A
Admin
Yönetici
Yönetici
Cezaî konularda yabancı devlete iade kurumu gün geçtikçe uygulaması artmaya başlayan bir hukukî prosedürdür. Bu nedenle 6706 Sayılı Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanun doğrultusunda irdeleme yapmakta fayda bulunmaktadır. Bilindiği üzere Türk vatandaşı bir kişi yabancı ülkeye iade edilemez. Sadece yabancılar yabancı ülkeye iade edilebilirler. İade kurumunun işletilebilmesi için suçun üst sınırının 1 yıl veya daha fazla süreli hapis cezası olması gerekmektedir. Kesin mahkûmiyet bakımından ise en az 4 ay hapis cezası aranmaktadır. Aynı yabancının iadesini birden çok yabancı devlet isterse nihai kararı merkezi makam olan Adalet Bakanı verecektir. İade hâlinde yabancı ancak iadeye konu edilen suçlar bakımından yargılanabilir. Bu hâl iadede belirlilik kuralının gereğidir. İade talebinin takdir yetkisi olmaksızın reddedileceği hâller yasada açıkça düzenlenmiştir: 1) Kişi Türk vatandaşıysa, 2) İadesi talep edilen kişinin ırkı, etnik kökeni, dini, siyasi görüşü nedeniyle kötü muameleye maruz kalacağına dair kuvvetli şüphe varsa, 3) Düşünce suçu-siyasi suç-siyasi suçla bağlantılı suç hâli varsa, 4) Sırf askeri suç varsa, 5) Türkiye’nin güvenliğine karşı yahut Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenen suç hâli varsa, 6) Türkiye’nin yargılama yetkisine giren bir hâl varsa, 7) Zaman aşımı veya affa uğramış suç hâli varsa, 8) İadesi talep edilen kişi hakkında talebe konu fiil nedeniyle daha önce Türkiye’de beraat yahut mahkûmiyet kararı verilmişse, 9) Ölüm cezası veya insan onuru ile bağdaşmayan bir ceza gerektiren suçlara ilişkin talep varsa Sayılan hâllerde iade talebi reddedilecektir. Son hâl bakımından talep eden devletçe öngörülen cezanın infaz edilmeyeceğine dair yeterli teminat verilirse iade talebi kabul edilebilir. Siyasi suç sayılmayan ve iade talebine konu edilebilen hâller vardır. Anılan hâllerde iade mümkündür: Devlet Başkanı veya ailesine yönelik suçlar, terör eylemleri, soykırım, insanlığa karşı suçlar, devlete yahut kurumlarına karşı anarşizm eylemleri. İade talebinin takdir yetkisine bağlı olarak kabul edilmeyebileceği hâller ise şunlardır: İadesi istenen talep tarihinde on sekiz yaşını doldurmamışsa, uzun zamandan beri Türkiye’de ise yahut uzun zamandan beri Türkiye’de evli ise, iade kendisini veya ailesini orantısız biçimde mağdur edecekse takdir yetkisi kullanılarak iade talebi kabul görmeyebilir. TCK madde 12/3 kapsamında düzenlenen suçlar bakımından yabancı aleyhine geçici tutuklama tedbirine başvurulması da olanaklıdır. Geçici tutuklama bakımından genel kural ilgili devletin bu yönde talebi olması ve Adalet Bakanı tarafından uygun görüş verilmesidir. Genel kural bu yönde olmakla birlikte istisna olarak TCK 12/3-a kapsamında kalan bir suç varsa ve bu suçun alt sınırı en az 3 yıl hapis cezasını öngörmekteyse ilgili devletin talebi aranmayacaktır. Yakalanan yabancı en geç 24 saat içerisinde sulh ceza hâkimi önüne çıkarılır. Geçici tutuklama bakımından kural en çok 40 gün olarak belirlenmiştir. İade talepleri bakımından kararı kişinin bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi verir. Şayet bu yer belli değilse Ankara ağır ceza mahkemesi kararı verebilecektir. İade yargılamalarında katılma olanaklı değildir. İade rızaya dayalı ve rızaya dayanmayan iade olarak ikiye ayrılır. Rızaya dayanmayan iade kural olup rızaya dayalı iade ise istisnadır. Rızaya dayalı olmayan iade hâlinde ağır ceza mahkemesi iade talebinin kabul edilemezliği yönünde karar verebilir. Anılan yönde verilen karar kesindir. Ağır ceza mahkemesi rızaya dayalı olmayan iade talebinin kabulüne karar verirse bu karara karşı doğrudan Yargıtay (temyiz) incelemesine başvurmak mümkündür. Yargıtay başvuruyu 3 ay içerisinde karara bağlayacaktır. Rızaya dayalı olmayan iade kararının icrası Dışişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı görüşü ile Adalet Bakanı teklifi sonrasında Cumhurbaşkanı onayına bağlıdır. Rızaya dayalı iade bakımından da ağır ceza mahkemesi kabul edilemezlik kararı verirse kararın kesin olması söz konusudur. Rızaya dayalı iade hâlinde iade talebi ağır ceza mahkemesi tarafından uygun görülürse bu karara karşı itiraz yolu açıktır. Bu hâlde iade kararının icrası yalnızca Adalet Bakanı onayına bağlanmıştır. İade süreci bakımından sınır dışı edilme prosedürü de farklı işlemektedir. Yabancı, iade sürecinde Adalet Bakanı görüşü alınmadan sınır dışı edilemez ve yine yabancı Adalet Bakanı görüşü alınmadan iade talebi reddedilen devlete sınır dışı edilemez. Bu yazıda en özet hâliyle cezaî konularda kişinin yabancı ülkelere iade müessesesi 6706 sayılı Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanunu çerçevesinde incelenmiştir. İade talebinin koşulları, ret sebepleri, mahkemelerce yürütülen usul, geçici tutuklama hükümleri ve rızaya dayalı yahut rızaya dayanmayan iade ayrımı ele alınmıştır. Ayrıca iade kararlarının infazında rol oynayan idari merciler ve yetkileri üzerinde durulmuştur. Günümüzde giderek artan uluslararası ceza iş birliği uygulamaları kapsamında öncelikle uluslararası sözleşmeler ardından iç hukuk düzenlemeleri dikkatli biçimde irdelenmelidir. İrdelenen kanun ceza hukukunun uluslararası boyutuna dair önemli düzenlemeler getirmiştir. Özellikle kişilerin iadesine ilişkin hükümler hem insan hakları hem de uluslararası iş birliği ilkeleri dikkate alınarak kurgulanmıştır. Çalışmada görüldüğü üzere iade talebinin kabulü ya da reddi; hukuki, siyasi ve insani birçok parametreye bağlıdır. Uygulamada en çok karşılaşılan sorunlardan biri de siyasi suç istisnasının sınırlarının belirlenmesindeki belirsizliklerdir. Bunun yanında geçici tutuklama gibi koruma tedbirleri bakımından da dikkatle hareket etmek gerekmektedir. Bu nedenle hem adlî mercilerin hem de merkezi makamın süreci şeffaf, ölçülü ve evrensel hukuk ilkelerine uygun şekilde yürütmesi büyük önem arz etmektedir. Sonuç olarak, iade müessesesi yalnızca hukukî değil aynı zamanda diplomatik ve insani boyutları da içeren çok yönlü bir mekanizmadır. Netice olarak iade taleplerinin değerlendirilmesinde mevzuat hükümlerinin ötesine geçen bir özen ve çok boyutlu analiz yaklaşımı gerektiğini söylemek mümkündür.