A
Admin
Yönetici
Yönetici
ABD’nin en zengin haneleri 2024 yılında servetlerine 1 trilyon dolardan fazla ekledi. Bu artış, İsviçre ekonomisinin tamamını geride bırakırken, gelir eşitsizliği de rekor seviyelere ulaştı.
ABD’de 2024 yılı, en zengin kesim için şimdiye kadar eşi benzeri görülmemiş bir servet artışıyla kayıtlara geçti.
En üst düzeydeki haneler sadece bir yıl içinde toplam net değerlerine yaklaşık 1 trilyon dolar ekledi. Bu miktar, İsviçre’nin ekonomik büyüklüğünü bile geride bırakıyor. Wall Street Journal’ın haberine göre, son 40 yılda ABD’deki en zengin yüzde 0,00001’lik kesimin (yaklaşık 19 hane) toplam servetten aldığı pay 1982’de yüzde 0,1 iken, 2023’te bu oran yüzde 1,2’ye yükseldi.
Ancak bu yükseliş 2024’te adeta sıçrama yaptı. Ekonomist Gabriel Zucman’a göre, bu yıl bu kesimin servet payı yüzde 1,8’e çıkarak yaklaşık 2,6 trilyon dolara ulaştı. Bu artış, şimdiye kadar kaydedilen en büyük yıllık servet büyümesi oldu.
Zucman, 2024 sonunda ABD’deki toplam hanehalkı servetinin yaklaşık 148 trilyon dolara ulaştığını belirtiyor. Ancak bu büyüme eşit dağılmadı.
Zucman’a göre, “Gerçekten çok zengin olanların sahip olduğu servet payı önce yavaşça artarken, son dönemde dramatik bir hızlanma yaşandı.”
"ORTA SINIF HALA SAVUNMA YAPYIYOR"
Uzmanlara göre, borsadaki büyük artış 2024’te zenginlerin kazançlarını katladı.
Amerikalı iş insanı ve yazar Grant Cardone zenginlerin yatırım stratejilerinin orta sınıftan tamamen farklı olduğunu vurguladı, “Onlar hücum oynuyor, orta sınıf ise hala savunma yapıyor. Oyun değişti.” ifadelerini kullandı. Araştırmalara göre yüzde 0,00001’lik kesimin her biri en az 45 milyar dolarlık servete sahip. Bu grubun içinde Elon Musk, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg, Bill Gates, Warren Buffett ve Stephen Schwarzman gibi isimler yer alıyor. Servet artışı sadece bu süper zenginlerle sınırlı değil. JPMorgan Chase’e göre, 2024 itibarıyla ABD’deki milyarder sayısı yaklaşık 2 bine ulaştı. Bu sayı 2021’de bin 400’dü. Dünya Eşitsizlik Veritabanı’na göre, ABD’de en zengin yüzde 1, ülke servetinin yüzde 35’ine sahip. Bu oran, İngiltere’de yüzde 21, Fransa’da yüzde 27,2 ve Almanya’da yüzde 27,6 düzeyinde seyrediyor.