A
Admin
Yönetici
Yönetici
Günümüzde obezite oranları hızla artarken, 1960'lı yıllarda insanların çok daha fit ve sağlıklı bir görünüm sergilemesi dikkat çekiyor. Peki, aradan geçen onlarca yılda ne değişti? Kaliforniyalı beslenme uzmanı Autumn Bates, geçmişle bugün arasında büyük bir fark yaratan dört temel sebebi açıkladı. 1960’lı yıllarda sofralarda genellikle evde pişmiş yemekler yer alıyordu. Fast food kültürü henüz yaygın değildi. İnsanlar, kızarmış tavuk, dana yahni, sebze güveçleri ve bir dilim ekmekle besleniyordu. Johns Hopkins Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, evde yemek pişiren bireyler daha az yağ ve şeker tüketiyor. O yıllarda porsiyonlar daha küçüktü ve doymak için ultra işlenmiş ürünlere ihtiyaç duyulmuyordu. Hazır Gıdalar Hayatın Parçası Değildi Bugün diyetlerin büyük bir bölümünü oluşturan paketli gıdalar, 1960'lı yıllarda neredeyse yoktu. İnsanlar çoğunlukla doğal ürünlerle besleniyor, sebze ve meyveleri mevsiminde tüketiyordu. Gıda katkı maddeleri, koruyucular ve raf ömrünü uzatan kimyasallar o dönem sofralarda yer almıyordu. Fitness salonları ya da spor uygulamaları olmadan da insanlar hareketliydi. Toplu taşıma azdı, ulaşım çoğu zaman yürüyerek sağlanıyordu. Ayrıca beden gücüne dayalı işler yaygındı. Günlük hayat, bugüne kıyasla çok daha fazla fiziksel efor gerektiriyordu. Uykunun Kalitesi ve Süresi Daha Yüksekti 1960’lı yıllarda yetişkinler ortalama 8,5 saat uyuyordu. Bugün bu süre ortalama 7 saate kadar düşmüş durumda. Bates'e göre bu durum, açlık hormonlarını tetikleyerek daha fazla yeme isteğine neden oluyor. Özellikle gece geç saatlerde ekran başında geçirilen süre, uyku kalitesini düşürüyor ve metabolizmayı olumsuz etkiliyor. Porsiyonların büyümesi, ekran bağımlılığı, hareketsiz yaşam ve uyku düzeninin bozulması... Hepsi, son yıllarda artan kilo sorunlarının başlıca nedenleri arasında. Uzmanlar, geçmişin basit ama etkili alışkanlıklarının yeniden hatırlanması gerektiğini vurguluyor. (Sözcü)