Akıllı Çocuklar ‘in’, Akıllı Telefonlar ‘out’!

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Dijital çağda çocukların akıllı telefon kullanımı, ailelerin ve eğitimcilerin en tartışmalı konularından biri haline geldi. Dünyanın çeşitli ülkelerinde bu konuda farklı yaklaşımlar benimsense de, net bir çözüm bulunmuş değil. Özellikle Avustralya, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri, çocukların telefon kullanımına yönelik düzenlemeleriyle ve aldıkları tedbirlerle dikkat çekiyor. Avustralya'da, birçok eyalet okul saatlerinde öğrencilere telefon yasağı getirirken, Victoria eyaletinde 2019 yılında yürürlüğe giren bir düzenlemeyle tüm ilkokul ve ortaokullarda öğrencilerin ders saatlerinde telefon kullanımı tamamen yasaklandı. Bu yasağın amacı, öğrencilerin dikkatini dağıtan unsurları ortadan kaldırmak ve yüz yüze iletişimi teşvik etmek olarak açıklandı. Avustralya hükümeti, ayrıca çevrimiçi zorbalığı önlemek ve çocukların dijital güvenliğini sağlamak için düzenli şekilde ve oldukça kapsamlı bilinçlendirme kampanyaları düzenlemeye de devam ediyor. Avustralya’da bu yasağı veya sınırlamayı daha sıkı tutan bir şehir de var: St Albans. Sadece okulda değil, 14 yaşın altında hiçbir çocuğun akıllı telefon kullanmadığı şehir olarak anılmak da istiyorlar. Ve bu konuda hem ciddiler hem de oldukça kararlılar. Birleşik Krallık'ta da benzer bir eğilim var. 2021 yılında, İngiltere Eğitim Bakanlığı, okullarda telefonların yasaklanması konusunda okullara rehberlik eden, çocukların eğitimine odaklanmayı ve sosyal medya bağımlılığı gibi olumsuz etkilerden korunmayı amaçlayan bir kılavuz yayınladı. Birleşik Krallık'ta yapılan bir ankete göre, velilerin %76'sı okul saatlerinde çocukların telefon kullanmasının yasaklanmasını destekliyor. Ayrıca %64'ü bu yasağın çocukların odaklanmasını artıracağını da düşünüyor. Peki, Türkiye'de durum nasıl? Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı konuyla ilgili çalışma yapıldığı geçtiğimiz sene söylemişti ancak somut bir adım henüz atılmadı. Bakanın ifadesine göre 13 yaşına kadar olan çocuklar ayrı, 13-16 yaş arasındaki çocuklara ise ayrı işleyecek prosedür üzerinde çalışılıyor. Uygulamaya baktığımızda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın genelgeleriyle okullarda telefon kullanımı genellikle yasak, ancak bu yasakların uygulama düzeyi ve etkisi birçok konuda olduğu gibi tartışmalı. Türkiye'deki okullarda telefon yasağı çoğunlukla yönetmelik düzeyinde kalıyor ve okullar arasında uygulama farklılıkları gözlenebiliyor. Bazı okullarda ders saatlerinde öğrenci telefonları toplanırken, bazı okullarda daha esnek bir yaklaşım benimsenebiliyor. Yapılan bir çalışmada, velilerin %65'i çocuklarının okul saatlerinde telefon kullanmasının tamamen yasaklanmasını desteklerken, %25'i esnek bir kullanım izni verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış. Öte yandan, %10'u ise çocukların dijital dünyayı tanıması gerektiğini savunarak kısıtlamaya karşı olduklarını belirtmiş. Burada mevcut tartışma konusu bir başka tartışmaya da yol açıyor: Peki, dijital ebeveynler bu duruma hazır mı? Neyse dijital ebeveynler konusuna bir başka yazıda değinelim ve devam edelim. Bu tür yasaklar çocukların dijital becerilerini sınırlayabilir mi? Dijital çağda çocukların akıllı telefon kullanımını tamamen yasaklamak mı yoksa bilinçli kullanımı öğretmek mi daha doğru sorusu, bu tartışmanın genel bir boyutu olarak karşımıza çıkıyor. Ancak Amerika Birleşik Devletleri (bazı eyaletleri), Avustralya ve Birleşik Krallık örneklerinden alınacak önemli dersler var. Öncelikle, çocukların teknoloji ile ilişkisini yasakla kontrol etmek yerine onları bu ilişkiyi bilinçli bir şekilde yönetmeye teşvik etmek gerekiyor. Yasaklar, kısa vadede etkili gibi görünse de uzun vadede çocukların gizli kullanım ve teknoloji bağımlılığı gibi sorunlarla karşılaşmasına da yol açabilir. Bu sorunlar çocukların teknolojiye geç adapte olmaları, dijitalleşmeye mesafeli olmaları ve teknolojik araçları kullanım zorlukları gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Elbette bunu bir sorun olarak görmeyenler de olacaktır. Dünya genelindeki uygulamalardan örnekler alınsa da, kültürel farklılıklar ve bilgiye/teknolojiye erişim gibi faktörler de düşünüldüğünde bölgesel çözümlerin getirilmesi daha doğru olacağı düşüncesindeyim. Ülkemizde ise akıllı telefon kullanımına yönelik –diğer ülkelere kıyasla- daha kapsamlı bir politika geliştirilmeli. Bunula ilgili olarak; ilkokuldan itibaren dijital okuryazarlık derslerinin zorunlu hale getirildiği ve çocukların, çevrimiçi güvenlik, siber zorbalık ve sağlıklı teknoloji kullanımı konusunda bilinçlendirildiği ‘Dijital Okuryazarlık Eğitimi’ verilmeli. Okul düzeyine ve yaş gruplarına göre esnek (ilkokullarda daha katı olurken, lise düzeyinde rehberlik temelli) bir yasaklama modeli uygulanabilir. Okul-aile iş birliğiyle düzenlenecek olan ve ailelere yönelik çocuklarının teknoloji kullanımını nasıl yönlendireceklerine dair eğitimler de verilebilir. Okullar, öğrencilere dijital bağımlılık ve çevrimiçi güvenlik konularında rehberlik hizmetleri sunarken, çocukların sosyal medya kullanımını denetlemek için platformlara yaş doğrulama zorunluluğu getiren yasal düzenlemeler de yapılabilmeli. Tabi tüm bu öneriler ve düzenlemeler için çeşitli unsurların bir araya gelmesi de gerekli. Öncelikle bu tür yasal düzenlemelerin “genel düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı” yasalar olmaması ve bu tür amaçlarla kullanılmaması en önemli etken olmalıdır. Diğeri ise kültürel etkiler olarak farklılık gözleneceğine dair yukarıda da belirttiğim etkendir. Yani dünyanın bir başka yerinde aynı yaş grubundaki çocukla ülkemizdeki çocuğun eğitim seviyeleri arasındaki farklılıktan doğan düzenlemelerdir. (Bu farklılığı PISA sonuçlarından gözlemleyebiliyoruz.) Her halükarda bu tür düzenlemelerin bir yasaklamadan ziyade, her biri ülkemizin geleceği ve ikbal ışığı olan çocuklarımızın zihinsel ve fiziksel gelişimlerini olumlu yönde etkileyici yaptırımlar olduğunu da unutmamak gereklidir. Çocukların, ülkenin geleceği olduğunu bilerek onlara dünyada ilk ve tek bayramı hediye eden Mustafa Kemal Atatürk’ün 17 Ekim 1922’de dediği gibi “Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.”
 
Geri
Üst