan bir seremoni değildi. Bu yılki törende, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya'nın yaptığı konuşma, aslında bir hukuk manifestosu, bir demokrasi savunmasıydı. Kadir Özkaya, Türkiye’nin en yüksek yargı organının başkanı olarak, hukuk devletinin ve temel hakların korunmasının bir lüks değil, devletin varlığı için vazgeçilmez olduğunu hatırlattı. “Demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti ilkelerinden asla vazgeçmeyelim.” sözleriyle seslenen Özkaya, aslında Türkiye'nin içinde bulunduğu hassas durumu ve hukukun nasıl bir tehdit altında olduğunu nazik ama kesin bir dille ortaya koydu. Yargıya Güven Çöküyor Son yıllarda artan siyasi kutuplaşma ve hukukun üstünlüğü ilkesine yapılan saldırılar, yargıya olan güveni dip noktalara indirdi. Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararların bile alt mahkemeler tarafından yok sayılması, yürütme organının yargı üzerindeki etkisinin artması, yargının bağımsızlığını ağır şekilde zedeledi. Kadir Özkaya işte tam da bu ortamda, toplumun tüm kesimlerine açık bir çağrıda bulundu: “Yargı, siyasetin değil, hukukun hizmetinde olmalıdır.” Eğer adalet terazisinin kefesinde siyasi çıkarlar ağır basmaya başlarsa, yalnızca adalet değil, demokrasinin kendisi de büyük bir tehlike altına girer. Anayasa Mahkemesi, bireyin devlete karşı haklarını koruyan son kale niteliğindedir. Bugün bu kale aşındırılırsa, yarın hepimizin özgürlükleri ve hakları savunmasız kalır. Anayasa Mahkemesi'nin verdiği ihlal kararlarının uygulanmaması, anayasal düzenin ağır yara aldığının açık bir göstergesidir. Başkan Özkaya'nın konuşması, sadece bir temenni değil, bir uyarıdır: Hukuk, siyaset üstüdür. Anayasa, her görüşten insanın ortak sözleşmesidir. Eğer bu ilkeler unutulursa, ülkemizde yalnızca hukuksuzluk değil, büyük bir toplumsal kaosun da kapıları aralanır. Bütün olumsuzluklara rağmen, Anayasa Mahkemesi'nin varlığı ve yüksek yargı organlarının zaman zaman aldığı cesur kararlar, toplumun adalete olan inancını tamamen yitirmemesi için önemli bir dayanak oluşturuyor. Hukukun üstünlüğünü savunmak sadece hukukçuların değil, her vatandaşın görevi olmalıdır. Çünkü adalet, ancak onu hep birlikte sahiplenirsek ayakta kalabilir. Bugün, demokrasiye, insan haklarına ve hukuk devletine sahip çıkmak her zamankinden daha hayati bir sorumluluktur. Anayasa Mahkemesi’nin ve Başkan Özkaya’nın sesi, bu sorumluluğu bize bir kez daha hatırlatıyor. Adalet olmadan huzur olmaz. Hukuk olmadan devlet olmaz. Demokrasi olmadan özgürlük olmaz. Başkan Kadir Özkaya’nın konuşmasından kısa bir alıntı yaparak yazımı tamamlamak istiyorum. "Anayasa Mahkemesi'nin varlık sebebi, temel hak ve özgürlüklerin güvencesi olmaktır. Hiçbir gerekçe, bireyin onurunu ve özgürlüğünü zedelememelidir."