A
Admin
Yönetici
Yönetici
Derleyen:Betül Topaklı / Milliyet.com.tr- Yakın zamanda Tayland’ın Uttaradit eyaletinde bakımsız bir eve giden polis ekipleri, karşılaştıkları manzarayla adeta dehşete düştü. Evde, konuşmak yerine havlayarak iletişim kuran 8 yaşında bir çocuk vardı. Çevresinde yalnızca köpeklerle büyüdüğü anlaşılan ve tek kelime dahi konuşamayan çocuğun bu hale gelmesine ise annesi ve ağabeyinin neden olduğu ortaya çıktı. Andy Serkis’in yönettiği 'Mowgli' filmini aratmayan bu hikâyenin ardında ise oldukça trajik bir yaşam öyküsü yatıyordu.
Alıntı Metni
Yerel okul yetkilisi Sophon Siha-ampai'ın, Pawina Hongsakul Çocuk ve Kadın Vakfı Başkanı Pawina Hongsakul ile temasa geçmesinin ardından durum polise bildirildi. Çocuğun içler acısı bir durumda olduğunu söyleyen Hongsakul, "Konuşmadı, sadece havladı. Annesi, ücretsiz eğitim desteği aldığından bu yana okula gitmesine izin vermemiş, parayı alıp onu evde tutmuş” dedi.
SOSYAL GELİŞİM AÇISINDAN CİDDİ ŞEKİLDE GERİDE
Çocuğun kendi yaşındaki diğer çocuklarla neredeyse hiç etkileşimi yoktu. Komşuları, annesi ve abisinin uyuşturucu kullanımı nedeniyle çocuklarının küçük çocukla oynamasına ve ailesiyle iletişim kurmasına izin vermediğini dile getirdi. Yetkililer olay yerine vardıklarında, çocuğun kirli koşullarda, sınırlı insan temasıyla yaşadığını tespit ettiler. Çocuk konuşamıyordu ve sosyal gelişim açısından ciddi şekilde geride kaldığına dair belirtiler gösteriyordu. Konuşamadığı için çocuğun ne kadar eğitim aldığı da bilinmiyordu. Annesi çocuk için devletten ücretsiz yaklaşık 12 dolar (yaklaşık 490 lira) tutarında eğitim desteği alıyordu ancak çocuğu okula göndermiyordu.
KURTLAR TARAFINDAN BÜYÜTÜLDÜ: DİNA SANİCHAR
Günümüzde yaşanan bu olay karşılaşılan ilk örnek değil. Gelişim yıllarını toplumdan ayrı geçiren çocuklara vahşi çocuklar deniyor ve modern tarihte bu tür yaşamaya mahkûm edilen pek çok çocuk bulunuyor. Bu tür vakaların en ünlülerinden biri, Rudyard Kipling'in 'Orman Kitabı' adlı eserindeki Mowgli karakterine ilham veren Dina Sanichar'ın hikayesi. Sanichar, 1867'de avcılar tarafından bulunmadan önce Hint ormanlarında 6 yaşına kadar kurtlar tarafından büyütüldü. Kurtlarla birlikte geziyor, onlar gibi davranıyor ve dört ayak üzerinde yürüyordu.Onu bulanlar ilk olarak ne gördüklerine anlam veremedi.
Avcılar küçük çocuğu takip ettiğinde bir mağaraya girdiğini, kurtların arasında kaldığını gördüler ve mağarayı ateşe verip kurtları öldürerek çocuğu kurtlardan kurtardıklarını düşündüler. Çocuğu Hindistan'da bir yetimhaneye emanet ettiler ve Dina Sanichar'a adı da burada verildi.Ancak Sanichar bulunduğu yere adapte olamayıp, oldukça zor günler geçirdi. Çünkü bırakıldığı ormandan ayrılmak ve insan gibi yaşamak istemiyordu.
BOYU UZAMADI, ÖN DİŞLERİ AŞIRI BÜYÜDÜ
Dina Sanichar birçok kişi tarafından düşük IQ'lu olarak nitelendirildi.Yurt müdürü Erhardt notlarında onun gerizekâlı ve aptal olduğunu ama yine de zekâ belirtisi gösterdiğini söylüyordu.Bunun yanı sıra yurtta hiçbir zaman konuşma, okuma ve yazma öğrenemiyordu.Sadece hayvan sesleriyle konuşup anlaşmaya çalışıyor, dolunayda uluyor, dört ayaklıymış gibi yürümeye devam ediyordu.Normal bir şekilde yürümeye başlasa da kıyafet giymekten hoşlanmayıp çıplak geziyordu.Üstelik yetimhaneye ilk geldiği yıllarda yiyeceklerini pişmiş yemiyor, dişleriyle etlerini ve kemiklerini ayırıyordu.Hiçbir insani belirti göstermemesine rağmen arkadaş edinmeyi başarmıştı. Çünkü aynı yetimhanede onun gibi hayvanlar tarafından büyütülen başka bir çocuk daha bulunuyordu.İnsani bir hayat sürdürmekte oldukça zorlanan Sanichar'ın insani olan alışkanlıklarından biri de sigara içmek oldu.Ancak yıllar geçse de hiçbir şekilde insan hayatına adapte olamadı.10 yıl insanlarla yaşamasına rağmen boyu uzamadı, ön dişleri aşırı büyük ve kafası basık bir şekilde şekillendi. İnsan toplumuna tam olarak uyum sağlayamayan Sanichar, 1895 yılında yani 35 yaşındayken veremden öldü.
Alıntı Metni
YUVASI KULÜBE OLDU
1980'lerde ailesinin köpeğiyle beş yıl boyunca kulübede yaşayan Ukraynalı Oxana Malaya'nın da yürekleri sızlatan bir hikayesi bulunuyor. Doğumundan itibaren ailesi tarafından ihmal edilmiş bir çocukluk geçiren Oxana Malaya’yı görenler ona 'köpek kız' diye hitap ediyordu. Bunu demelerinin sebebi 3 yaşından beri ona köpeklerin sahip çıkmasıydı. Ebeveynleri, küçük kızlarına neredeyse hiç ilgi göstermeyen alkol bağımlısı tiplerdi. Öyle ki bir gece minik Oxana'yı dondurucu soğukta dışarıda bıraktılar.Soğuk gecenin tam ortasında yapayalnız kalan Oxana, hayata tutunmak için muhtemelen yapabileceği en iyi şeyi yaptı ve sokaktaki köpeği Naima'nın kulübesinde yaşamaya başladı. Kısa süre sonra diğer sokak köpekleri de onlara katılmıştı.Sonunda bir sürü haline geldiler ve Oxana, dört ayaklı ailesinin geri kalanı kadar vahşi olmaya başladı.
ÇOCUK YURDUNA GÖTÜRÜLDÜ
Önce yerden yemeyi öğrendi, sonra diliyle kendini temizlemeyi... Üstelik köpek ailesiyle iletişim kurmayı bile kavradı. Daha sonra "Onlarla konuşurdum, havlayıp ulurlardı ve ben de tekrar ederdim" diyerek anlatacağı köpek ailesine o kadar entegre oldu ki köpekler onu kendilerinden biri olarak gördü.Hatta küçük kızı koruma çemberine alan sürü, yetkililer 5 yıl sonra nihayet Oxana'yı kurtarmaya geldiğinde bunu bir tehdit olarak algılayıp savunmaya geçti. Sonunda 'köpek kız' köpek ailesinin yanından alınıp güvenli bir yere götürüldü ama Oxana Malaya'nın hayvan ailesinden ayrılması, köpeğe benzer davranışlarının ortadan kalktığı anlamına gelmiyordu. Eğitimcilerin ona yeniden yürümeyi, konuşmayı ve insan gibi davranmayı öğretmeye başladığı bir çocuk yurduna götürüldü.
HAVLAYIP ISIRIYORDU, SONRA HER ŞEY DEĞİŞTİ
Eline bir şey verildiğinde, genellikle onu bir köpeğin yapacağı gibi saklardı. Birisi gelip almaya çalışırsa, havlayarak veya ısırarak saldırırdı. İnsanlar arasında yaşamadığından iki ayak üzerinde yürümekte bile zorlanıyordu, dört ayak üzerinde yürümeye alışmıştı. Onunla çocuk yurdunda çalışan bir eğitmen, "İlk geldiğindeinsan gibi değildi, küçük bir hayvan gibiydi" açıklamasını yaptı. Bir başkası ise, "Su görünce dilini gösterir, eliyle değil diliyle yerdi" görüşünü verdi. Bunlara rağmen Oxana, eğitiminde hızlı bir ilerleme kaydetti. Kısa sürede yüzlerce kelime öğrendi ve dik yürümeye başladı. Yine de zamanla Oxana'nın yaşı için normal olan gelişim düzeyine asla ulaşamayacağı anlaşıldı.30'lu yaşlarında bile araştırmacılar onun gelişim düzeyini 6 yaşındaki bir çocuğunki olarak görüyordu. Bir insan olarak doğmasına rağmen yetiştirilme tarzının onda geri kazanılamayacak kadar derin bir iz bıraktığı açıktı.
BİYOLOJİK ANNESİNİ ARIYOR
Bugün 41 yaşında olan Oxana Malayadevlet koruması altında bir çiftlik evinde, hayvanları ve erkek arkadaşıyla mutlu bir hayat sürüyor. Bu süreçte kaybettiği ve bulamadığıbiyolojik annesinide bulmak istiyor. Onun hikayesi ise vahşi doğada büyüyen bir çocuğun topluma nasıl uyum sağlayabildiğini gösteren en net örnekler arasında yer alıyor.